Mehmet Beyhan: İsrail’in Asıl Planı Nedir?

İsrail, uzun bir zamandan beri Sudan’la ilişkilerini geliştirmek isteyen bir ülkeydi. Ancak İsrail’in Filistin’de uyguladığı hukuk dışı uygulamaları nedeniyle Ömer El Beşir bunu kabul etmiyordu. Sudan...
EMOJİLE

İsrail, uzun bir zamandan beri Sudan’la ilişkilerini geliştirmek isteyen bir ülkeydi. Ancak İsrail’in Filistin’de uyguladığı hukuk dışı uygulamaları nedeniyle Ömer El Beşir bunu kabul etmiyordu. Sudan’da Sokak gösterileri ilk başladığında bir heyet El Beşir’e giderek: ‘’İsrail’le ilişkileri geliştirirsen gösteriler durur’’ önerisinde bulunmuşlardı. Bu öneriye karşı El Beşir: ‘’ Bizim için Filistin meselesi siyasi bir meselenin ötesinde bir inanç meselesidir. İsrail, işgal ettiği toprakları ve Filistin halkına uyguladığı vahşete son vermedikçe bu mümkün değildir’’ diyerek ret etmişti.

Söz konusu heyetin kimlerden oluştuğu resmi olarak söylenmese de Mısır, BAE ve S. Arabistan’dan oluştuğu tahmin edilmektedir.Ne yazık ki gösterilerle Sudan’ı istikrarsızlaştıranlar El Beşir’i devirdiler.

El Beşir sonrası Sudan

El Beşir sonrasını doğru anlamak için Sudanlı Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mayada Kamaleldeen’e sordum. Yaptığımız uzun görüşmeyi şöyle özetledim.

‘’18 Ağustos 2019’da başlayan üç yıllık geçiş hükümeti adına Mili Egemenlik Konseyi idare ediyor. Bu tarihten üç yıl sonra ülke seçime gidecek. Şu anki yönetim geçiş hükümetidir. Milli Egemenlik Konseyinin Başkanı Orgeneral Abdulfettah El-Baurhan’dır. Geçiş hükümetinde Sudan’ı geleceğe taşıyacak üç önemli kuruma kısaca değinmekte yarar vardır.

Birincisi, yürütmenin başı olan Başbakan Abdullah Hamduk’tur. Hamduk, İngiltere’nin Manchester Üniversitesinde iktisat alanında doktora yapmış, Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomi Komisyonu Genel Sekreterliği görevini yürütmüştü. İngiliz pasaportuna sahip olan Hamduk, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri tarafından geçiş dönemi başbakan adayı olarak belirlenmişti.

İkincisi, ülkeyi dışarda temsil eden dışişleri bakanlığıdır. Dışişleri Bakanlığına ABD’de Harvard Üniversitesinin kamu yönetimi bölümünde yüksek lisans yapmış Ömer Kamarûddin getirildi. ABD Pasaportuna sahip olan Ömer, Siyonist lobilerle olan yakınlığıyla bilinmektedir.

Üçüncüsü, ülkede yargıyı elinde tutan Adalet Bakanlığıdır. Adalet Bakanlığına ise, Nasredeen Abdulbari getirildi. Abdulbari, Adalet Bakanı olarak atanana kadar ABD’de yaşıyordu. Harvard mezunu olan Abdulbari, Suudi Kültür Ateşesin de Kültürel ve Sosyal İşler Biriminde hukuk danışmanlığı olarak çalışmaktaydı.

El Beşir’i hayat pahalılığıyla protesto edenler, şimdi onu mumla arıyorlar. Çünkü hem hayat pahalılığı 8 kat daha arttı hem de temel ihtiyaçlara erişmek oldukça zorlaştı.’’

Sayın Mayada’nın anlattıklarından anlıyoruz ki, Sudan’da yürütmenin başında olan Başbakan İngiliz Pasaportlu, Dışişleri Bakanı ABD Pasaportlu, Adalet Bakanıysa, Suudi Arabistan devleti için çalışmış bir personel. El Beşir döneminde amacına ulaşamayan İsrail, Sudan’ın mevcut tablosundan yararlanmak suretiyle, Sudan’la ilişkilerini geliştirme adı altında asıl hedefi olan Kızıl Deniz’e hâkim olmak istiyor. Eğer İsrail bu amacına ulaşırsa, S. Arabistan, Yemen, Cibuti, Sudan ve Mısır’ın güvenliği tamamen İsrail’in tehdit altına girer.

Sudan’ı 1993’te ‘’teröre destek veren ülkeler’’ listesine alan ABD, şimdi de diyor ki: ‘’ eğer Sudan İsrail’le ilişkilerini geliştirirse teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarttırırım’’ Bir ülkenin teröre destek verip vermediği nesnel hukuk kurallarına göre değil, İsrail’le olan ilişkileri belirlemesi oldukça düşündürücüdür.

Ne yazık ki, Sudan Dışişleri Bakanı: ‘’İsrail’le ilişkileri normalleştirmeyi kabul ettiğini’’ açıkladı. Ancak yürürlüğe girmesi meclis onayına bağlıdır. Umarız ki, Sudan meclisi tehdidin büyüklüğünü kavrar hem onurlu Sudan halkının hem de bölgenin geleceğini tehlikeye atacak bu anlaşmayı ret eder.

Mesele ciddi ve derindir.