Bir Ülke İlk Kez Bunu Yaptı

Hukuk
Alman haber ajansı Deutsche Welle, Türkiye’nin AİHM‘de reform için harekete geçtiğini yazdı. DW: Avrupa’da ilk kez bir hükümet, açıkça Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde reform...
EMOJİLE

Alman haber ajansı Deutsche Welle, Türkiye’nin AİHM‘de reform için harekete geçtiğini yazdı.

DW: Avrupa’da ilk kez bir hükümet, açıkça Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde reform talep etti. Ankara’ya, Rusya, Ukrayna, Romanya ve hatta İtalya gibi ülkelerin de destek verebileceği belirtiliyor.

Ankara, mahkemenin, yarattığı içtihat ve uygulamalarla kendisini içinden çıkılamaz bir duruma soktuğu, hükmettiği çelişkili kararlarla da saygınlığını baltaladığı inancında.

Ankara, mahkemenin şu an içinde bulunduğu zor durumu kendi elleriyle yarattığını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemini çöküşe götürdüğünü savunuyor.

AİHM‘nin işleyiş sisteminde köklü reform yapılmasını savunan Ankara, AİHM gündemindeki başvuruların daha seri işleme konulmasını sağlayacağı söylenen 14’üncü protokole ek belgeyi de, "yetersiz" olduğu gerekçesiyle şu an için uygulamayacağını duyurdu.

Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığını bu yıl sonunda devralacak İsviçre, 2010 yılı baslarında AİHM’nin geleceği konusunda bir Avrupa konferansı düzenleyerek konuyu tartışmaya açacak.

Ankara, AİHM hakkındaki görüşlerini, Avrupa Konseyi daimi temsilcisi, büyükelçi Daryal Batıbay’ın ağzından, Strasbourg’da düzenlenen Avrupa Konseyi Daimi Delegeler Komitesi toplantısında dile getirdi. İşte Ankara’nın AİHM’nin reforme edilmesi için sunduğu gerekçeler:

1) KAZANÇ KAPISI GİBİ GÖRÜLÜYOR

AİHM, hükmettiği yüksek tazminat miktarlarıyla Strasbourg Mahkemesi’ne başvuru yapılmasını cesaretlendiriyor. AİHM’nin tazminat miktarı hükümlerinde ortak bir standart yok. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemi de bir tazmin mekanizması olarak öngörülmedi. AİHM’nin bu alanda pratikteki uygulamaları, mahkemenin, şahsi açıdan zenginleşme yolu haline geldiği seklinde algılanmaya başlandı. Avrupa ülkelerinde birçok hukuk bürosu, AİHM’nin müvekkilleri için hükmedeceği tazminatlardan komisyon alarak çalışıyor. AİHM bu ekonomik kriz döneminde giderek daha da büyüyen bir endüstri yaratmış durumda.

2) AİHM, BİRÇOK KARARINDA İÇ HUKUK YOLLARININ TÜKETİLMESİNE GEREK KALMADIĞINA HÜKMEDİYOR

Bu durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından öngörülmemiş bir yaklaşım ve Strasbourg Mahkemesi’ni birinci derece mahkemeye dönüştürmüş durumda.

3) MAHKEME’NİN ÇELİŞEN KARARLARI

AİHM, zamanaşımı konusunda son yıllarda birbiriyle çelişen kararlara imza atıyor. Zamanaşımı kavramı konusunda seçici davranıyor. Bu da ülkeden ülkeye ayrımcı bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyor.

4) AİHM, MAHKEMEYE BAŞVURMAK İÇİN ÖN KOŞUL OLAN 6 AYLIK SÜRE KONUSUNDA DA SEÇİCİ DAVRANIYOR

Bu da mahkemeye yapılan başvuruların artmasına neden oluyor.

5) MAHKEMEYE BAŞVURU İÇİN BAŞVURU MASRAFI DAHİ İSTENMİYOR

İsteyen, istediği Avrupa dilinde bireysel başvuruda bulanabiliyor. Bu durumda mahkemeye Avrupa’nın dört bir yanından yığınla başvuru akmasına şaşırmamak gerekiyor. Oysa Avrupa devletlerinin çoğunda, ulusal planda, bireylerden, ulusal resmi dillerde ve mahkeme masrafı ödeyerek mahkemelere başvurmaları isteniyor.

TÜRKİYE: SİSTEM ÇÖKÜŞE GİDİYOR

Ankara, tüm bu gerekçelerden ötürü, mahkemenin su an içinde bulunduğu zor durumu kendi elleriyle yarattığını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemini çöküşe götürdüğünü savunuyor. Ankara, bu gerekçelerden yola çıkarak, AİHM gündemindeki basvurularin daha hızlı ele alınmasını sağlayacağı söylenen 14’ü protokole ek olarak hazırlanan belgeyi şimdilik uygulamayacağını da duyurdu.

Ankara’nın bu çıkışı, hiçbir devletten olumsuz tepki görmediği gibi, Avrupa’da ilk defa bir devletin açıkça AİHM’nin reforme edilmesinden yana tavır alması bakımından önem taşıyor. Ankara’ya bu alanda Rusya, Ukrayna, Romanya ve hatta İtalya gibi ülkelerin de destek verebileceği söyleniyor. Avrupa Konseyi dönem başkanlığını bu yılsonunda devralacak İsviçre, 2010 yılı baslarında AİHM’nin geleceği konusunda bir Avrupa konferansı düzenleyerek konuyu tartışmaya açacak.

AİHM gündeminde su anda incelenmeyi bekleyen 105 binden fazla dava başvurusu bulunuyor. Başvuru sayısında Rusya birinci, Türkiye ikinci, Romanya ise üçüncü sırada. (haberturk)