ABD ile AB arasında planlanan büyük ticaret anlaşmasında ABD’nin bölgedeki stratejik ortağı olan Türkiye’nin yerinin ne olacağı konusu gündeme taşındı.
Amerikan basınında çıkan haberlere göre ABD Başkanı Barack Obama’nın, şimdiye kadar görülmüş en büyük ticaret birliği için resmi müzakerelere başlamak üzere önümüzdeki ay Avrupa’yı ziyaret edeceği ve bu anlaşmaya Türkiye’yi de dahil etmek için yollar arayacağı söylendi.
ABD ve Avrupa Birliği arasında geçtiğimiz yıl 645 milyar dolar olarak gerçekleşen ticaret dünya ithalat ve ihracatının üçte birini oluşturuyor. ABD ve AB arasındaki doğrudan yabancı yatırım ise 3.7 trilyon dolardan fazla.
Ancak yeni Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın müzakereleri, masada olmayacak ticaret ortakları ve müttefikler için zor bir durum yarattığı ve Türkiye’nin bu ülkeler arasında en önemlisi olduğu belirtilirken, ülkemizin ABD ile stratejik ortaklığı, AB ile de gümrük birliği anlaşması olduğu vurgulandı. Bu bağlara rağmen Türkiye’nin transatlantik anlaşmada söz sahibi olmayacağı söylendi.
TÜRKİYE SIKINTILARINI ABD’YE İLETTİ
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu anlaşma dışına kalan Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2,5’ini ya da 20 milyar dolar kaybedeceğini söylediği, Başbakan Erdoğan’ın Obama’ya Mart ayında yazdığı bir mektupta haksız ticari durum hakkında Türkiye’nin sıkıntılarını dile getirdiği belirtildi. Obama’nın bu haklı endişelere yanıt vermesi gerektiği aksi takdirde dünyanın 17. büyük ekonomisinin ABD-AB serbest ticaret alanı dışında bırakılmasının kaçırılmış bir fırsat olacağı ve ABD’nin Türkiye ile kurmaya çalıştığı "model ortaklığı" tehlikeye atacağı belirtildi.
Haberde Türkiye’nin 1995 yılında yaptığı gümrük birliği anlaşmasının Türkiye aleyhindeki şartları sayılırken, ülkemizin başka pazarlara erişiminin bu anlaşma ile kısıtlandığı vurgulandı. Bu anlaşma ile Türkiye’nin ticaret politikasının AB tarafından gölgelendiği, her ne kadar iddialı olsa da Türkiye’nin Obama’nın AB ile yaptığı müzakerelerde bu şartlarda dezavantajlı olduğunun altı çizildi.
Türkiye’nin ABD ile kendi anlaşmasını yapmak zorunda olduğu aksi takdirde transatlantik anlaşmadan sonra elinin iyice zayıflayacağı söylendi. Bu arada ABD’nin önünde AB ile yapacağı bir anlaşma dururken Türkiye ile ayrı bir ticaret anlaşması imzalamak için pek de istekli olmayacağı belirtildi. Zira ABD, AB ile bir ticaret anlaşması imzalarsa; Türkiye’nin AB ile yaptığı anlaşmaların doğal sonucu olarak; Türkiye ile yapacağı anlaşmada elde edeceği yararların çoğunu elde etmiş olacak.
Türk hükümetinin bu sorunu çözmek için ABD ürünlerine ek vergi koymak gibi birkaç önleme başvurabileceği ancak bunun da ABD ile herhangi bir ikili ticaret anlaşması imzalamayı sağlamayacağı, ABD Kongresi’nin bunu kırmızı bayrak olarak algılayacağı belirtildi. Bazı Türk yetkililerin Türkiye’nin üçüncü ülkelerle olan ticari ilişkilerinde serbest hareket edebilmek için AB gümrük birliğinden çıkmak istediği söylendi. Bu durumun kısa vadede Türk ticaretine yardımcı olacağı aynı zamanda Türkiye’nin AB’ye tam üye olma umudunu kaybettiği anlamına geleceği belirtildi.
ANLAŞMANIN SİYASİ ETKİLERİ NELER?
Tüm bu şartlar kapsamında AB’ye girme politikası yürüten AKP’nin ABD ile AB arasında yapılacak transatlantik anlaşması müzakerelerini AB’ye girme çalışmalarına son vermek için mazeret olarak kullanmasının mümkün olabileceği söylendi. AB katılım sürecinin bitirilmesinin ciddi siyasi sonuçları olacağı belirtildi.
TÜSİAD’ın 2012’de yayımladığı bir raporda ABD ve Türkiye arasındaki ikili yatırım anlaşmalarının yenilenmesi gerektiğinin söylendiği belirtildi. Bu yenilemenin şeffaflığı artıracağı, yatırımı teşvik edeceği ve model ortaklık elde etmek için gerekli bağları güçlendireceği söylendi.
ABD’nin Türkiye ile bir serbest ticaret anlaşmasının uzun vadeli ekonomik ve stratejik değerini iyi analiz etmesi gerektiği belirtildi. İki ülke arasında 2012 yılında 19 milyar dolar olarak gerçekleşen ticaretin artması için pek çok olanak olduğu, Türkiye’nin Amerikan ihracatının öncelikli kalemi olan ABD tarım ürünleri için üçüncü en hızlı büyüyen pazar olduğu söylendi. Gümrük vergilerinin karşılıklı azaltılmasına dayalı geleneksel serbest ticaret anlaşmasının transatlantik anlaşmasına ayna tutacağı belirtildi.
NATO üyesi ve ABD’nin müttefiki Türkiye’nin anlaşma dışı bırakılmasının ABD ile Türkiye’nin stratejik ilişkilerinde sıkıntı yaratacağı vurgulandı. Bu kapsamda ABD’nin bölgede askeri varlığına da dikkat çekildi. İki büyük serbest ticaret anlaşması müzakereleri arasında (AB ve Doğu Asya) ABD yönetiminin kongreye bir üçüncü anlaşmayı kabul ettirmek için oldukça mücadele edeceği ancak konu Türkiye olunca işin ucunda ticaretten öte faydaların olduğunun altı çizildi.
Thelira