Panelin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, özel yetenekli çocukların öğrenme modellerinin farklı olduğunu belirterek “Klasik, baskıcı eğitim modellerinde çocuğun özgüveni zedeleniyor, çocuk köreliyor. Özel yetenekli çocukların pozitif iletişim yöntemiyle eğitilmesi gerekiyor. İnsan eğlenceli ve disiplinli olursa öğreniyor. Bu çocuklara eğlenceli öğrenme ortamı sunacaksınız. Böyle durumlarda beyindeki öğrenmeyle ilgili alanları kullanmayı başarabiliyoruz. Bunun için bu alanda muhakkak çalışmalar yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Üsküdar Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Özel Yetenekli Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÖYEMER) tarafından ÖYEMER Müdürü Halide İncekara Koordinatörlüğünde Özel Yetenekli Çocuklarla Pozitif İletişim Paneli düzenlendi. Üsküdar Üniversitesi’nden uzmanlar, özel yetenekli çocukların aile ve öğretmenlerine, çocuklarla iletişim kurarken kullanılabilecek pozitif iletişim yolları hakkında bilgi verdi. Altunizade Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ümit Ertem yürüttü.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Eğlenceli öğrenme ortamı sunulmalı”
Panelin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, özel yetenekli çocukların eğitiminde tüm dünyada farklı eğitim modellerinin uygulandığını belirterek “Özel yetenekli çocukların sadece mantıksal zekâlarını ölçerek değil, çoklu zekâ prensibi çerçevesinde öğrenme modellerini belirleyip buna göre eğitim vermek son 20 yıl içerisinde eğitimcilerin odaklandığı bir alan. Beyin temelli eğitim olarak geçen, kişinin beynini çalışma biçimine uygun öğrenmeyi sağlamak amaçlanıyor” dedi.
Özel yetenekli çocukların öğrenme modellerinin farklı olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Özel yetenekli çocuklara özel yöntem geliştirilmezse bu çocuklar harcanıyorlar, sıra dışı kalıyorlar, yaramaz diye biliniyorlar. Bu çocukların öğrenme modelleri farklı, bire bir öğrenebiliyorlar. Klasik, baskıcı eğitim modellerinde çocuğun özgüveni zedeleniyor, çocuk köreliyor. Özel yetenekli çocukların pozitif iletişim yöntemiyle eğitilmesi, sihirli bilgi burada. O çocuklarla nasıl pozitif iletişim kuracaksınız? Elbette kolay değil ama bunun farklı yaklaşımları var, insan eğlenceli ve disiplinli olursa öğreniyor. Bu çocuklara eğlenceli öğrenme ortamı sunacaksınız. Böyle durumlarda beyindeki öğrenmeyle ilgili alanları kullanmayı başarabiliyoruz. Bunun için bu alanda muhakkak çalışmalar yapılması gerekiyor. Sürekli kişiye özel çözümler bulmak gerekiyor” diye konuştu.
Mentörlük sistemine ihtiyaç var
Üsküdar Üniversitesi olarak özel yetenekli çocukların eğitimine ilişkin çalışmalar yürüttüklerini belirten Tarhan, “İSTKA desteğiyle yürüttüğümüz projede şu anlaşıldı. Bu çocukların mentörlük sistemi gibi birebir yol göstericiye ihtiyaç var, rehbere ihtiyaç var. Bu projenin bu alanda önemli bir açığı kapatacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Sağlıklı ve pozitif iletişimin elbette tüm çocuklar için gerekli olduğuna vurgu yapan Özel Yetenekli Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Halide İncekara, üstün yetenekli çocukların çevreleri tarafından önyargılar ve yüksek beklentilere maruz kalıyor olmalarının sağlıklı ve pozitif iletişim ihtiyaçlarını üst seviyelere çıkarmakta hatta zaruri kılmakta olduğunu kaydetti.
Üstün zekâlı ve yetenekli çocukların farklılıklarıyla kabul edilmedikleri ortamlarda, gruptan kendilerini soyutladığını, dikkat çekme/kabul görme amaçlı gösterilerde bulunduğunu veya herkes gibi görünmeye çalışarak yeteneklerini gizlediğine dikkat çeken İncekara, aileler, öğretmenler ve diğer yetişkinlerin sağlıklı yaklaşımlar ve pozitif bir iletişim ile bu çocukların başarı ve sosyalleşme yollarına ışık tutabileceğini söyledi.
Duygusal zekâyı artırmak potansiyellerini ortaya çıkarıyor
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Nazende Ceren Öksüz, üstün yetenekli çocukların duygusal zekâlarını artırıcı bir yaklaşıma ihtiyaçları olduğunu belirterek “IQ’su yüksek çocuklar kendilerini ifade etmekte zorlanıyor, elde ettiği bilgileri bir ürüne dönüştüremiyor, öğrendiklerini hayata geçiremiyor. Bu noktada duygusal zekânın önemi anlaşılıyor. Üstün yetenekli çocuklar, duygusal zekâlarını artırıcı bir yaklaşım içinde mevcut potansiyellerini çok daha iyi bir şekilde ortaya koyabiliyor. Çocuğun özgüvenini geliştirmek, onun kendini ifade etmesini teşvik etmek gerekiyor” dedi.
Üstün yetenekli çocukların eğitiminde pozitif iletişim kurmak ve kural koymanın önemine işaret eden Öksüz, anne, baba ve eğitimcilerin yanlış yaklaşımlar nedeniyle yüksek beklenti yaratabileceklerine, bunun da çocuğun gelişimine olumsuz etkileri olacağını söyledi. Toplumun ve ailelerin özel yetenekli çocuklardan beklentisinin çok yüksek olduğunu belirten Öksüz, “Bu çocuklara da başarısızlık hakkı tanınmalı” diyerek tek hedefin yüksek notlar olmaması gerektiğini söyledi. Öksüz IQ’nun yüksek olmasının başarı anlamına gelmediğini de sözlerine ekledi.
Disiplin uygularken bu önerilere kulak verin
Üsküdar Üniversitesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Cumhur Taş, “Problemli özel yetenekli çocuklara yaklaşım” konusunda yaptığı sunumda bu çocukların karşılaştıkları sorunlara değindi. Özel yetenekli çocuklarda disiplin konusunda tavsiyelerde bulunan Taş, “Kuraları uygularken tutarlı olunmalı, kuralların arkasındaki mantık açıklanmalı, kuralların belirlenmesinde çocuğun aktif katılımı sağlanmalı, soğukkanlı ve net olarak bir davranışın neden arzu edilmediği açıklanmalı” tavsiyesinde bulundu. Ailelerin kendi hayatlarında başaramadığı işleri çocuklardan bekler hale geldiğini ifade eden Taş, “Zaman zaman zeki ve özel yetenekli çocuklar karıştırılıyor. Özel yetenekliler sahip olduğu farklı özelliklerle kendini belli eder. Özel yetenekli çocukların mizah yönü çok güçlüdür ancak alaycı söylemler onları olumsuz etkiler. Süreçleri doğru yürütüp özel yetenekleri kazanmalıyız çünkü en önemli nokta özel yeteneğin günlük yaşamda uygulanabilir olmasıdır” dedi.
Özel yetenekli çalışanlar geleceğin petrolü
Yrd. Doç. Dr. Dinçer Atlı da “Üstün yetenekli çocuklar ve iş hayatında yetenek yönetimi” başlıklı sunumunda 2000’li yıllardan itibaren öne çıkan yetenek yönetimi kavramının günümüzde en değerli kavramlar arasında yer aldığını belirterek “Dünya küçülürken bedenle yapılan işler yerine yetenek gerektiren, fark yaratan işler ve kişiler önem kazanıyor. Kurumlar ya da şirketler bu kişilerden en üst düzeyde yararlanıyor” dedi. Üstün yeteneğin yaratıcılık, zeka ve motivasyon olmak üzere üç unsurun bir araya gelmesinden oluştuğunu ifade eden Atlı, zeka, yaratıcılık ve motivasyon birlikteliğinin önemine dikkat çekti. “Bunlardan herhangi biri olmadan özel yeteneği kullanmak mümkün değildir. Özel yetenekli insanlara çok önemli bir amaca hizmet etme duygusu kazandırılmalı. İçinde bulunduğumuz çağ özel yetenekliler çağıdır. Ancak yetenekli insanları yönetmek zordur, o nedenle motivasyon ve güven çok önemlidir. Onları belli kalıplara sokamazsınız, yaratıcılığını ortaya çıkarmak için özerk yaşamaları gerekiyor. Amacımız güçlü yönlerine odaklanıp, ham yeteneği gerçek yeteneğe dönüştürmek olmalı. Özel yetenekli çalışanlar geleceğin petrolüdür” diye konuştu.