Kurtlar Vadisi’nde bu hafta ekrana gelen ve seyreden herkesin ekranının karşısında kanını dondurup, "bu çirkinlik neyin nesi?" dedirten sahneler, ne için çekildi ve nasıl oldu da yayına verilebildi? Haber 7’den Cem Küçük, bu konuyu ele aldı.
Olmadı Kurtlar Vadisi!
Geçen Perşembe akşamı diğer Perşembe akşamlarında olduğu gibi oturup Kurtlar Vadisi’ni izlemeye başladım. Her şey normal seyrinde gidiyordu. Diziye yeni katılan Ersoy Ulubey karakterini tanımaya ve kendisinden önceki kötü karakterler gibi nelerin peşinde olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Sonra dizinin bir yerinde Memati’nin oğlu Ali Memati’nin sünneti oldu. Ve ne olduysa ondan sonra oldu. Dizinin yeni kötü adamı Ersoy Ulubey önce bakıcı Gülendam’ı, sonra da Ali Memati’yi gözünü kırpmadan öldürdü. Bu şekilde yazınca belki çok etki etmiyor, ama Ali Memati’nin öldürülme anı ve Ulubey’in soğukkanlı hali izleyicileri resmen dümdüz etti. Ali Memati’nin yatağından akan kan ve babası Memati’nin içler acısı, çaresiz durumu herkesi perişan etti.
Ama o gece diziyi izleyenler, “Bu ne iştir” minvalinde şeyler söylediler. Kimse niçin böyle bir sahnenin çekildiğini anlamadı. Ya da böyle bir sahneye gerek var mıydı? Halkın gönlünde yer etmiş, karakterlerinin ezbere bilindiği, yayınlandığında trafiğin rahatladığı, İsrail devletinin her sahnesini dikkatlice izlediği Kurtlar Vadisi herhalde böyle bir sahneyi reyting için çekmedi. Peki niçin çekti?
Tepki geleceğini, özellikle dindar-muhafazakâr kitlenin bundan olumsuz etkileneceğini tahmin etmişlerdir. Ayrıca mafya-devlet ilişkilerinde bazı kurallar vardır. Çocuklara, bebeklere, kadınlara ve ihtiyarlara asla silah sıkılmaz. Hele hele devlet görevlisi böyle bir şeyi asla yapmaz. Böyle bir davranış sergileyen kişi mutlak psikozludur ve tedaviye muhtaçtır.
Filmlerde, dizilerde elbette şiddet, vurdu kırdı sahneleri olur. Ama bunun dozu öyle bir ayarlanır ki, kimse bundan rahatsız olmaz. Steven Spielberg’in Schindler’in Listesi filminde birçok ölüm, öldürme sahnesi vardı, ama tek bir bebeğin, çocuğun öldürüldüğünü görmedin. Leon (Sevginin Gücü) filminde bir mafya tetikçisini canlandıran Jean Reno patronuna çocukları ve kadınları asla öldüremeyeceğini söylüyordu. Godfather’da da asla bir çocuğun öldürüldüğünü göremezsiniz.
Bu tür sahnelerin en ilginci ise In Bruges filmindeydi. Tetikçi Ray son işinde kilisede yanlışlıkla bir çocuğu vurunca içindeki vicdan azabından bir türlü kurtulamıyordu. Ray’in işvereni, mafya babası Harry Waters da Ray’i bir çocuğu öldürdüğü için öldürmeye Bruges’e geliyordu. Waters da yanlışlıkla bir çocuğu vurunca –aslında bir çocuğu değil, cüceyi vuruyordu, ama boydan ötürü bir çocuk vurduğunu zannediyordu –bu dünyada ilkelerin olmalı deyip kendi kafasına sıkıyordu.
Elbette bu örneklerin tam zıddı da verilebilir. Ancak bu kadar sevilen ve taktir toplayan bir dizinin bu konuda biraz daha duyarlı olması gerekirdi. Bu ülkede herhangi bir okulda meydana gelen en basit öğrenci kavgasını bile Kurtlar Vadisi’ne bağlayan bir zihniyet var. Sanki Kurtlar Vadisi’nden önce hiç kavga, adam öldürme olmuyormuş gibi. Bu zihniyetin biraz kıskançlıkla biraz ideolojik olarak Kurtlar Vadisi ekibine kin beslediklerini biliyoruz. Buldukları her türlü kozu hemen aleyhlerine kullanacaklarını da biliyoruz.
Dizinin yapımcısı Pana Film’in bu milletin aleyhine olan ya da kitleleri olumsuz etkileyecek işlerde yer almayacağından eminim. Bugüne kadar yaptıkları işlerde, üstelik büyük sıkıntıları göğüsleyerek ve her türlü iftiraya rağmen kalitelerini hiç bozmadılar. Eli kanlı İsrail devletinden, terör örgütü PKK’dan büyük tehditler aldıkları da biliniyor. Başka işi gücü yokmuş gibi bazen ABD yönetiminin Kurtlar Vadisi’nin kaldırılması için Ankara’ya baskı yaptığının da farkındayız.
Bu kadar tesir gücü yüksek bir dizinin biraz daha dikkatli olması lazım. Geçen Perşembe gecesi herkesi şok etti. Olmadı yani. Belki de Memati rüya görmüştür, bilmiyoruz. Eğer insanlar tepkilerini çok sert ortaya koymadıysa, bilin ki bu diziye ve yapımcılara olan gönül bağlarındandır.
Haber 7