Milli Gazete’nin Cübbeli Ahmet Hoca’nın avukatları aracılığıyla ulaştığı açıklama şöyle:
”Büyük yeminler ederek tüm suçlamaları reddeden Cübbeli Ahmet Hoca; sizlerle paylaşılması için şunları dile getirdi:
"Evvelden beri size bildirdiğim üzere ilmî reddiyeler yaptığım çevrelerden bu tür komplolar beklemekteydim. Hakkı söylemeseydim bunlar başıma gelmeyebilirdi. Ama Efendi Hazretleri’nin emri ile acı da olsa hakkı söylemeye devam ettim.
Ve bugün bu duruma düşürüldüysem de bundan dolayı hiçbir sıkıntı çekmiyorum. Allâh’ı, Rasûl’ünü ve Meleklerini şâhit tutarım ki; ben ne Kazakistan’dan ne de Fas’tan, ne fuhuş için ne de nikâh için hiçbir kadın getirtmedim. Eğer getirttiysem Allâh’ın, Meleklerin ve bütün insanların lâneti benim üzerime olsun. Ama eğer getirtmediysem Allâh’ın, Meleklerin ve bütün insanların lâneti bana bu iftirayı düzenleyen ve beni bu duruma sevk edenlerin üzerine olsun.
Şu da bilinsin ki; yanımdaki eski bâzı arkadaşların pervasızca işlemiş oldukları hataların asla benimle alâkası yoktur. Herkesin ameli kendini bağlar. Fakat burada kötü niyetli kişiler beni ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Ne İsmailağa Cemaati’nden, ne de dışarıdan hiçbir hoca veya hoca geçinen kimseleri ne tehdit ne de şantaj yoluyla mağdur etmemişimdir. Ama beni kıskanan bâzı çevreler bu hususta bana iftira ederek Emniyet’e şikâyet edecek kadar küçülmüşlerdir. Bunların cezasını Allâh’a havâle etmekteyim. Hiçbir çete mensubu ile gayr-i meşrû, gayr-i kanûnî bir talep nedeniyle asla hiçbir görüşmem ve konuşmam olmamıştır. Bu manada hiç kimseye mektup yazmam da vaki olmamıştır. Ama herkes tarafından ilgi ile izlenen biri olmam hasebiyle, her sınıf insanın beni dinleyip etkilenmesi ve bana selam vermesinden daha doğal bir şey olamaz.
Bütün bu sözlerimin doğruluğuna dair; Allâh’ı, Arş’ı taşıyan melekleri, tüm melekleri, tüm Nebî ve Rasülleri ve bu sözün ulaştığı tüm mahlûkatı şâhit tutar ve Cenâb-ı Mevlâ’dan bu şâhitliğimin âhirette bana sorulmasını niyâz ederim!"
Cübbeli Ahmet Hoca; sabır ile herkesin merakla beklediği bu önemli açıklamasından sonra sizlere bir an evvel kavuşması için, 41 Yâsîn-i Şerîf, 16641 defa ‘Yâ Latîf’ ism-i şerifi ve Salât-ı Tefrîciye gibi önemli duaların okunmasını siz sevenlerinden beklemektedir.
Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur…"
Dün cezaevinde oğluyla görüştüğünü, sağlığının ve moralinin çok iyi olduğunu belirten Ünlü, isnat edilen suçların kesinlikle asılsız olduğunu ve oğlunun böyle bir olaya girmiş olmasının mümkün olmadığını söyledi. Ünlü, “Ben kendimden şüphelenirim, ama oğlumdan şüphelenmem” şeklinde iddialı konuştu.
“BARIŞ SEZEK, HOCANIN ARKASINDAN İŞ ÇEVİRMİŞ”
Ünlü, “Dün saat 11.30 civarında görüştük. Yaklaşık 25 dakika sürdü. Yalnız gittim. Cübbeli Ahmet Hoca’nın sevenlerine çok selamı var. Sağlık durumu gayet iyi, morali yerinde. Bazı ilaçlarının temin edilmesini istedi” diye konuştu. Yusuf Ünlü, Cübbeli Ahmet Hocanın kendisine şunları söylediğini açıkladı: “Etrafımızdaki insanlar, bizden habersiz işler yapmışlar. Barış Sezek’le; kadınlarla ilgili bir konuşmam kesinlikle olmadı. Karakter olarak ve dinimin gerektirdiği şekilde, bu işlere karşı olan bir insanım. Bu olaylar benim bilgim dışında gelişen olaylar, hiçbir şeyden haberim yok.”
“FETULLAH GÜLEN HOCAYLA BENİ KARŞI KARŞIYA GETİRMEK İSTİYORLAR”
Yusuf Ünlü, ayrıca Cübbeli Ahmet Hoca’nın kendisine ilettiği cümleleri şöyle aktardı: “Fetullah Gülen Hocaefendi ile bizi ters düşürmeye çalışıyorlar. Birileri böyle bir tezgah kuruyorlar. Bu durum beni çok rahatsız ediyor. Efendi hazretleri Fetullah Gülen’i çok sever, hürmetim vardır kendisine karşı. Onun her hareketinin İslam’a uygun olduğuna inanan bir insanım. Fakat bunu başka türlü yorumluyorlar. Bazı yönlerden birbirimize karşıymışız gibi izlenim veriyorlar. Bizim bu işlerle en ufak bir alakamız yok. Nurcu kardeşlerimizin bu dolduruşlara gelmemesini isterim. Kendi cemaatim de böyle dolduruşlara gelmesin. Birbirimize düşmemeliyiz. Ayırıcı değil, birleştirici olmak istiyoruz. Çetebaşı dışarıda ama, bizi içeri aldılar.”
Milli Gazete/Yeni Akit