AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensil bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları” dedi.
Erdoğan, AK Parti’nin Şanlıurfa Topçu Meydanı’nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmaya, vatandaşların “dik dur eğilme” tezahüratlarına “Ben de öyle bir göz var mı? Biz, Allah’tan başka kimsenin karşısında eğilmeyiz, sadece rü eğiliriz” diye başladı.
Şanlıurfa’nın evliyalar, şairler, ilim, sanat şehri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ey Şanlıurfa, alem siye heyran, ben siye kurban. Urfalı’yam ezelden, göynüm geçmez sizlerden, gönlümün gözü çıksın, iyi ki sizi sevdim ezelden. Seni gönülden selamlıyorum ey Şanlıurfa” dedi.
Erdoğan, Şanlıurfa’nın tüm ilçelerini sayarak, orada yaşayan vatandaşları selamladığını ifade ederek, bugün Şanlıurfa’nın tarihi, farklı bir gün yaşadığını, bin yıllık rüyanın gerçekleştiğini ve Suruç tünelleriyle bölgenin suya kavuşacağını söyledi.
“Ey Halil-ur Rahman’ın şehri, ey Hazreti İbrahim’in, Hazreti Musa Aleyhisselam’ın, Hazreti Yakup’un, Hazreti Elyesa’nın şehri Şanlıurfa seni hasretle kucaklıyorum” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Sen ki Şair Nabi’nin, merhum Akif İnan ağabeyimizin şehrisin, sen ki Kazancı Bedi’nin, merhum Müslüm Gürses’in şehrisin. Sen ki 38 yıllık hasretin ardından Diyarbakır’da kucaklaşan 77 milyona ‘megri’ diyen İbrahim Tatlıses’in, Şivan Perver’in şehrisin. Sen merhum Said-i Nursi’nin Isparta’da hasta yatağında ‘gidiyoruz’ dediği zaman bir Ramazan günü 2 gün yolculuk yaparak ulaştığı, gözlerini hayata yumup hakka yürüdüğü şehirsin. İlim şehri, medeniyet şehri, yiğitliğin, mertliğin kardeşliğin şehri Şanlıurfa seni hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Allah sizlerden razı olsun, Rabbim evlerinizden huzuru, yüreklerimizden sevdayı eksik etmesin, yüreklerinizden, soframızdan Rabbim bu uhuvvetimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamazı daim etsin. Şanlıurfa bugün yine bir tarih yazıyor. Şanlıurfa bugün Başbakanına, hükümetine, AK Parti’ye, demokrasiye bir kez daha sahip çıkıyor. Şanlıurfa, 30 Mart’ta sandıkta söyleyeceği sözü adete bugün söylüyor, sandığın rengi Şanlıurfa’da belli olmuştur.”
“Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz”
Erdoğan, 3 Kasım 2002’de iş başına geldiklerinde Türkiye’nin çok büyük sorunları olduğunu, ama en büyük sorununun terör olduğunu vurgulayarak, “Çok büyük acılar çektik. Nice askerimizi, polisimizi, korucumuzu şehit verdik, nice gencimizi kaybettik. Ocaklar söndü, yürekler yandı, milletçe huzurumuz kaçtı” diye konuştu.
Teröre maddi olarak çok ağır bedeller ödendiğini, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin hizmetlerden, yatırımlardan uzak kaldığını anlatan Erdoğan, bölgeye yol, okul, hastaneler, üniversiteler yapılmadığını söyledi.
AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte bölgeye yatırımın, hizmetin başladığını kaydeden Erdoğan, iktidara gelmelerinden bugüne kadar Şanlıurfa’ya 18 katrilyon lira yatırım yaptıklarını, bu rakamın Cumhuriyet tarihinde yapılan yatırımlardan daha fazla olduğunu söyledi.
“Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” diyen AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu sorunu ‘demokrasiyle çözeceğiz, ekonomik kalkınma ile çözeceğiz, hizmetle, yatırımla çözeceğiz’ dedik. Bu sorun ‘sadece güvenlik tedbirleriyle çözülmez’ dedik, ‘kültürel, demokratik, en temel insani hakları teslim ederek çözeceğiz’ dedik. En önemlisi de biz bu sorunu ‘kardeşlikle, kardeşlik hukuku içerisinde çözeceğiz’ dedik. Önümüze çok engeller çıkardılar, bu sorunu çözmeyelim diye çok saldırdılar, çok tahrikler yaptılar. Partimizi kapatmaya kalktılar, ama başaramadılar biz yolumuza dimdik devam ettik, kimlerle? Sizlerle, milletimizle, millet bize ‘yürü’ dedi, biz yürüdük. Çünkü çıkarken bir şey söylemiştik; ‘uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz-gece demiştik’. Ve gideceğiz gündüz-gece, durmak yok. Bu yola elimizi, kolumuzu, bütün bedenimizi, hatta canımızı koyduk. Bu acı meseleyi mutlaka çözeceğiz, kardeşliği en güçlü şekilde tesis edeceğiz dedik. Biz, bu sorunu çözmek için, kanı durdurmak için, annelerin gözyaşını dindirmek için samimi mücadele verirken, önce Oslo sürecini sabote ettiler, arkasından MİT Müsteşarımı tutuklamaya, onu devre dışı bırakmak istediler, arkasından Paris’te bir takım suikastler yaptılar, süreci bozmak istediler. İşte en son 17 Aralık darbe girişimiyle, 25 Aralık darbe girişimiyle birçok hedefin yanında çözüm sürecine saldırdılar.”
Başbakan Erdoğan, 16 Kasım’da Diyarbakır’da tarihi bir buluşmayı gerçekleştirdiklerini, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin, sanatçı İbrahim Tatlıses ile tam 38 yıldır ülkesinden, vatanından, toprağından uzak kalan Şanlıurfalı Şivan Perver’in Diyarbakır’a geldiğini ve muhteşem bir tablo oluştuğunu, tüm Türkiye’nin bu tablodan etkilenerek, duygulandığını anlattı.
O gün kendisine telefonlar geldiğini, sevinç gözyaşlarının döküldüğünü, Türkiye’nin tamamında umutların çoğaldığını, barış umudu, çözüm umudu ve kalıcı barış umudunun çoğaldığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Peki ne yaptılar? Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensilivanya’daki bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları. Tabi bunlar yargının içinde de örgütlenmişler, maalesef emniyet güçlerimizin içinde de örgütlenmişler, devletin diğer kurumları içerisinde de örgütlenmişler. Doğu’daki, Güneydoğu’daki, Diyarbakır’daki, Şanlıurfa’daki bahar havasından rahatsız oldular. Gençlerin ölmeyecek olmasından rahatsız oldular, bölgedeki gelişmeden, değişimden değişmelerden, kalkınmadan rahatsız oldular. En başta kardeşlikten rahatsız oldular. Şanlıurfa ile Trabzon’un, Diyarbakır ile İstanbul’un, Van ile İzmir’in kucaklaşmasından rahatsız oldular. 77 milyonun bir olmasından, beraber olmasından rahatsız oldular, birlikte Türkiye olmasından rahatsız oldular.”
Şanlıurfa Said-i Nursi’yi teslim etmedi
Erdoğan, konuşmasında 1960 yılına ilişkin bir hatırasını paylaştı. Mart ayında Said-i Nursi’nin Isparta’da hasta yatağında ‘Beni Urfa’ya götürün’ dediğini aktaran Erdoğan, talebelerinin Said-i Nursi’yi iki günlük bir yolculuktan sonra Şanlıurfa’ya getirdiğini ve Said-i Nursi’nin İpek Palas’a yerleştiğini anlattı.
Erdoğan, polislerin Said-i Nursi’yi geri götürmek istediğini belirterek, “Hasta haliyle, Isparta’ya geri götürmek istediler. Şanlıurfa’da o zamanki Demokrat Parti’nin il başkanı, emniyet müdürünün önüne geçti, adeta duvar oldu ve Said-i ‘Nursi’yi hiçbir yere götüremezsiniz’ dedi. Şanlıurfa, o gün bir kez daha tarih yazdı, o gün misafirine sahip çıktı. Şanlıurfa, Said-i Nursi’yi teslim etmedi” dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu tartışmalar devam ederken Said-i Nursi, bundan tam 54 yıl önce 23 Mart’ta Hakk’a yürüdü. Ne oldu? Şanlıurfa’da büyük bir cenaze düzenlendi. Said-i Nursi İbrahim Halil-ur Rahman Dergahı’na defnedildi. Bu süreç, çok önemli.
Ardından 27 Mayıs müdahalesi oldu. Hayatı boyunca Said-i Nursi’ye huzur vermeyen, O’nun özgürlüğünü elinden alan, O’nu sürgünlere mahkum eden zihniyet, CHP zihniyeti, maalesef öldüğünde de O’nu rahat bırakmadı. Said-i Nursi’nin dirisine zulüm edenler, ölüsüne bile tahammül edemediler. İşte, bu CHP zihniyetiyle, şu anda güya O’nun izinde olduğunu iddia eden Pensilvanya… Öyle demiyor mu? Said-i Nursi’nin izinde olduğunu söylemiyor mu bu Pensilvanya’daki zat?
Şimdi, Said-i Nursi’ye zulüm eden CHP ile el ele kol kola dolaşıyor. Said-i Nursi’ye en ağır zulümleri yapan, O’na hayat hakkı tanımayan, ölüsünü bile Şanlıurfa’dan çıkarıp götüren CHP zihniyetiyle Pensilvanya’daki zat birlikte hareket ediyorlar. Ne oldu? Said-i Nursi’nin Şanlıurfa’daki Isparta, Bitlis, Afyonkarahisar, Burdur ve İstanbul’daki aziz hatırası, bunların CHP ile ittifakından dolayı yara alıyor.”
“Pensilvanya, CHP ve MHP’yi çok kötü aldattı”
Televizyonlarda gösterilen bir diziye ilişkin de değerlendirmede bulunan Erdoğan, “Tabii, buradan ölüsünü aldılar, Isparta’ya, bilinmeyen bir yere götürüp defnettiler. Kim? CHP” dedi. “CHP, budur” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Şimdi CHP ile kol kola olan bu Pensilvanya’daki zat, ben diyor ‘Bediüzzaman’ın…Zaten Bediüzzaman’ın adını da ağzına almaz, son zamanlarda ‘piri mugan’ diye bir ifade kullanmaya başladı. Hiç almaz ağzına.
Böyle bir yapı içerisinde, şu tezgahı görüyor musunuz? Bakın ne yapıyorlar? Kendi televizyonlarında izlediniz, değil mi? Sevgili Peygamberimizi miraçtan indiriyorlar, kamyonete bindiriyorlar ve bu senaryoyu kim onaylıyor biliyor musunuz? Pensilvanya’daki zat. Akıl veriyor, o dizide sadece Sevgili Peygamberimize hakaret edilmiyor. O dizide, benim Kürt kardeşime de hakaret ediliyor. O dizide, çözüm sürecine hakaret ediliyor. O dizide, kardeşliğimize hakaret ediliyor. Pensilvanya’daki zat, bakın dikkatinizi çekiyorum. Şu ifademe dikkat edin. ‘Kürt olduğu için Said-i Nursi’den uzak kaldığını’, bizzat kendisi ifade etmiş bir zat’tır. İşte bu ırkçılık, bu düşmanlık, bugün de aynen devam ediyor. Bu, Pensilvanya’daki zat, terör meselesinin çözümünü engellemek, kardeşliğin, huzurun, birliğin önüne geçmek için ihanet derecesinde hücumlar yapıyor. Bunu da tek başına değil, CHP ve MHP’yi kullanarak yapıyor.”
Erdoğan, “Oslo sürecinde başarılı olamayan, 7 Şubat MİT hadisesinde başarılı olamayan, çözüm sürecini sabote edemeyen bu ittifak, 17 Aralık darbe girişimiyle başarılı olacağını zannetti” değerlendirmesinde bulundu.
“Pensilvanya, CHP ve MHP’yi çok kötü aldattı” ifadesine yer veren Erdoğan, “Ne dedi, biliyor musunuz? ’17 Aralık’ta hükümeti düşüreceğiz. Elimizde çok önemli dosyalar var. Onlar işe yaramazsa, elimizde montajlar var, dublajlar var’ dedi” diye konuştu. Erdoğan, CHP ve MHP’nin genel başkanlarının “bunlara inandığını” belirterek, “Böyle bir darbe girişiminde yer aldılar. Tuzak bozuldu, millet bunların yalanlarına, iftiralarına itimat etmedi. İşte, şimdi ortalıkta kalakaldılar, ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Üç kafadar üç şaşkın ördeğe döndüler” dedi.
Şanlıurfa’da CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının “yanlış” olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Çünkü, O’nun burada kıymeti yok zaten. MHP’yi konuşmak zaten hiç gereksiz. Buradan Türkiye’ye mesaj veriyorum. Şimdi, çıkmış diyor ki, ‘Bu Başbakan, ya cezaevine ya da yurt dışına gider’. Sen kimsin? Senden olsa olsa İstanbul’un Tahtakalesi’nde kasetçi olur, kasetçi. Sen ne zamandan beri, kalkıp ta bu ülkenin Başbakanının yargılamaya başladın? Kimsin sen? Anlaşılıyor. Demek ki Pensilvanya’daki zat, buna akıl vermiş. ‘Çık, bunları rahat rahat söyle. Biz, O’nun da defterini düreceğiz, O’nu da içeri atacağız.’ Şimdi, ben buradan Sa Nursi’nin diliyle konuşuyorum. ‘Zalimler için, yaşasın cehennem.’ Çünkü, onları ancak orası paklar.”
“Biz, kefenimizi giyerek, bu yola çıktık”
“Biz, kefenimizi giyerek, bu yola çıktık. Bu mücadelede çok şehit olanlar oldu. Ne olur, sanki biz de şehit olsak. Bundan daha yüce makam var mı?” diyen Erdoğan, kendilerinin millete “efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldiklerini” çok söylediklerinin altını çizdi. Bu nedenle aynı kararlılıkla yola devam edeceklerine işaret eden Erdoğan, “Aldatıldıklarını 30 Mart akşamı çok iyi anlayacaklar” şeklinde konuştu.
CHP, MHP ve BDP’ye seslenen Erdoğan, “Siyaset, meydanda yapılır. Bunlar meydanda değiller. Kimisi bakıyorsunuz, bir terör örgütünün arkasına sığınıyor, siyaseti öyle yapıyor. Kimisi, aynen böyle bir örgütün, bu bildiğiniz cemaat değil, koyun bunu bir kenara. Artık, bu bir siyasi örgüttür. Ne ararsanız var bunlarda. Takiye var, iftira var, fitne ve fesat var” dedi.
“İftira ve yalanla asla siyaset yapılamayacağını” vurgulayan Erdoğan, siyasetin sadece sandıkta yapıldığını söyledi. Erdoğan, “Siyaset, şantajla, tehditle, provokasyonla yapılmaz. Bunlar, bir kez daha çuvalladılar. Bunlar, bir kez daha benim milletimin ferasetine çarptılar. 30 Mart’ta göreceksiniz, bu millet korsan siyasete çok anlamlı bir cevap verecek. 30 Mart’ta bu millet, korsan kasetçiliğe de çok anlamlı bir cevap verecek. Korsan siyaseti de elinin tersiyle itecek. Şu anda bu Pensilvanya artık son montajlarını, son kirli numaralarını piyasaya sürmeye başladı. Sürekli şunu söylüyorlar, ’30 Mart’ta şu çıkacak, 25 Mart’ta şu çıkacak’ amaçları siyaseti esir almak. Millettin, iradesini esir almak. Neyiniz varsa dökün ortaya. Benim milletim size inanmıyor” diye konuştu.
Montajların nasıl yapıldığını gösterdik
Geçenlerde bir televizyon programına çıktığını anımsatarak, burada montajların nasıl yapıldığını gösterdiklerini anlattı. Erdoğan, şöyle konuştu:
“İzlediniz değil mi? Düşünebiliyor musunuz Bahçeli gibi birisi Öcalan’a nasıl methiyeler düzüyor. İnandınız mı? Ama aynı mıydı? Dudak okumalarına bakın o da aynıydı. Aynı şeyi Kılıçdaroğlu’na da. Baktık Kılıçdaroğlu da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının yolsuzluklarını anlatıyor. O’nun ne düzenbaz olduğunu anlatıyor ve nasıl ihraç edilmesi gerektiğini anlatıyor. Konuşma, her şey, alkışlar hepsi montaj, dublaj nasıl? Teknoloji bu kadar ilerlemiş. Aynen bunu tutuyorlar bunları bizler için yapmaya kalkıyorlar. Sen meydanda ne yapıyorsun onu söyle? Bu millete ne hizmet verdiniz onu anlatın. Tabii ben soruyorum ey CHP ne hizmet verdin sen bu millete onu anlat. Şanlıurfa’ya geldi mi ? Programda var mı? Niye gelsin? Onlar gideceği yeri bilir. Onlar kumsallarda siyaset yapmaya devam etsin. Biz kumsalda da siyaset yaparız, biz karada da yaparız, 780 bin kilometrekarede siyaset yaparız. Ama onlar yapamaz.
Hep söylerim. Bahçeli Sivas’tan öte geçebiliyor musun? Geçemez. Belki sembolik olarak bir iki yere gelir. Niye? Onlar için Türkiye, 780 bin kilometrekare değil. Sadece belli yerler. Siyaseti orada yaparlar. Ama biz her yerde yaparız. Çünkü bizim için 780 bin kilometrekarenin tamamı Türkiye’dir.
BDP sen nerede siyaset yapıyorsun? O da belli. İşte şimdi geldiler Şanlıurfa’da siyaset yapmaya. Şanlıurfa, gelin 30 Mart’ta bu BDP’ye güzel bir cevap verin. Buna hazır mıyız? Gümbür gümbür inşallah tüm ilçelerde. Şanlıurfa sizi büyükşehir kim yaptı? Biz yaptık. Bu üç partinin tamamı da Şanlıurfa’nın büyükşehir olmasına karşı çıktılar. Üçü de yakıştırmadılar. Çünkü bunların derdi belediyecilik değil, bunların derdi hizmet değil, bunların derdi ideolojik siyaset.”
“İyisiniz, güçlüsünüz, buna inanıyorum”
Yerel seçimlere 21 gün kaldığını anımsatan Erdoğan, alandakilere, “Benim hanım kardeşlerim kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Beyler kapı kapı dolaşmaya var mıyız?” sorusunu yöneltti. Alandakilerden “evet” yanıtını alan Erdoğan, “Öyle dolaşalım, öyle dolaşalım ki inşallah 30 Mart akşamı hep birlikte gülelim. Bu ülkenin birliği için gülelim. O sevdamızı burçlara diktiğimiz için gülelim. İnşallah ondan sonra da Şanlıurfa’ya bunu tebrik için gelelim. Kapı kapı dolaşıp inşallah bu seçimlerde Şanlıurfa’yı çok daha farklı kılalım. İyisiniz, güçlüsünüz ben buna inanıyorum” diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasında “Şimdi açık açık bir şeyler söylüyorlar. Denizli’de filan dolaşmışlar. SMS’ler atıyorlar, şunu atıyorlar, bunu atıyorlar… ‘Artık AK Parti’den başka kime oy verirseniz verin, yeter ki AK Parti’ye oy vermeyin’. Kim diyor bunu? Bu ara ablalar çıkmış meydanlara. Bizim ablalarımız bize yeter. Bir de ağabeyler çıkmış, bizim ağabeylerimiz bize yeter. Gençlerimiz bize yeter” ifadelerini kullandı.
“Adeta 28 Şubat’taki gibi ikna odalarını kurdular”
Son seçimlerde 21,5 milyon oyla sandıklardan çıktıklarını anlatan Erdoğan, “İnşallah bu seçim daha başka olacak ve tabii ki serzenişte bulunanlar oluyor ve diyorlar ki ‘Sakın AK Parti’ye oy vermeyin, kime verirseniz verin’. Sizin bu imamınız, 10 -11 sene önce ne diyordu? O zaman ‘AK Parti’ye oy verin’ mi diyordu, eğer o zaman ‘AK Parti’ye oy verin’ diyorsa ya o zaman yanlış yaptı, ya sizin bu imamınız şimdi yanlış yapıyor. AK Parti aynı yerde duruyor, bu ülkeye hizmet vermeye devam ediyor. Demek ki sizin hocanızın da akşam bir başka sabah bir başka… Aynen bu CHP’liler gibi, aynen bu Bahçeli gibi. Bunlar yalanı, tehdidi, şantajı meslek haline getirmiş. Anlaşılan korku dağları sardı. Sandığın rengi belli oldu. Bu paraleller korkmaya başladı, işyerlerinde işçilerini ‘AK Parti’ye oy vermeyin’ diye ikna ediyorlar. Adeta 28 Şubat’taki gibi ikna odalarını kurdular. İşyerlerinde, okullarda yurtlarda ve dershanelerde; kızları, erkekleri ikna odalarında ikna etmeye çalışıyorlar. İkna olmazlarsa atıyorlar” şeklinde konuştu.
“Üniversiteli gençlerimize sesleniyorum. Bunların yurtlarında, evlerinde kalanlara sesleniyorum” diye konuşan Erdoğan, “Bütün Kredi Yurtlar Kurumunun yurtlarında boşluklar şu anda tespit edildi. Sizleri oraya alabiliriz. Hemen Milli Eğitim’e, Gençlik ve Spor Bakanlığına müracaat edin. Eğer Kredi Yurtlar’da yer yoksa sizi otellerde ağırlayacağız, devletin kurumlarında ağırlayacağız. Çünkü bunların zulmüne sizi asla muhatap etmeyeceğiz” dedi.
Çözüm sürecini sabote etmek isteyenlerin başarılı olamadığını vurgulayan Erdoğan, “Başaramadılar ve başaramayacaklar. 30 Mart sizin bu muhteşem duruşunuzun bir cevabı olacak ve bu süreç başarıyla ilerliyor. Allah’a hamdolsun acı haberler almıyoruz. Bölgenin çehresi hızla değişiyor, şehirlerimiz hızla değişiyor, kepenkler açık kalıyor, artık şehirlerimize turistler geliyor, işadamları artık yatırımlara başladılar. Maşallah Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, artık kalıcı bir baharın huzurunu, iklimini yaşıyor. Buna hep birlikte sahip çıkacağız. Bu huzuru, bu baharı hep beraber yaşayacağız. Eski günlere, eski Türkiye’ye dönülmesine asla izin vermeyeceğiz. Kana, gözyaşına, acıya, kaosa geri dönülmesine hep birlikte mani olacağız. Demokratikleşme konusunda, kültürel haklar konusunda, çok büyük adımlar attık. Demokratikleşme paketini çıkarttık. Özgürlükleri genişleten, hakları daha ileriye taşıyan yolları açtık” diye konuştu.
Bu arada Başbakan Erdoğan, kalabalık arasında ezilme tehlikesi yaşayan bazı kadınların alandan çıkartılması için polis ekiplerini uyararak, “Ya polis arkadaşlar, Allah aşkına siz burada durup da ne iş yapıyorsunuz? Açın şu arayı, yardımcı olun. Emniyet müdürü, sen ne iş yapıyorsun? Yardımcı olsana şuraya. Oradan seyrediyorsun ya” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’a konuşması sırasında bir vatandaş tarafından hat sanatıyla yapılmış ay yıldızlı tablo hediye edildi. Hediye eden kişiye, “Sen mi yaptın bunu?” diye soran Erdoğan, vatandaşın olumlu yanıtı üzerine hediyeyi kabul etti.