Psk. Melike ŞEKER CİNBAY’ın yazısı
Okul fobisi, çocukların okuldan korktuğu bir tür ayrılma anksiyetesidir. Okula gitmeyi reddedebilir ya da ana-baba figürlerinden ayrılınca ortaya çıkan boğucu anksiyete nedeniyle büyük güçlükler çekerek okula katlanabilirler.
Çocuk birdenbire, birgün okula gitmek istemez; zorlamalar karşısında anksiyete duyar; panik içine girer, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir. Bazıları zorlamalara dayanamayıp yola çıkar, yarı yoldan döner, ya sınıftan çıkar eve gelir. Başlangıç bazen sinsidir. Ön belirtiler günlerce sürebilir. Çocuk neşesizdir, uykuya dalmakta güçlük çeker. İştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır. Her sabah somatik bir belirti ile uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır. Bir gün okula gitmeyeceğini bildirir. Neden olarak, öğretmenden korktuğunu ya da arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir. Bazıları da tanımlayamadıkları bir korkudan söz ederler. Çoğu zaman evde rahattırlar. Şiddetli vakalarda evde de huzursuz olabilirler. Aile bireyini (genellikle anne) bir yere bırakmaz, peşinden dolaşırlar.
KLİNİK ÖZELLİKLER ve TANI
Çocuklardaki anksiyete genellikle saf bir biçimde ortaya çıkmaz. Aşırı kaygılı çocuklarda ayrılma anksiyetesi bozukluğu, sosyal fobi, depresyon, panik bozukluğu, öğrenme bozuklukları ve enürezis bulunabilir.
Bu sorunların herbiri okul fobisine ve okul reddine farklı yollardan katkıda bulunabilir.
Yaygın anksiyete bozukluğu olan çocuklar gelecek olaylara dair sürekli endişe içindedirler. Okul başarısı, sportif faaliyetler gibi çeşitli alanlarda yeterli olamamaktan kaygılanırlar. Gerçek bir tıbbi hastalık okul reddine neden olabilir. Diğer nedenler arasında aile dinamikleri (söz gelimi okul reddini alttan alta yüreklendiren bağımlı bir ana baba veya bakıcı), okulda büyük çocuklar tarafından ezileceğine dair gerçekçi korkular ve okuldan kaçma sayılabilir.
Okul fobisi olan çocuklar, okula gitmek için evden ayrılmakta zorlanırlar; okuldan kaçarlarsa okula gittiklerini söyleyerek evden istekli ayrılırlar. Okuldan kaçmaya genellikle diğer davranışsal sorunlar eşlik eder (Örneğin kavga etmek, kuralları çiğneme vb.).
Ayrılma anksiyetesi bozukluğu olan çocuklar, okulda oldukları sırada kendilerinin veya ana-baba ya da bakıcılarının başına bir şey geleceğinden korkarlar.
Depresyon, enerji ve güdülerini düşürür ve çocuklarda okul fobisine yol açar.
Okul fobisi anaokuluna ve ilkokula başlayan çocuklarda sık görülür. Yaş büyüdükçe görülme sıklığı azalsa da tedavisi güçleşir.
Dış yayınlarda görülme sıklığı %1-8 arasında gösterilmektedir.
Okul korkusunu ortaya çıkaran etkenler ne olursa olsun kaynağı genellikle anneden ayrılma korkusudur. Bu hastalık bir aile nevrozudur. Aile bireyleri birbirine bağlı ve bağımlıdır. Biri ötekine ve kendisine bir şey olacak korkusunu yaşar. En sık görülen aile etkileşimlerini şöyle özetleyebiliriz.
• Ana ya da baba kronik anksiyeteden yakınmakta ve kendilerine bir şey olacağından korkmaktadır.
• Ana-baba çocuğa okulda, yolda bir şey olacağından korkmaktadır.
• Anne ya da baba genel tutumlarında çocuğundan kendilerine bağlı ve bağımlı kalmasını istemekte ve bunu desteklemektedirler.
• Çocuk kendi yokluğunda anne veya babasına bir şey olacağından ya da kendisini bırakıp gideceğinden korkmaktadır.
• Çocuk anne ve babasının yokluğunda kendisine bir şey olacağından korkmaktadır.
Okul korkusu geliştiren çocuklar genellikle başarı kaygısı olan, uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen, ailesine bağımlı çocuklardır. Bu kişilik özelliklerine sahip çocuklarda tetiği çeken bir etken hastalığı başlatır (Aile de hastalık, sosyo-ekonomik bir kriz, kardeş doğuşu, bir kayıp, göç, okul veya öğretmen değişikliği vb).
Okul fobisi olan çocukların yaşamlarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür. Bu tür annelerin sürekli olarak çocuklarını memnun ederek onların sevgilerini kazanma çabası içinde oldukları, tüm isteklerini karşıladıkları ve onları sürekli hayal kırıklığına uğramaktan korudukları dikkatimizi çeker. Bu anneler özellikle çocukların bedensel rahatsızlıklarıyla yakından ilgilidirler. Çocuklar gözlerinin önünde olmadığında kendilerini çok huzursuz hissederler. Psikolojik ve fizyolojik olarak çocuklarıyla yakın olma gereksinimi duyarlar. Bu anneler çocuklarını anaokullarına göndermekten kaçındıkları gibi, arkadaşlarının evine bile oyun oynamak üzere göndermekten kaçınırlar.
Annelerin bu koruyucu ve baskıcı ortamından bir an olsun uzak kalmanın bu çocukların yabancı bir çevrede ve tanımadıkları insanlarla birlikte günlerini geçirmeleri onları son derece huzursuz kılar.
Bu çocukların babaları da aşırı bağımlılık ve koruma hususunda eşleriyle işbirliği içindedir. Bu tür babalar ev içinde bir takım kurallar koyma ve disiplin uygulama yerine, pasif kalmayı ve ev içinde sürekli bir sakinlik ortamının yeğlerler.
TEDAVi
Okula gitmediğinden dolayı çocuğu suçlamaktan kaçınılmalıdır. Ona bu durumun bir çok çocukta görüldüğü, tedavi edilebileceği anlatılır. Onun güvenini kazandıktan sonra her ne şekilde olursa olsun okula gitmesi gerektiği, zaman geçerse bu korkuya, derslerden geri kalma korkusunun ekleneceği söylenir. Okula ailesinden birisi ile gitmesi, çıkışa kadar onunla beraber okulda kalması istenir (Bu kişi daha az bağımlı olduğu bir aile bireyi olabilir). Bunun için okulda işbirliği sağlanmalıdır. Bir yandan da çocuğun bireysel tedavisi, davranış ve oyun tedavisi ile sürdürülür.
Aile tedavisi ailede kronik anksiyete, bağlılık, bağımlılık konuları ele alınır. Yaş ne kadar küçükse tedaviye yanıt o kadar iyidir ve kısa sürede çocuk okula döner. Stresle ilgili yinelemeler olabilir.
İlaç olarak imipramin ve klomipromin’in etkili olduğu bildirilmektedir.
Kaynakça
• Birinci Basamak Psikiyatri El Kitabı Harold I. Kaplan, M.D. Benjamin J.Sadock, M.D.
• Çocuk Psikoloji, Prof Dr. Haluk Yavuzer
• Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Prof Dr. M. Orhan ÖZTÜRK
Aktüel Psikoloji