Kapatılan Zaman gazetesinin İslamcı yazarlarından ve ‘FETÖ’ üyeliği suçlamasıyla aylardır tutuklu bulunan Ali Bulaç, cezaevinden gönderdiği mesajda, “Cemaatin artık yakasından düşmesini” istedi.
Artigercek.com’un haberine göre Medyascope üzerinden yayın yapan gazeteci Ruşen Çakır, Bulaç’ın cezaevinden gönderdiği mesajı aktardı ve ‘FETÖ’ basın davaları olarak bilinen ve 30 kişinin “darbe girişimi” suçlamasıyla 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığı dava ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Ali Bulaç, Şahin Alpay, Mümzater Türköne, Nuriye Akman, Ahmet Turan Alkan ve İhsan Dağı gibi isimlerin de davada yargılandığına değinen Çakır, bu isimlerin “FETÖ”cü olmadığını, farklı siyasi geçmişlere sahip ancak Cemaat medyasında yazı yazmış isimler olduğunu kaydetti.
Alpay’ın sosyal demokrat çizgideki liberal bir isim ve Bulaç’ın da en bilinen İslamcı yazarlardan olduğunu ve bu davadan yargılanan, kendisinin “Cemaatten” diyebileceği tek ismin Zaman’ın Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal olduğunu aktaran Çakır şöyle devam etti:
Cemaatin Türkiye’de bir medya imparatorluğu vardı. Özellikle hükümetle işbirliği içerisindeyken, Cumhurbaşkanının, Başbakanın uçaklarına binerdi Cemaat gazetecileri. Devletin önemli kurumlarında basın danışmanı olarak istihdam edilirlerdi. TRT ve Anadolu Ajansında önemli yerlere getirilirlerdi. Ancak şu an yargılanan 30 kişi içinde temayüz etmiş isimler yok. Zaman’ın yayın yönetmenliğini yapmış Ekrem Dumanlı ya da onun yerini almış Abdülhamit Bilici yok. Bu isimler nerede? Hepsi yurtdışında. Hangi ülkedeler bilmiyoruz. Ne yapıyorlar bilmiyoruz. İnternet üzerinden birşeyler yazıp çiziyorlar. Ancak bu yapı ile organik bağı olmayan, burada yazan isimler cezaevinde: Ali Bulaç, Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan gibi. Bu isimler 60’lı yaşları aşmış, sağlık problemleri olan isimler. Bu gazetede yazdıkları için cezaevindeler. Ancak Cemaatle organik bağı olan isimlerin hiç birisi yok. Bu çok net bir adaletsizlik. FETÖ’nün medya ayağına yönelik devlet bir operasyon yapıyor tamam. Bunları suçluyor tamam ama, bu isimlerin Cemaatle organik bir bağı yok.
CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu yakın zamanda Ali Bulaç’ı cezaevinde ziyaret etti. Bekaroğlu da İslamcı hareketten gelen bir isim ve Bulaç ile çok eski hukukları olan bir isim. Orada Bulaç, Bekaroğlu’na yakınmış. Cemaatçiler için “Düşsünler artık yakamdan” diye dert yanmış. Faruk Mercan adında Cemaatin önde gelen gazetecilerinden biri, yurtdışında yaşıyor ve bir İnternet sitesindeki yazısında Bulaç’tan övgüyle bahsetmiş. Mercan, Bulaç ile aralarında geçtiğini iddia ettiği bir konuşmanın içeriğini kaleme alıyor ve Bulaç’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la dalga geçer bir üslupla anlattığı bir anektodtan bahsediyor. Yazıyı da, Bulaç’ın kendisine para teklif edilmesine rağmen başka medya organlarına geçmediğini, bu nedenle ‘namuslu bir aydının çarpıcı örneğidir’ diyerek bitirerek, Ali Bulaç üzerinden iktidar ve Erdoğanla hesaplaşmaya kalkışıyor. Aslında bu yapıyı bilen benim gibi insanlar için şaşırtıcı değil bu durum aksine tiksindirici birşey bu. Tam kendilerine yakışanı yapıyorlar.
Şu an cezaevinde Cemaat üyesi olan çok sayıda insan var. Kimisi popüler kimisi değil. Popüler isimlerin çoğu yurtdışına kaçtı. Ama Cemaat hiçbirisi üzerinden kahramanlık edebiyatı yapamıyor. Hala Cemaat üyesi olmayan insanlar üzerinden Erdoğan’a ve AKP iktidarına çakarak kendilerini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Geçmişte de bunu yapmışlardı. Bu önemli isimlere gazetelerinde yazdırarak ve televizyonlarında programlar yaptırarak aslında çoğulcu, toleranslı insanlar olduklarını sunmaya çalışıp yalan söylüyorlardı. Aslında kendilerini perdelediler.