Başbakan Erdoğan, Kanal 24 televizyonunda ”Sansürsüz Özel” isimli programa konuk oldu.
Canlı yayında gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını cevaplayan Erdoğan, Suriye’deki son gelişmelere ilişkin bir soru üzerine, Beşşar Esed’le yakın zamana kadar yakın ilişki içinde olduklarını hatırlattı.
Esed yönetimini, ”Göreve geldiğimiz andan itibaren ailece hukuk geliştirdiğimiz bir yönetim” olarak nitelendiren Erdoğan, Arap Baharı sürecinin başlamasıyla birlikte Beşşar Esed’e uyarılarda bulunduğunu kaydetti. Asi Nehri üzerindeki dostluk barajının temel atma töreninde kendisine Arap Baharı’nın Suriye’ye olası yansımaları üzerine uyarılarda bulunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ”2011’in yılbaşında. Kendileriyle üç-üç buçuk saatlik baş başa görüşmemiz oldu ki bu gelişmeleri orada zaten görüyorduk yani Suriye için de olumsuz bir gelişmenin başı olabilir diye. Kendileri de buna hak vermiyor değildiler, hak veriyorlardı. Ne yapabiliriz bunları da kendileriyle konuştuk” diye konuştu.
Esed’e, ”Bakın siz ön alın. Baas rejimiyle Suriye’yi yönetme gayreti içinde olmayın bunu bir defa ne yapın edin değiştirin ve halk kendi iradesini ortaya koyabileceği partileri kursun” uyarısı yaptığını söyleyen Başbakan Erdoğan, halkın kendisine ilgi gösterdiğini, kendisinin Nusayri eşinin de Sünni olmasının da bir avantaj olduğunu Esed’e anlattığını kaydeden Erdoğan, ”O da kabul ediyordu bunu ama gel gör ki bu adımı atmakta çok çok gecikti. Fas bu yanlışa düşmedi. Fas bu adımı attı ve bir rahatlama için girdi. Tabii Suriye bunu yapamayınca gaz sıkışması oldu” ifadesini kullandı.
-”Bu oluşuma ‘eyvallah’ edecek halimiz yok”-
”Şu anda gelinen nokta itibariyle Esed artık bu işin hakimiyetini, yönetimini tamamen kaybetmiş durumda” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
”Şu anda muhalif güçler duruma hakim. Türkiye’de de ne yazık ki malum medya özellikle Esed’in oradaki Kürtlere bırakarak terk ettiği yerleri, adeta ‘orada da bir Kürdistan devleti kuruldu ve kuzeyde bir Kürt devleti’ filan gibi yazmaya başladılar, hemen böyle bir adım atıyorlar. Yapıya baktığımız zaman orada çok ilginç bir durum söz konusu. Özellikle de Afrin’e kadar bölge Kamışlı’dan o bölgede… Kobani bölgesi falan tabii buralar hassas fakat Türkiye olarak bizim PKK terör örgütüyle PYD’nin oradaki işbirliğine tabii ki sıcak bakmamız mümkün değil. Buradaki yapılanma, oradaki Kürtlerin bir yapılanması olarak değerlendirilemez. PKK terör örgütüyle PYD’nin bir yapılanmasıdır ki bu tabii hassas dengelerimiz arasında yer alacaktır ve şu anda da yer almaktadır. Bunun değerlendirmesini yapmak durumundayız. Burada kalkıp da bu oluşuma ‘eyvallah’ edecek halimiz yok.”
Bu konuyu daha önce Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesut Barzani’yle de konuştuklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, hassasiyetlerin kendisine hatırlatıldığını belirterek, Suriye Ulusal Konseyi’ne Kürtlerin de dahil edildiğine dikkati çekti. Erdoğan, ”Suriye Ulusal Konseyi’nin başında bir Kürt kardeşimiz var ama öbür tarafta Suriye Ulusal Kürt Konseyi oluşturmak suretiyle bir yeni adım atıldı” dedi.
Erdoğan, daha önce söylediği ”Suriye’de bir kadastro çalışması yaptırmayız” sözünün hatırlatılması ve Suriye’nin bölünmesine yönelik senaryoların sık sık gündeme gelmeye başladığının anımsatılması üzerine, şöyle konuştu :
”Bizim bu konudaki hassasiyetimiz; Suriye’nin bölünmesini gerçekten arzu etmiyoruz. Böyle bir şeyi istemiyoruz. Bunu Irak için de söyledik. Eğer Suriye bir bölünmeye giderse bu yarın orada bir mezhepler çatışmasını getirebilir. Bu mezhepler arasında hangisi daha güçlüdür o ayrı bir konu ama böyle bir mezhepler çatışması yarın etnik çatışmadan farklı bir şekilde gelişir ki Suriye’nin geleceği açısından şu anda ifade edilemeyecek zorlukları ortaya koyar böyle bir şeyi de arzu etmeyiz.”
Başbakan Erdoğan, ”Kuzey’de oluşacak bir yapılanma bizim için bir terör yapılanmasıdır. Böyle bir terör yapılanmasına da sıcak bakmamız mümkün değildir” dedi. Erdoğan, ”sıcak bakmamak ne demek, yani ne yapılabilir?” sorusu üzerine, ”Bu konuyla ilgili olarak şu anda bizde 45 bine yakın göçmen var. Bu konuda atılacak adımlarda değerlendirmelerde, şu anda muhalif güçler Kuzey’de bir yapılanmaya sıcak bakmadıkları gibi biz orada muhalif güçlerin bu yaklaşımını destekleriz. Olacak olan budur” karşılığını verdi.
Başbakan Erdoğan, İran, Suriye, Irak’taki Kürt varlığının hatırlatılması ve ”Bu üç ülkedeki Kürt varlığı bizim için can sıkıcı bir hal alabilir mi?” sorusunun yönetilmesi üzerine şu değerlendirmeyi yaptı :
”Türkiye’nin patronajında ifadesini paylaşamam. Böyle bir patronaj derdimiz yok ama Türkiye’nin şu anda kendi bünyesinde sıkıntı oluşturacak bir terör eyleminin eğer bir yeri kaşıyan yapısı bir yerde oluşuyorsa oraya da tabii ki müdahale etmek bizim en tabi en doğal hakkımızdır. Çünkü sonunda kendi iç bünyemizi, iç huzurumuzu tehdit eden bir adım olur ki böyle bir adıma bizim ‘eyvallah’ dememiz mümkün değil. Şu anda attığımız ve atmakta olduğumuz adımlar buna yöneliktir. Örneğin ben önümüzdeki hafta Dışişleri Bakanımı Kuzey Irak’a gönderiyorum.
Gidip orada bu durumları onlarla en üst düzeyde görüşmek suretiyle bu hassasiyeti kendileriyle daha önce de görüştük ancak durum şu anda çok farklı bir noktaya gelmiştir. Bu konudaki hassasiyetler, verilen sözler veyahut da yol haritası istikametinde yürümesinin gereğini onlarla paylaşmak… Eğer bu böyle paylaşılırsa bölge o zaman bir huzur bölgesi olur ama aksi takdirde ‘Kürt varlığı yok edilsin, Kürt varlığına tahammül edemiyoruz’ Türkiye olarak asla bizim böyle bir endişemiz, sorunumuz yok. Kürt halkı da Türk halkıyla kardeştir. Şu ana kadar iç bünyemizde olan bu kadar benim Kürt kardeşim var vatandaşım var. Bunlarla bizim aramızda yaşanan bir sıkıntı yok ki terör örgütünün dışında. Terör örgütü de zaten bunu iyi bildiği için sürekli dikkat ederseniz, terör örgütünü sahiplenemediği için terör örgütünün temsilcisi konumunda olan parti Kürtlerin temsilcisi olduğunu söylemek gibi bir adımla ortaya çıkıyor. Veya terör örgütü bunlar ortaya çıkıyor.”
Değerlendirmesinin devamında ”Suriyeli teröristler” konusuna değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
”Suriyeli teröristler, işte şu anda ortada. Şu anda Suriye’ye gönderilen teröristler, ağırlıklı olarak Suriyeli teröristler ve bu Suriyeli teröristler de Kuzey Suriye’ye gelmiş durumda. Son olarak söylenen şu ifade çok daha çirkin; ‘Biz Kuzey Irak’ta bunlara eğitim verdik ve bu eğitim neticesinde şimdi onları geri gönderiyoruz’ yaklaşımları bu işin çok daha farklı boyutlara doğru gittiğini gösteriyor. Buraya da seyirci kalmak mümkün değil.”
ÜNİVERSİTE HARÇLARI ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM YOK
Başbakan Erdoğan, harçlarla ilgili sözlerinin gündeme gelmesinden sonra öğrencilerin ilk kez dinlendiği şeklinde açıklamaların olduğunu, buna karşın hükümet olarak bu parayı zaten üniversiteler için harcandığını belirtti. Erdoğan, harçlar yüzünden bakanların okullara gittiğinde karşılaştığı kötü durumumlar ve bu konuda yapılan olumsuz tavırların alınan kararla ilgisinin olmadığını söyledi.
Üniversite öğrencilerinin tutuklanamsı veya yargılanmasıyla iglili olaylara değinen Erdoğan, üniversiteli öğrencinin de katil olabildiğini, cinayetler işleyebildiğini bunun geçmişte ve bugünde örnekleri olduğunu söyledi. Erdoğan, geçmişte okullardaki olaylar yüzünden okuluna devam edemediğini, bugün de yine aynı durumun yaşanmasını istemediğini dile getirdi. "Bilim Kurulu toplantılarına gelip eylem yapıyorlar. Bunlara karşı hiçbirşey yapmayacakmıyız. Evallah mı edeceğiz. O toplantıda yapılan herşey ülkenin geleceği tartışılıyor, bakanlar, akademisyenler üst düzey yöneticiler var. Bunlar yapılırken güvenlik güçleri bunlara seyirci kalırsa ben de ülkenin yöneticisi olarak niye görevinizi yapmıyorsunuz diye sorarım." dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üniversite harçlarının kaldırılması konusunda karar aldıklarını belirterek, ”Şu anda biz bu harcı kaldırma kararını verdik. Arkadaşlar şu anda çalışmaları yapıyorlar. Önümüzdeki dönemde harç almayı düşünmüyorum, bu benim bütün arkadaşlarıma teklifim. Onlar da şu anda bunun nihai çalışmasını yapıyorlar” dedi. "Sadece harç protestosu için bu öğrencilerin tutuklandığına inanmıyorum. Eğer öyle bir durum varsa ben de karşı çıkarım. " diyen, Erdoğan benzer durumların devletin başka noktalarında da gördüklerini söyledi. Başbakan Erdoğan benzer durumun gazeteciler için de geçerli olduğunu, tutuklu olan gazetecilerin sadece görüşünü ortaya koyanlar değil aynı zamanda terör örgütü eylemleri içinde rol aldıklarının da görüldüğünü dile getirdi.
CAMİLER TARTIŞMASINDA SON NOKTA
Başbakan Erdoğan, Ataşehir’deki Mimar Sinan Camii, ve Çamlıca tepesine yapılacak cami konusuna açıklık getirirken Anadolu yakasında Cuma camiileri anlamında camiler bulunmadığını, bu ihtiyacı karşılamak için belli noktalara cami yapımına gidildiğini belirtirken Camlıca’ya yapılacak cami için bir yarışma düzenlendiğini belirtirken cami inşası için devletten birşey çıkmadığını belirtti. Erdoğan ‘Benim için söylenen Sultan Erdoğan değil ben fakir Erdoğan olarak anılmak isterim’ dedi.
Üniversitelerde içki satışına ilişkin iddialara da değinen Erdoğan, bir üniversitede gündeme gelen içkili etkinlik konusunda ise üniversitenin çevresinde içki ruhsatı alan yerler olduğunu ancak üniversite içinde içki satışın kabul edilebilir birşey olmadığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, sezeryan ve kürtaj konusuna da değinerek özel hastanelerde sezeryanlı doğumun çok büyük noktalara ulaştığını, devlet hastanelerindeki düşük oran nedeniyle ortalamanın yüzde 50’ler düzeyine indiğini belirtirken hamile kadının en zor halinden istifa edilerek kadınları sezeryana zorladıklarını bunun da doğum için çok büyük tehlike olduğunu dile getirdi. Başbakan Türkiye için düşük nüfus oranın geleceği açısından çok büyük sorunlar doğuracağını bunu önlemek için üzerilerine düşen görevi yerine getirme gayreti içinde olduklarını söyledi.
CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI İÇİN NET MESAJ
Son dönemlerde verdiği mesajlarla milliyetçiler ve muhafazakarları bir araya getirme mi hedeflendiği sorusuna değinen Erdoğan, AK Parti’nin sadece vatandaştan yana olduğunu, hiçbir siyasi parti ve düşünceye yönelik mesaj kaygısı içinde olmadıklarını dile getirirken "Biz 2014 yılı için hesaplar yapmıyoruz. Biz vatandaşımızın düşüncesini biliyoruz. Biz geçmişte Abdullah bey dışişleri bakanımızdı biz onu Cumhurbaşkanı adayı yaptık ve o noktaya getirdik. Bu yaşanmış birşey değildir. 2014 yılında partimiz adayını ortaya çıkarır vatandaş tercihini yapar biz de sonuca saygı duyarız. Şimdi birileri kalkıp Tayyip Erdoğan aday olmasın diyorlar, Sen kimsin ki benim yerime koruşuyorsun." dedi. Türkiye’nin enflasyonda, IMF’e borçta, ihracatta gelinen noktayı bir kenara bırakıp hükümete akıl vermeye çalışanlar bulunduğunu anlatan Erdoğan, "Bu hükümete birşey söylemek isteyenler önce hükümetin neler yaptığını görmeleri gerekir" dedi.
ERDOĞAN’DAN AB’YE KARŞI ŞANGHAY 5’LİSİ KARTI
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği konusunu askaya aldığı şeklindeki eleştirilerin hiçbirine katılmadığını belirtirken Türkiye’nin AB için her türlü çalışmayı yaptığını ancak AB’nin belli ülkelerinin türkiyeyi görmezden geldiğini bunun en somut örneğininde Kıbrıs konusu olduğunu dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, Putin’in kendisine AB’de ne işiniz var dediğini son ziyaretinde Putin’e ‘Bizi Şangay 5’lisine kat, AB’ye katılımı gözden geçirelim’ dediğini söyledi.
NOT: ŞANGAY 5’LİSİ: Çin ve Rusya ile Orta Asya ülkeleri Tacikistan, Kazakistan ve Kırgızistan’ı kapsıyor.