Çocuk kanalı KIDZ’in Yönetim Kurulu Başkanı Esra Oflaz Güvenkaya, ‘Çocuk ve Dijital Yaşam Günleri’ adlı bir sosyal sorumluluk projesi başlatıyor. ‘Çocuk ve Dijital Yaşam Günleri’ adlı proje kapsamında halka açık alanlarda uzmanlar ve ünlülerin katılımıyla, çocukların hem TV hem de bilgisayar karşısında saatlerce zaman geçirmesinin nasıl önlenebileceği konuşulacak. Güvenkaya’ya bir televizyon yöneticisi olarak böyle bir kampanyayı nasıl başlattığını anlattı..
‘Çocuk ve Dijital Yaşam Günleri’ projesi nasıl doğdu? Amacınızın çocukları dijital bombardımana karşı eğitmek olduğunu söylüyorsunuz ama siz aynı zamanda bir TV yöneticisisiniz…
Bu sosyal sorumluluk kampanyası, dört yaşındaki kızım Almina’nın gündüz saatlerinde çocuk kanalları bombardımanına maruz kalması ve benim dadıları hem programların içerikleri ve hem de televizyon izlenme süresi konusunda eğitme çabalarımla başladı. Kızımı birden bire koruma içgüdüsü oluştu, aniden anne aslan moduna girdim! Hem bir çocuk kanalı yöneticisi hem de anne olmak bana büyük bir sorumluluk yükledi. Bu konuda uzmanlardan da yardım aldım. Ayrıca bazı çocuklarda, fazla televizyon seyretmekten kaynaklanan dikkat eksikliği sorunları dikkatimi çekti. Detaya inmeye başladığımda televizyonun çocukların dadısı gibi olduğunu gördüm. Çünkü küçük çocuklar televizyonun karşısına geçtiğinde adeta trans halinde oturuyor. Sessiz, sakin saatlerce kalabiliyorlar bu şekilde! Bu da çocukların oyalanmasında önemli bir araç… Aileler de sanıyor ki ‘Ne uslu çocuğumuz var!’ Küçük yaşta dijital bombardımana maruz kalan çocuklarda yaygın gelişimsel bozukluk olabiliyor.
Kızınız televizyon bağımlısı mı?
Değil ama biraz daha devam etseydi bağımlı olacaktı. Bu nedenle televizyon izlemesini yasakladım. Artık sabah, öğle ve akşam olmak üzere günde üç kez 30’ar dakika televizyon izliyor. DVD izleyeceği zaman da, kızım üç dil bildiği için İngilizce ya da İspanyolca bir film açıyorum. Fakat film seyredeceği zaman televizyon izleyemiyor.
Çocuk kanalı sahibi olarak nasıl tepkiler aldınız?
Aslına bakarsanız bizim müşterimiz çocuklar… Reytingleri onlar belirliyor, reytinglere bağlı olarak reklamları da onlar belirliyor. Fakat bunları ne pahasına yapıyoruz? O nedenle kızımdan da kaynaklanan bir sorumluluk hissediyorum. Bu proje böyle doğdu. Şimdi ise televizyonda da reklamları dönüyor. Fazla televizyon seyretmenin zararlarını anlatıyoruz kanalda.
EMRE AYDIN İYİ BİR ROL MODEL
Emre Aydın bildiğim kadarıyla projeyi destekleyenlerden biri.
Emre’nin gençler için iyi bir rol model olduğunu düşünüyorum. Geçen cumartesi İstanbul Optimum Outlet AVM’deki etkinliğimize katıldı. Üstelik yeni albümü için Stockholm’de olmasına rağmen bu proje için geldi. Söyleşide bilgisayar başında günde ortalama 10 dakika vakit geçirdiğini anlattı. Dijital dünyadan dengesiz bir şekilde yararlanmanın en büyük kötülüğünün hareketsizlik olduğuna da değindi.
Proje kapsamında neler yapılacak?
Kidz kanalı öncülüğünde, yeni nesil anne babaları bilinçli birer internet ebeveyni haline getirebilmek adına çeşitli yerlerde ‘Çocuk ve Dijital Yaşam Günleri’ düzenleyeceğiz. Aileler, oluşturulacak istasyonlarda dijital yaşamın ve te-levizyonun bilinçsizce kullanılmasının çocuklar üzerindeki olumsuz etkileriyle ilgili rehber danışmanlar tarafından bilgilendirilecek. Çocuklar da düzenlenmiş olan etkinlik programı çerçevesinde nostaljik oyun platformunda eğlenerek sürpriz hediyeler kazanacaklar.
BBC ile nasıl bir anlaşma yaptınız?
Kidz Türkiye kanalları, yeni yayın dönemi stratejisini “Çocuk gelişimi için bilinçli yayın” olarak belirledi ve bu doğrultuda da yayın içeriği için BBC ile anlaştı. BBC yapımlarının 300 yüz bölümünü satın alarak Türkiye’de en geniş BBC içeriği yayınlayan kanal olarak bir ilke imza attık. Artık kanalımızda Royal Television Society’de üç yıl arka arkaya ‘0-5 yaş arası en iyi okul programı’ ödülünü ve altı kez Bafta’da ‘En iyi Okul Öncesi Canlı Aksiyon Serisi’ kazanmış olan dizi ve çizgi filmler olacak.
PROJEDE YER ALAN UZMAN PSİKOLOG GÖKHAN ÇINAR: İKİ YAŞINDAN ÖNCE İZLEMESİN
“Televizyon karşısında çok fazla zaman geçirmek, gerçeklik algısının bozulmasına, sosyal rollerin gerçek hayattan değil, sanal ilişkilerden öğrenilmesine yol açıyor. Ayrıca televizyondaki şiddet; uyku bozukluklarına, yaralanma ya da öldürülme korkusuna ve şiddetin gerekliliğine inanmaya neden olabilir. Çocukların iki yaşından önce televizyonla tanışmamaları gerekiyor. Aksi takdirde dikkat dağınıklığı, konuşma bozukluğu, iletişimsizlik ve içine kapanıklılık ortaya çıkıyor. 8-16 aylık dönemdeki bir bebeğin TV seyrettiği her saat başına 3 yaşındaki dil becerisinin 6-8 kelime daha geri olduğu kanıtlanmıştır. 0-3 yaş arasında cansız bir varlığın karşısında duygusal ve sosyal uyarıdan mahrum kalan, sevdiği ve bağlandığı kişiden uzak kalan ve ekrandaki figür tarafından gönderdiği mesajlara tepki alamayan çocuk, bireyselleşme ve sosyalleşme yönünden eksik kalabilir. 4-7 yaş grubunda soyut düşünce gelişmediği için gerek çizgi filmler gerek filmlerdeki görüntüler olduğu gibi algılanır. Çocuk ekranda gördüğü bir hareketi veya sahneyi olduğu gibi canlandırmaya çalışabilir. 7-13 yaş grubunda ise soyut düşüncenin yerleşmeye başlamış olmasının etkileri görülür. Çocuklar televizyondaki görüntülerden erişkin düzeyinde etkilenmeye başlar.”
Star