Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, Karaburun ilçesindeki bir köyün SİT sorunuyla ilgili yapılan bir düzenlemeyle köylülerin evlerinin yıkılmasının önüne geçildiğini, 25 Aralık’ta yapılmak istenen operasyonla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve kendilerine “Örgüt kurarak mahkeme kararını engelleme” suçlamasının yapıldığını söyledi.
Karaburun ilçesinde muhtarlarla ve vatandaşlarla bir araya gelen Yıldırım, geçen yıl yaşanan bir olayı anlattı.
Başbakan Erdoğan’ın kendisini arayarak Karaburun ilçesinin Sakız Adası’na bakan köyler hakkında yıkım kararının alındığını söylediğini, valinin de yıkımı uygulaması için sıkıştırıldığını dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
“Savcılıktan, mahkemeden ”ha babam yıkmıyorsun, hakkında dava açacağız, şöyle böyle açacağız” diye herkes telaşlanmış. Ne olacak adamların evi barkı var, orada iyi kötü tarlası, keçisi, meşgalesi var. Babasından dedesinden kalan evler yıkılıyor. Niye kardeşim. Bir tane hoca denizden geçerken dürbünle bakmış burası iyi SİT alanı olur demiş. Gitmiş ”burası SİT alanı olsun” diye kurullara teklif etmiş olmuş. SİT olunca artık geçmiş olsun. Çivi çakamazsın. SİT İngilizce ”otur” demek. Elini kaldırma, hareket etme. Böyle anlıyor bizimkiler. SİT demek korumak demek. Koruyacaksınız, yani koruyarak geliştireceksiniz. Aymazlık yaparak, tahrip etmeyeceksiniz.”
-“Mahkame kararını engellemek için örgüt kurmak”
Yıldırım, konuya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın müdahil olmasıyla yönetmelik değişikliğine gidildiği böylelikle köylülerin evlerinin kurtarıldığını ancak daha sonra çıkan sorunu şu sözlerle anlattı:
”17 Aralık’ta bunlar bir yolsuzluk operasyonu yaptı ya hesapta. Yolsuzluk arkasından neler çıktığı yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor. Arkasından 25’inde bir daha denediler. Oradaki iddiaları bir okudum kanım dondu. Burada yaptığımız işi örgüt kurarak mahkeme kararını engelleme olarak suçlama yapıyor. Kime :Başbakana, bize yapıyor. Böyle bir yargı olur mu. Vatandaşın evini başına yıkacak iradeyi ortaya koyuyorsun, bunu engelliyoruz sorununu çözüyoruz “siz bunu mahkeme kararını etkisiz hale getirmek için örgüt kurmak, mevzuatı değiştirmek” diye Başbakanı dava ediyorsunuz, örgüt lideri kabul ediyorsunuz. Böyle bir şey kabul edilemez. Bu hukuk değil. Buna isim bulmak bile zor. İşte nelerle uğraştığımızı anlayın.”
-“Milleti unutursanız sille yersiniz”
Her şeyin yoluna gireceğini, hukukun herkese lazım olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:
“Hukukun üstünde kimse olamaz. hukukçular da hukuka uymak zorundadır. Onların geçiş üstünlüğü diye bir şey yok. Olursa o yanlışı düzeltecek olan da gene millettir. Millet düzeltiyor. Neyle düzeltiyor. Parlamentosuyla düzeltiyor çünkü millet her gün gelip yanlışı düzeltecek hali yok. Seçimden seçime el atıyor. ”Arada seçtiğim vekilleri var. Oradan çıkan hükümet var” diyor. ”Bu işleri ele alsın düzeltsin sorunları bana taşımayın” diyor. ”Çalışın çalışın dört senede bir gelin karnenizi bir göreyim. Performansı göreyim ya devam edeyim ya da değiştireyim” diyor. Patron kim millet. Hepimiz millet adına iş yapıyoruz. Yargı da hükümet de millet adına yapıyor. Parlamentoda millet adına yapıyor. Demek ki hangi kurumu temsil edersek edelim patronu unutmayacağız. Milleti unuttuğunuz zaman öyle bir sille yersiniz ki başka sillelere benzemez. Bir daha kendinize gelemezsiniz. Onun için keyfilik yok. Kayıt dışı faaliyet yok.
-”Parlamento görevini yapıyor”
Hukukun içinde herkes görevini yapacak. Bir erk, bir kurum başkasının işine burnunu sokmayacak. Soktuğu zaman da hemen sistem devreye girer onu düzeltir. Şu anda yaşananlar budur. Sistemin de hukukun da hatası yok. Kurumlar içerisinde yetkilerini yerinde kullanamayan yetkilerini aşan şartları zorlayan bir takım uygulamaların demokrasilerde hukuk devletinde düzeltmek daima millet adına hareket eden parlamentonun işidir. Şu anda da yapılan odur.”