1789 yılında Martin Heinrich Klaaproth tarafından keşfedilmiş ve 1841 yılında Eugene-Melchior Peligot tarafından izole edilmiştir.
Wikipedia’da yer alan bilgiye göre, uranyum ilk zamanda radyoaktivite ile ilgili fazla bilgi sahibi olunmadığından diğer elementler gibi zannedilse de, 1896 yılında bilim tarihinin önemli isimlerinden olan Mendeleyev’in çalışmalarıyla radyoaktif bir element olduğu ispatlanmıştır.
Uranyum, cama katıldığı zaman ilginç sarı-yeşil bir renk verir. Zayıf radyoaktif bir elementtir. Yüksek yoğunluğa sahiptir. Çelikten daha yumuşaktır.
Kurşundan %65 daha yoğundur. 3 tane allotropu vardır. Kolayca yükseltgenir ve ısıtıldığında yanar. Klor,kükürt ve azotla az ya da çok kolay bileşir; karbonla uranyum karbürü (UC2), uranyum karbür de suyla bozunarak hidrojen ve hidrokarbonları verir.
Uranyum metali, hidroklorik asit ve sülfürik asit içinde kolayca çözünerek dört değerli uranyum tuzlarını oluşturur; nitrik asit içinde dinginleşir.
Alfa (ortorombik) 667.7 °C nin üzerinde kararlıdır.
Beta (tetragonal) 667.7 – 774.8 °C arasında kararlıdır.
Gama (kübik) 774.8 °C dan erime noktası arasında kararlı (bu sıcaklıkta dövülebilir ve yumuşak formda)
Uranyum mineralleri, uraninit, autinit, tobernit, koffinittir. Minerallerde bulunan uranyum kimyasal reaksiyonlar sonucunda uranyum okside veya diğer formlarına dönüştürülür. Metal olarak uranyum, KUF5 ve UF4 bileşiklerinin elektrolizi ile elde edilir.
Çok saf uranyum ise halojenlerinin termal yanması ile elde edilir.