Çocuklara sınav stresinden uzak durmalarını tavsiye eden uzmanlar, “Sınav kaygısı, kişinin sınav sonucunda elde edeceği akademik başarısızlığı genelleyerek bunun kişiliğinin başarısızlığı olarak algılamasından kaynaklanan, dolayısıyla sınav öncesinde öğrenilmiş bilginin, sınav anında etkili bir biçimde kullanılmasını engelleyerek başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı halidir.” uyarısında bulunuyor.
Sınav kaygısının zihinsel, fiziksel, duygusal ve davranışsal olmak üzere dört şekilde kendini belli ettiğini belirten Bursa Özel Bahar Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Vildan Kavak, sınav kaygısında strese yol açanın sınavın kendisi olmadığını, kişinin sınavla ilgili olumsuz ve gerçekçi olmayan düşünce ve algıları olduğuna dikkat çekti.
Kavak’a göre; olumsuz düşünceleri nedeniyle sınavın kendisi için taşıdığı anlam gerçek anlamdan uzaklaşıyor ve kaygı kendisini göstermeye başlıyor.
Kavak, öğrencileri etkileyen sınav kaygısının belirtilerini şöyle özetledi: “Zihinsel belirtiler: Düşünceleri toparlayamama, unutkanlık, dikkat ve odaklanma güçlüğü, ‘yapamayacağım, benden daha iyi olanlar çok fazla’ gibi felaket yorumları içeren düşünce ve inançlar, dikkatin soruda değil sonuçta olması gibi. Fiziksel belirtiler: Mide ve barsak rahatsızlıkları, baş dönmesi, kalp atışlarında hızlanma, nefes alıp vermede güçlük, baş ağrısı, kusma, uyku bozuklukları. Duygusal belirtileri: Sinirlilik, karamsarlık, huzursuzluk, içe kapanma, ilişki kurmada güçlük, güvensizlik, panik, hayal kırıklığı, kendini olumsuz algılama.Davranışsal belirtiler: Kaçma (ders çalışmayı bırakma, sınavı yarıda bırakma) ve kaçınma (ders çalışmayı erteleme, sınava girmeme).”
HAFİF DÜZEYDE KAYGI ÖĞRENME İÇİN GEREKLİDİR
Her öğrencinin sınava yüklediği anlamın aynı olmadığını hatırlatan Psikolog Kavak, bazı öğrencilerin daha rahat ve başarılı olurken, bazılarının ise yoğun kaygı ve başarısızlık yaşadığını kaydetti.
Uzman Psikolog Vildan Kavak, “Hafif düzeyde kaygı öğrenme için gereklidir. Yaşanan kaygı sırasında salgılanan adrenalin kişinin zamanı verimli kullanma becerisini, dikkatini ve öğrenme gücünü artırır, hatırlamayı kolaylaştırır. Ancak yaşanan kaygı çok yoğun ise kişinin odaklanma becerisini zayıflatır, unutkanlığı artırır, konsantrasyon ve organizasyon güçlüğüne yol açar. Amaç kaygıyı tamamen ortadan kaldırmak değil, kaygıya yenik düşmemek ve yaşanılan kaygıyı yararımız için kullanabilmektir.” dedi.
SINAV KAYGISIYLA NASIL BAŞA ÇIKILIR?
Sınav kaygısını yenmek için öğrencilerin öncelikle düşüncelerini ve inançlarını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Yoğun bir kaygı yaşayan gencin öncelikle başarıya inanması gerektiğinin altını çizen Psikolog Kavak, adayın geçmiş başarısızlıkları yerine başarılarını düşünerek motive olabileceğini kaydetti.
Kavak, “Başarısızlıklarını aklınızdan çıkmıyorsa neden başarısız olduğunuzu ve tekrarlanmaması için neler yapabileceğinizi düşünün. ‘meli-malı’ ifadeleri kullanmayın. ‘Başarılı olmalıyım, en yüksek puanı ben almalıyım’ gibi ifadeler bir zorunluluk içerdiği için kaygı oluşturabilir. ‘başarılı olmalıyım’ düşüncesini ‘başarmak istiyorum’ düşüncesine dönüştürün. Mükemmeliyetçi olmayın. Mükemmeliyetçi kişiler sürekli yaptıklarının yeterince iyi olmadığını, daha iyisi olması gerektiğini düşünerek kaygı düzeylerini yükseltirler. Performansınızı başkalarıyla değil, kendinizle kıyaslayın.” ifadelerini kullandı.
SINAV KAYGISINI DÜŞÜRMEDE EBEVEYNLERE NE DÜŞÜYOR?
Anne babaların çocuğun çalışma isteğini ve süresini arttırmak niyetiyle kaygıyı arttırıcı yaklaşımlardan kaçınması gerektiğine işaret eden Özel Bahar Hastanesi’nden Uzman Psikolog Vildan Kavak, ‘Bu son şansın, ablan kazandı sen de başarırsın’ gibi beklenti ve kıyaslama içeren cümlelerin yaşanan kaygıyı artırdığını söyledi.
Ebeveynlerin, bunun yerine ‘Nasıl gidiyor?, Neler yapıyorsun?, Bizden istediğin bir şey var mı?’ gibi ifadelerle adayı beklenti ve kaygılarıyla ilgili konuşmaya teşvik edebileceğini anlatan Kavak şöyle devam etti:
"Yaşanan problemlerle ilgili sürekli soru sormak, öneriler sunmak çoğu zaman işe yaramayabilir. Bazen yorum yapmadan, anladığımızı hissettirerek dinlemek çocuğun kendisini çok daha iyi hissetmesini sağlayacak, sorunların tespit ve çözümü konusunda yardımcı olacaktır. Yapması gerekenler konusunda sürekli ‘hadi’ demek, çocuğun motivasyonunu düşürebilir. Sorumluluk çocuğa ait olmalıdır. Bu nedenle zaman zaman yapılan uyarılar yeterli olacaktır.
Anne babalar çocuklarının istek ve hayalleriyle kendi özlemleri arasındaki sınırı korumalı. Çocuklarını yeterince tanımadan kendi arzularına göre meslek seçimi konusunda yönlendirmemeli. Çocukla konuşulan konu daha çok sınav konusu olmamalı, paylaşımlar artırılmalı. Sınavdan sonra çabası ödüllendirilmeli."
Psikoloji.com