YÖK ile İstanbul Maden İhracatçıları Birliği arasında üniversitelerde maden, jeoloji ve cevher hazırlama mühendislikleri programlarında nitelikli mühendisleri yetiştirebilmek ve sonrasında istihdam edilmelerini sağlamaya yönelik protokol imzalandı.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) arasında üniversitelerde maden, jeoloji ve cevher hazırlama mühendislikleri programlarında sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli mühendisleri yetiştirebilmek ve böylelikle Türk madencilik sektörüyle ihracata katkıda bulunmak amacıyla İMİB tarafından gerekli şartları taşıyan öğrencilere burs verilmesi ve eğitimleri sonrasında madencilik sektöründe faaliyet gösteren firmalarda istihdam edilmelerini sağlamaya yönelik protokol imzalandı.
İş birliği protokolünün imza töreni, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ve İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer’in katılımıyla çevrim içi gerçekleştirildi.
Bakan Varank, burada yaptığı konuşmada, protokolün gençlere, sektöre ve Türkiye’ye hayırlı olması temennisinde bulundu.
Söz konusu programın pek çok sektöre örnek olabileceğine dikkati çeken Varank, protokolün parlak ve başarılı gençleri madencilik sektörüne çekmenin yanı sıra, onlara iş kapıları açma fırsatı sağlayacağını söyledi.
Varank, genç işsizliğiyle mücadelenin kendileri için en önemli alanların başında geldiğine işaret ederek, “Bu alandaki mücadelemizde, özel sektörün daha güçlü bir şekilde yanımızda olması gerekiyor. Hükümet olarak, istihdamı teşvik eden yaygın ve benzersiz adımlar atıyoruz. Bu adımlar, reel sektörde karşılığını fazlasıyla bulmalı ve istihdam oranları kalıcı şekilde yükselmeli.” diye konuştu.
Bu kapsamda yapının protokolün kritik bir yer tuttuğunu anlatan Varank, “YÖK, üniversitelerde bu programın tanıtımını, iş yeri eğitimleri ve stajlar konusunda taraflar arasında koordinasyonu sağlayacak. İMİB ise Ege ve Batı Akdeniz Birliklerini de koordine ederek programın sahipliği konusunda güçlü bir liderlik gösterecek.” dedi.
Varank, gençlere istihdam alanında sunulacak her fırsatın misliyle geri döneceğinin altını çizerek, gençlerin yüksek motivasyonunun verimlilik, etkinlik ve inovasyon olarak işlere geri yansıyacağını vurguladı.
“8 senede 35 milyar liralık yatırım yapıldı”
Madencilik sektörünün Türkiye için önemine de değinen Varank, bu stratejik sektörün sanayinin tüm alt kollarına ham madde ürettiğini ve 40 milyar dolara yakın ekonomik değer oluşturduğunu belirtti.
Varank, Türkiye’nin zengin yer altı rezervleri bulunduğunu vurgulayarak, “Dünyada üretimi yapılan 90 maden türünün 80’i ülkemizde bulunuyor. Ancak, sektörde dış ticaret açığı veriyoruz ve hala işlenemeyen rezervlerimiz var. Bakanlık olarak sektörü geliştirmeyi çok önemsiyor ve ürün çeşitliliğinin sunduğu avantajı katma değere çevirmek istiyoruz. Bu manada madencilik sektörünü çeşitli mekanizmalarla destekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Madencilik yatırımlarının öncelikli olarak değerlendirildiğini dile getiren Varank, bu sayede son 8 senede, madencilik sektöründe 35 milyar liralık yatırımın hayata geçirildiğini ve 35 bin kişinin istihdam edildiğini kaydetti.
“Madencilik sektörü vizyonumuzu bu programdan faydalanan gençler şekillendirecek”
Varank, sabit yatırımların yanı sıra, sektörde girişimcilik, inovasyon ve bölgesel kalkınmayı da farklı mekanizmalarla teşvik ettiklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Madenciliğin gelişmesi demek, sanayideki girdi temininin artması ve ithalata bağımlılığın azalması demek. Şu salgın süreci de ham madde kaynaklarını iyi değerlendirmenin ve kendi kendine yetebilmenin ne kadar önemli olduğunu tekrar ortaya koydu. Dolayısıyla, yaptığınız iş birliği bu alandaki üretim kabiliyetlerimizin gelişmesi açısından da son derece isabetli. Yetişecek mühendisler, madenin çıkarılması, işlenmesi ve Ar-Ge ile yeni nitelikler kazanması aşamalarında yönlendirici olacaklar. Madencilik sektöründe gelecek dönem vizyonumuzu, bu programdan faydalanan gençler şekillendirecekler.”
Türkiye’nin geleceğinin katma değerli üretim ve yüksek teknolojide olduğuna dikkati çeken Varank, şöyle devam etti:
“Yarınları şekillendirecek fiziki ve beşeri sermayeye fazlasıyla sahibiz. Kamu, reel sektör ve akademi iş birliğiyle aşamayacağımız hiçbir engel yok. Akademi ayağında YÖK ile güçlü bir sinerji yakaladık. Ocak sonunda imzaladığımız protokollerle, üniversiteler; sanayi kuruluşları, araştırma merkezleri ve enstitülerle birlikte Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde ortak projeler geliştirilmesinin önünü açtık. Getirdiğiniz bu yaklaşımın diğer sektörlere de örnek teşkil etmesini temenni ediyorum.”