Kadına Şiddet İnsan Hakkı İhlali Oluyor

Hukuk
"Avrupa Konseyi Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele Ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi" ile kadına karşı şiddet, ilk kez açıkça insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak tanımlanacak. İstanbul...
EMOJİLE

"Avrupa Konseyi Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele Ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi" ile kadına karşı şiddet, ilk kez açıkça insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak tanımlanacak.

İstanbul’da düzenlenecek 121. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısında imzaya açılacak olan "Avrupa Konseyi Kadına Karşı Ve Ev İçi Şiddetle Mücadele Ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi" ile kadına karşı şiddet, ilk kez açıkça insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak tanımlanacak.

Türkiye, 10 Kasım 2010 tarihinde 6 ay süreyle üstlendiği Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı’nı, 10-11 Mayıs günlerinde düzenlenecek 121. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısında Ukrayna’ya devredecek.

Bu toplantı kapsamında kadına yönelik şiddet ile mücadelede önemli bir adım da atılacak. "Avrupa Konseyi Kadına Karşı Ve Ev İçi Şiddetle Mücadele Ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi" imzaya açılacak. 11 Mayıs’ta, 09.00’da Çırağan Oteli’nde yapılacak törende, sözleşmeye ilk imzayı Türkiye adına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu atacak.

Sözleşmenin içeriğine yönelik diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, sözleşme aile içi şiddet dahil olmak üzere kadına uygulanan her türlü şiddetle mücadeleyi amaçlıyor.

Kadın hakları ve kadına yönelik şiddetle mücadele konulu diğer uluslararası belgelerin ötesine geçecek sözleşmeyle kadına karşı şiddet, "ilk kez açıkça insan hakkı ihlali ve ayrımcılık" olarak tanımlanıyor.

Sözleşme metni 4P ilkesi çerçevesinde kaleme alınmış. 4P ilkesi şunları kapsıyor: "Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi (prevention), şiddet mağdurlarının korunması (protection), suçluların cezalandırılması (prosecution) ve kadına karşı şiddetle mücadele alanında bütüncül, entegre ve koordineli politikaların uygulanması (policy)."

KADINA KARŞI ŞİDDETTE SORUMLULUK DEVLETTE

Sözleşmeye göre taraf devletlerin, kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleyi teminen ceza hukuku alanında somut önlemler alması gerekiyor.

Bu çerçevede sözleşme maddeleri, taraf devletlerce, "zoraki evlilik, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, kadın sünneti, zoraki kürtaj, zoraki kısırlaştırma, cinsel taciz ile namus adına işlenen cinayetler" dahil olmak üzere kadına uygulanan tüm şiddet eylemlerinin cezaya tabi tutulmasını gerektiriyor.

Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin, çoğunlukla diğer bireylerce yapılmasına karşın devletin sorumluluktan muaf tutulamayacağına işaret edilen sözleşmede, devletin şiddet eylemlerini her koşulda önleme ve mağdurları koruma sorumluluğuna geniş yer veriliyor.

Sözleşmede, yine kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadelede sadece hükümetlerin çabalarının yeterli olmayacağına ve bu alanda bütüncül yaklaşıma ihtiyaç bulunduğuna dikkat çekiliyor. Sözleşme metninde, ulusal parlamentolar ile medya ve sivil toplum kuruluşlarının kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadele bağlamındaki sorumlukları ile bu alanda sağlayabilecekleri katkılara ilişkin düzenlenmeler getiriliyor.

Sözleşmeye taraf olan devletlerin uygulamalarını izlemek üzere de denetim mekanizması kurulacak. Denetim mekanizması, bağımsız uzmanlar grubu ile taraf devletlerin temsil edileceği komite olmak üzere iki birimden oluşacak.

SÖZLEŞMENİN HAZIRLANMASI

"Avrupa Konseyi Kadına Karşı Şiddet ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Önlenmesi Sözleşmesi", 7 Nisan 2011 tarihinde Türkiye’nin başkanlığını yaptığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nde kabul edildi.

Sözleşme, mevcut haliyle, kadına karşı şiddetle mücadele alanında fark yaratabilecek nitelikte ve son yıllarda Avrupa’daki en önemli hukuki düzenleme olarak kabul ediliyor. Sözleşme, Avrupa Konseyi Sözleşmesi olmakla birlikte, üye olmayan devletlerin katılımına açık. Sözleşmeye mümkün olabilecek en geniş katılım hedefleniyor.

Müzakereleri yaklaşık üç yıl süren sözleşmenin ilk günden itibaren en güçlü destekçilerinden biri olan Türkiye, sözleşmenin yazım çalışmalarına aktif katkı sağladı.

Sözleşmenin hazırlanması ve kabulü, Türkiye’nin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı’nın en önemli başarılarından birisi olarak görülüyor.

AA