Bozdağ’dan FETÖ’cü sanıklara ‘tek tip kıyafet’ açıklaması

Olaylar
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, sanıklara tek tip kıyafet düzenlemesine ilişkin, “Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu be...
EMOJİLE

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, sanıklara tek tip kıyafet düzenlemesine ilişkin, “Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu ben de düşünüyorum. Bakanlık üzerinde çalışıyor, o çalışmayı hükümetimizle paylaşacak. Ondan sonra son şekli verilecek. Muhtemelen önümüzdeki süreçte çıkacak kanun hükmünde kararnamelerden birine o düzenleme konulabilir.” ifadelerini kullandı.

Bozdağ'dan

Bozdağ'dan

“Elimizdeki bilgileri paylaştık, yüzlerinin rengi değişti”

Bir gazetecinin, Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan tutuklu gazetecilerin rakamlarını Kılıçdaroğlu’na sorduğunda “Bunlar beni ilgilendirmiyor, bunlarla ilgili iddialarda bulunan birtakım dernekler var. Ben o dernekleri dinlerim” dediğini aktardı. Bunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Bozdağ, şunları söyledi:

“Bizim hep söylediğimiz şey, hükümete karşı da Türkiye’ye karşı da uluslararası çevrelerin adil ve objektif olmasıdır. Türkiye içinde siyaset yapan herkesin de değerlendirmelerinde de objektifliğe özen göstermesi lazım. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da gerçek olan konular üzerinde değerlendirme yapmasını ben hep tavsiye ediyorum. Türkiye cezaevlerinde mesleği gazeteci olan kişiler, değişik suç isnatları nedeniyle tutuklu oldukları gibi, bazıları da suçu sabit olduğu için mahkeme kararıyla cezalandırılmışlar, hükümlüler. Bir kısmının suçu sabit, şu anda infaz ediliyor. Bir kısmının isnatlar nedeniyle, kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tutuklu yargılaması devam ediyor. Türkiye cezaevlerinde salt gazetecilik yaptığı gerekçesiyle tutuklu ve hükümlü hiç kimse yoktur. Bunu biz defalarca ifade ettik. Defalarca bunu dile getirdik. Örneğin zaman zaman şöyle haberler görüyorsunuz, ‘Bir tweet attı, adam tutuklandı’. Tweet yüzünden tutuklandı, çok büyük bir algı operasyonu. Türkiye’de tweet attı diye tutuklanan bir Allah’ın kulu var mı, yok. Ama şunu söylemesi lazım, ‘Tweetinde ne dedi?’ Orada bir şey söylüyor. Suç olan bir şeyi icra ediyor. Onun için insanlar adli takibata muhatap kalıyor. Oradan devam ediyor.” 

Türkiye’ye dönük gazetecilerle veya başka insan haklarıyla ilgili konularda değerlendirme yapan kuruluşların varlığına işaret eden Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:

“Adalet Bakanı olduğum dönemde bunlardan bir tanesi geldi bana, elinde bir liste var. Sayın Kılıçdaroğlu’nun dediği derneklerden birinin listesi var. Ben onlara dedim ki ‘Elinizdeki listeyi tek tek konuşalım’. İsim veriyorlar, bizde elimizdeki bilgileri kendileriyle paylaştık. Yüzlerinin rengi değişti. Onlara hatta şunu da söyledim, ‘Sizin güvendiğiniz avukatlar gelsin bu dosyaları incelesinler. Size getirilen dosyaların içi nedir ne değildir. Belli ki size bu bilgiler tam doğru aktarılmıyor. Dosyalar burada gelin bakın içerisine ne var ne yok.’ Hala gelecekler, göndermediler. Neden çünkü dosyaların içerisinde bunlara anlatılan bilgilerin yalan olduğunu ortaya koyacak veriler var. O yüzden de gelmediler.” 

“Türkiye’nin siyasi istikrarı artık kalıcı hale gelmiştir”

Bozdağ'dan

“Kanaatim Kılıçdaroğlu kendi aday olacak”

Bozdağ, “2019’da Sayın Kılıçdaroğlu değil de Sayın İlhan Kesici’nin aday olacağı konuşuluyor.” sözleri üzerime, şunları kaydetti:

“Benim kanaatim Kılıçdaroğlu kendi aday olacak. Adalet yürüyüşüne bakarsanız, psikolojiyi siz benden iyi biliyorsunuz. Konuşmalarına baktığımız zaman ‘Ben planladım, ben yaptım, ben yürüdüm’ diyor. Sürekli ‘ben, ben’ konuşuyor. Vatandaşlarımıza hitap ederken de ‘ben’i öne çıkarıyor. CHP’den ayrı bir Kılıçdaroğlu figürü ortaya çıkarılıyor. CHP’ye antipatisi olan vatandaşlar oraya oy vermeyebilir ama Kılıçdaroğlu’nu oradan soyutladığınızda ayrı. Arkadaki rakamları büyük göstererek orada bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Kurultay falan da yapacaklar, başka şeylerle beraber. 

Benim kanaatim kendisi 2019’da adaylık için zemin hazırlıyor. Bu mitingi de adaylığının ilk ilan adımıdır. Orada muhafazakar kesime, başka kesimlere mesaj veriyor. ‘Ben sizin hepinizin hamisi olacağım’ diyor. Adalet mitingi değil kesinlikle adaylık mitingiydi. O adaylık mitingi, çok açık yani. Şimdi diyelim seçime gidiyoruz 2019’da. Siz iktidara talip olmazsanız milleti size niye oy versin? Partinin genel başkanı aday olmazsa ‘ben iktidar istemiyorum’ demektir. O zaman sen iktidar olmak istemiyorsan ben sana niye oy vereceğim, niye senin peşinden gideceğim? İktidara talip olmayan bir parti genel başkanı siyaset yapabilir mi? Siz partinin liderisiniz, sıradan biri değilsiniz. ‘Ya biz kazanamayız, kaybederiz, ortak bir aday bulalım’. Ortak aday buldunuz, sonuç ortada. Biraz farklı düşünen çevreler olabilir ama iktidara talip olmayan bir partinin parlamentoda temsili de bugünkü gibi olmaz.”

“FETÖ ile AK Parti hükümeti mücadele etti”

FETÖ üyelerini kıyafetlerinden, davranışlarından ya da yaşayışlarından tanıyabilmenin mümkün olmadığına işaret eden Bozdağ, şunları söyledi:

“FETÖ’cüleri kıyafetlerinden tanırız diyorsanız çok yanılıyorsunuz. Onlar göründüğü gibi olmayan, olduğu gibi görünmeyen, takiyeyi esas alan, bütün terör örgütlerinden farklı sui generis bir terör örgütüdür. Şimdi nerede bulunuyor, orada amir kim? Diyelim laik, ondan daha laik. Diyelim muhafazakar, ondan daha muhafazakar. Diyelim liberal, ondan daha liberal. Yani bulunduğu ortamda kimlerle beraberse onlardan gözüküyor. Kendi kimliğini, karakterini, kişiliğini ortaya çıkarmıyor. O yüzden şak diye onu tanımak o kadar kolay değil. Adama bakıyorsun, bambaşka bir profil çiziyor, sonra bir bakıyorsun FETÖ’nün göbeğinden çıkıyor.

Şunu çok net söyleyeyim, FETÖ Türkiye’de kaç yıldır, kuruluş tarihine giderseniz, 66. Kaç yıl? 40 yıldır. Hepiniz Türkiye’nin saygın basın mensuplarısınız, FETÖ ile bugüne kadar AK Parti hükümeti dışında mücadele etmiş bir tane cumhuriyet hükümeti gösterin bana. ‘Şu hükümet mücadele etti, ama siz geldiniz mücadeleyi kaldırdınız’. Yok öyle bir şey.”

Bozdağ, 28 Şubat süreci incelendiğinde FETÖ’nün o dönemde 28 Şubatçılarla birlikte hareket ettiğinin görüleceğini belirterek, “Zaman zaman şeyler söyleniyor, ‘Efendim askeriyede temizlik yapıldı da hükümet geldiği zaman temizlik durdu…’ Şunu çok net söylüyorum, kesin bilgidir bu bugüne kadar Yüksek Askeri Şura’nın gündemine gelip de ihraç istenip de ihraç edilmemiş tek bir kişi yoktur. Kim geldiyse ihraç edilmiştir.” diye konuştu. 

FETÖ’cülerin kendi kimliklerini gizledikleri için muhafazakar kimliği ile öne çıkanların FETÖ’cü damgası gördüklerini ve böylece gerçek FETÖ’cülerin önünün açıldığını aktaran Bozdağ, ” Çünkü ‘FETÖ’cü’ diye atıyorsun ama adam kendi kimliği ile ortaya koymuyor ki. FETÖ’cüler eşinin başını örtmüyor, namaz kılmıyor, oruç tutmuyor. Ordakiler ne gözüküyorsa ondan gözüküyor.” dedi.

FETÖ’nün TÜRKSOLU Dergisi, YARSAV gibi farklı yapılar ile de diyalog halinde olduğunun sonradan ortaya çıktığını hatırlatan Bozdağ, “Bu örgütün gerçek üyelerini tespit etmek o kadar kolay bir iş değil. Yani bunu bir defa herkesin anlaması lazım.” ifadesini kullandı.

“FETÖ’cü olmamak’ en önemli kriterlerden bir tanesi idi”

Hükümetin, FETÖ’ye karşı tavrını ortaya koyduğunu vurgulayan Bozdağ, açıklamalarına şöyle devam etti:

“Bakın, AK Parti 2011 listelerini yaparken bütün bunlara azami dikkat etmiştir. Ben o zaman komisyon üyesiydim, 2011 listelerinde. Ondan önce zaten ‘yok’ denecek kadar azdı. Orada da dikkat ettik. İki kişi hariç. Onun dışında hiç bu vasfı bilinerek kimse listeye konmamıştır. Eğer öyle bir şey olsaydı FETÖ, 17 Aralık’a gerek kalmadan partiyi bölerdi. Ne yaptık, tedbir aldık. Arkasına bakın 17 Aralık’tan sonra 30 Mart’ta belediye seçimleri oldu. Belediye başkan adaylarımızı biz değiştirdik. Ve ‘FETÖ’cü olmamak’ en önemli kriterlerden bir tanesi idi. Belediye meclisi, il genel meclisi hakeza. Arkasından 7 Haziran seçimleri ve 1 Kasım seçimleri oldu. Bu seçimlerin hepsinde de AK Parti’nin kriterlerinden bir tanesi, FETÖ’cü olmamaktır. Dolayısıyla AK Parti kendi içerisinde bu anlamda o ayıklamayı yaptı .Ve FETÖ’ye karşı cumhuriyet tarihinde çok net ve kararlı bir tavır koyan tek cumhuriyet hükümetidir.”

Dershane hadisesinin gündeme getirilme nedenlerinden birinin, FETÖ ile mücadele olduğuna ifade eden Bozdağ, “Dershane konusunu Anayasa Mahkemesine kim götürdü. CHP götürdü. Dershane meselesinde FETÖ ile beraber. 17 Aralık oldu, 25 Aralık oldu. Kumpas kasetleri getirdi CHP Genel Başkanı, parti grubunda dinletti. Suç olmasın diye, gazeteler, televizyonlar rahat kullansın diye. Orada dinletti.” dedi.

FETÖ’nün, yargı ve emniyet içindeki teröristleri vasıtası ile hükümeti devirmeye teşebbüs ettiğini anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:

“Bakıyorsunuz bunun bütün kamuoyu aktarımlarına baktığımızda genel başkan düzeyinde bir avukatlığını görüyoruz. Arkasından bakın. MİT tırları hadisesi var. Orda da baktığımızda hala MİT tırları konusunda CHP’nin sayın yönetimi FETÖ’nün bakışı ile uyumlu bir bakışı sergiliyor ve başka bir noktada duruyor. DEAŞ terör örgütüne yardım etme konusu ki AK Parti ve Türkiye’ye karşı kurulmuş büyük bir tuzaktır ve büyük bir operasyondur. DEAŞ ile mücadele eden, samimi mücadele eden Türkiye, dünyada tek ülke iken başka bir şey. Orda da bakıyorsunuz, başka bir noktada fotoğraf görüyorsunuz. Şimdi orda da CHP’yi başka görüyoruz. 30 Mart’ta bakıyorsunuz CHP’yi bütün FETÖ’cüler destekliyor. Kapı kapı AK Parti’nin aleyhine çalışıyor. 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı adayı FETÖ’cüler desteklediler ve nitekim belediye seçimlerini… Birgül Ayman Güler… Hatırlarsanız çıktı kadın itiraz etti: ‘Bu olmaz’ dedi ve kadına partiyi dar ettiler. Şimdi nerede bilmiyorum. İzmir milletvekilimizdi, kulakları çınlasın. Arkasından 7 Haziran seçimleri oldu. 7 Haziran’da kim neredeydi? Kim kimi destekliyordu? 30 Mart’ta bir tane FETÖ’cünün oyu AK Parti’nin oyu içerisinde yoktur, 10 Ağustos’ta yoktur, 7 Haziran’da yoktur. 7 Haziran’da “AK Parti iktidardan gitsin, CHP iktidar olsun” diye kimlerin nasıl uğraştığını biliyoruz. FETÖ’cülerin nasıl bir gayret içerisinde olduğunu biliyoruz. Arkasından 1 Kasım oldu, 1 Kasım’da da aynı şey ve darbe teşebbüsünü hep beraber yaşadık. O gece hep beraber birlik olduk.”

Ancak daha sonra FETÖ’nün “kontrollü darbe” iftirasını gündeme getirdiğini kaydeden Bozdağ, “Türkiye’de altını dolduramadığı halde ‘kontrollü darbe’ iftirasını bugün dillendiren Sayın Kılıçdaroğlu. Şimdi FETÖ’nün terör örgütü kimliği ortaya çıktıktan sonra FETÖ’nün de eylemsel birliği içerisinde olduğunu çok net görüyoruz. Konuşuyor, “Geçmişte işte falan yere gitti, toplantıya, böyle oldu”. O zaman FETÖ diye Türkiye’de bir değerlendirme yok. Ama 17 Aralık’tan sonra ve artık 15 Temmuz’dan sonra bunlar bambaşka bir noktaya geldi.” değerlendirmesinde bulundu.

Bekir Bozdağ, söz konusu terör örgütünün, MGK’da 30 Mart 2014’te “legal görünümlü illegal örgüt” olarak değerlendirildiğini, sonra Kırmızı Kitaba girdiğini, 2016’da da Fetullahçı Terör Örgütü diye nitelendirmesinin yapıldığını kaydetti.

“Bu mücadeleyi siyasal rekabetin artık dışına çıkarmamız lazım”

Bütün bunların AK Parti iktidarı döneminde yapıldığına işaret eden Bozdağ, “O yüzden FETÖ ile en etkili, en kararlı, en samimi mücadeleyi yapan hükümet AK Parti Hükümeti’dir. Bundan önceki hükümetler döneminde bir mücadele falan yok. İrtica adı altında yapılan şeyler var. Ama Fethullahçı Terör Örgütü’yle Türkiye’de yapılan mücadele AK Parti hükümetleri döneminde başlamıştır ve bundan sonra da devam edecektir bu mücadele. Onun için bu mücadeleyi siyasal rekabetin artık dışına çıkarmamız lazım. PKK ile mücadele gibi FETÖ ile mücadeleyi artık siyaset üstü bir konuya getirmemiz, muhalefet partileriyle bu konuda yekvücut olmamız lazım.” diye konuştu.

CHP’ye ve diğer partilere de çağrıda bulunan Bozdağ, şunları söyledi:

“Zaten MHP bu konuda mücadeleye en büyük desteği veriyor. CHP, destek veriyormuş gibi gözüküyor ama öte yandan da FETÖ’nün bütün argümanlarını şu anda da dile getirdiği argümanlarının karşısında duruyor. İşte Bugün’e, Zaman’a, Samanyolu’na kayyım atandığında kapılarına gidiyorsunuz, orada CHP’li milletvekilleri var. Şöyle bir geriye dönüp baktığınızda 20 sene önceki şeyleri alıp bugüne getiriyor. Terör örgütü vasfı ortaya çıktıktan sonra yaptıkları ortada. Onun için de bizim artık bu konuda birlikte bir duruşa ihtiyacımız var. Bunu çok net söylüyorum, inanarak söylüyorum. Onun için de FETÖ’yle hep beraber birlikte hepimiz mücadele etmemiz lazım. ‘Ya AK Parti bunlar varken zarar görür, şu olur, bu olur’ gibi hesaplara girmememiz lazım. Çünkü bu terör örgütünün hedefi AK Parti değil, Türkiye’dir. Türkiye’nin her alanına hakim olmak ve Türkiye’de her şeye sahip olmak isteyen ve bunu da kendisini besleyenlerin hizmetine sunmak isteyen bir ihanet şebekesi. Onu için de bu konuda hepimizin bir olmasında fayda olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim. Yoksa ‘Efendim şöyle oldu, böyle oldu’ yarışıyla biz sadece kendi kendimizi oyalarız.”

Tutuklulara tek tip kıyafet önerisine ilişkin KHK ile düzenleme yapılıp yapılamayacağı şeklindeki soru üzerine Bozdağ, “KHK’ya konabilir bu yasal çalışma. Çünkü Ekim’de Meclis açıldığı için o zamana kadar zaten yasalaşma imkanı yok.” yanıtını verdi.

“Eurovision Şarkı Yarışması’na yeniden Türkiye’nin katılacağı ve TRT’nin bu konuda birtakım hazırlık yaptığına dair” haberlerin doğru olup olmadığı sorusunu Bozdağ, “Doğru değil.” diye yanıtladı.

Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesini öngören düzenleme

Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesini öngörülen düzenlemeyle ilgili soru üzerine ise Bozdağ, Nüfus Hizmetleri Kanunu uyarınca resmi nikahın belediye başkanları, belediye başkanlarının görevlendirdiği memurlar ve köylerde muhtarlar tarafından kıyıldığını, bakanlığın evlendirme görevi ve yetkisi verdiği konsolosların da nikah kıyabildiğini hatırlattı.

İlgili kanunda ayrıca “Bakanlık, İl Vatandaşlık ve Nüfus Hizmetleri Müdürü, nüfus müdürlükleri, ilçe nüfus müdürlükleri ve dış temsilciliklere de evlendirme yetki ve görevi verebilir.” ibaresinin bulunduğunu aktaran Bozdağ, şu bilgileri verdi:

“Şimdi burada yapılan düzenleme bu ikinci fıkraya ‘İl ve ilçe müftülüklerinin’ eklenmesi… Yani bakanlık, yetkilendirdiği zaman il ve ilçe müftülükleri resmi nikah kıyacaktır. Yönetmelik var, bu yönetmeliğe göre, bugün nasıl resmi araştırmalar yapılıyor, evlenme şartları tam, evlenme engelleri yok tespitinden sonra nikah kıyılıyorsa, imzalar atılıyor, tanıklar, şahitliği alınıyor ve nikah cüzdanı veriliyor, bunlar nüfusa tescil ediliyorsa aynı işlem yapılacaktır. Bu da bir resmi nikah kıyacaktır. “

Yeni Diyanet İşleri Başkanı’nın ne zaman belli olacağına ilişkin soru üzerine Bozdağ, “Ben Mehmet Görmez Hocamıza yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Yeni Diyanet İşleri Başkanımız yakında ataması yapılarak göreve başlayacaktır. ” yanıtını verdi.

Uyum yasalarına ilişkin soru üzerine de Bekir Bozdağ, “Bununla ilgili Adalet Bakanlığı başta olmak üzere Başbakanlık ve diğer bakanlıklar bir hazırlık içerisindeler. Tabii bu hazırlıklar bittikten sonra bunlar TBMM’nin gündemine gelecektir. Muhtemelen ekimden sonra ana gündem maddelerimizden birisi de uyum yasaları olacaktır. ” diye konuştu.