En doğal öğrenme ortamı: Oyun

Çocuk Eğitimi
Eğitimtercihi.com’da yer alan habere göre, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Belma  Tuğrul oyun ve çocuk ilişkisi hakkında bilgi verdi. Tuğrul’un ...
EMOJİLE

Eğitimtercihi.com’da yer alan habere göre, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Belma  Tuğrul oyun ve çocuk ilişkisi hakkında bilgi verdi. Tuğrul’un açıklamaları şöyle…

“Çocuklar için oyunu bu kadar vazgeçilmez, doyulmaz kılan hangi özellikleri acaba diye de düşünmek gerekir. Oyunun çekiciliği çocukların doğasına uyumundan geliyor, oyun çocuğun kendiliğinden gönüllü olarak katıldığı bir eylem, onu geliştiriyor, gereksinimlerini karşılıyor, haz veriyor, oyunda çocuk kendini yaşıyor, özgür, özgün ve doğal… İşte bu ve daha birçok nedenledir ki oyun çocuğun vazgeçilmez uğraşı olarak her çağda dünyanın her yerinde her zaman var olmuştur. Ama benim endişem odur ki zamanımızdaki çocukların oyun oynama yaşantılarına ait ciddi olarak gözden geçirilmesi gereken riskler var. Çocuklar daha az açık havada oynuyor, evde ebeveynleriyle daha az  oyun oynuyorlar, teknoloji çocukların en yakın arkadaşı olmuş durumda, okullar akademik hedeflere, ebeveynler akademik beklentilere kilitlenmiş durumda, sokaklarda çocuklara sağlanan güvenli alanlar sıkıntılı vb. oysa ki oyun çocuk için sağlıklı büyümesinin gelecekte mutlu başarılı yetişkinler olmasının ilk ve en güvenli, en doğal yolu…

Bazı sözcükler vardır birbirlerini çağrıştırırlar.  Bu sözcüklerden biri de “oyun ve çocuktur”.  Oyun çocuğun, çocukluğunun en ciddi ilgi alanıdır. Çocuklar oyun konusunda uzmandırlar. Uzmanlıklarını da doğdukları andan itibaren ilerleyen yaşlarında zenginleştirerek geliştirirler.  Bu anlamda oyun çocuğu, çocuk da oyunu nu geliştirir diyebiliriz.

OYUN EN DOĞAL ÖĞRENME ORTAMIDIR

Çocuk oyun oynama eğilimi ve ilgisiyle doğar. Kendisine sunulan elverişli ya da sınırlı olanaklarla oyun yaşantısı zenginleşebileceği gibi kısır da kalabilir. Oyun çocuğun sağlıklı büyüme ve gelişmesi için en doğal öğrenme ortamıdır. Çocuklar oyunlar aracılığıyla gelişimlerinin tüm alanlarında ilerleme kaydederler.

Örneğin oyunlar çocukların dil gelişiminde kendini ifade etmeleri için zengin bir iletişim ortamı sağlar,  yeni sözcükler öğrenirler, soru sormayı, sorulara yanıt vermeyi, düzgün ve karmaşık cümle yapılarıyla kendilerini ifade etmeyi öğrenirler. Arkadaşlarıyla girdiği etkileşimler neticesinde paylaşma, yardımlaşma, işbölümü, bekleme, isteme, sıraya girme, söz alma, dinleme vb gibi sosyal becerilerini geliştirirler.

 Oyun çocukların hayallerini gerçekleştirebileceği özgür bir ortam da sunar, çocuklar oyunları sırasında çeşitli rollerle bürünürler bu roller çocukları gerçek hayattaki rol modellere öykünme yolu ile hayata hazırlar. Oyun oynama fırsatı bu anlamda çocuğu duygusal olarak rahatlatacağı gibi kişisel gelişimi açısından olgunlaştırır.

Oyun çocukların hareket gereksinimini de karşılar. Açık havada ve kapalı alanda oynanan oyunlar çocuklar için hem fiziksel büyüme ve gelişme için olumlu yönde desteklenmiş olurlar.  Bedenini tanıma, bedenini kontrol etme, denge, hız, kuvvet ve koordinasyon gibi birçok becerilerini geliştirebilirler. Bütün bunların yanı sıra oyun çocukların yeni ve birçok şey öğrenmesi açısından da çok zengin olanaklar sunar.

Çocuklar oynadıkları oyunun türüne göre kendileriyle, yakın çevreleriyle ve dünyayla ilgili birçok şeyi keşfederler. Oyun ortamı adeta bir çocuk için “bilim laboratuarı” gibidir. Çocuklar nesneleri tanırlar, özelliklerini keşfederler,  nesneleri gerçek anlamlarında kullandıkları gibi farklı amaçlarla ya da sembolik anlamlar yükleyerek de kullanırlar.  Oyun çocuk için kendi kendini denetlemeyi öğrenmesi, problem çözme becerilerini geliştirmesi, akıl yürütmesi gibi birçok zihinsel süreci en doğal ve en etkin bir şekilde kullanabileceği en zengin öğrenme ortamıdır.  Oyun ve öğrenme bir arada düşünülecek diğer iki kavramdır.

 Bu anlamda oyunu öğrenemeye engel olacak bir eylem ya da süreç olarak düşünmek oyunun gerçek değerini farkında olamamak demektir.

Her çocuk kendi kapasitesinde ve kendi öğrenme ilgi ve yeteneğinde mutlaka öğrenir. Her çocuğun bir öğrenme stili, kimliği vardır, bu nedenle çocukları öğrenme kapasiteleri açısından karşılaştırmak, son derece hatalı olacaktır. Çocuklar kendilerine özgü kimlikleriyle ilgi ve gereksinimleri doğrultusunda öğrenirler. Öğrenme sürecinde çocukların bireysel farklılıklarının en özenli şekilde düzenlenebileceği ortamlar “oyun” ortamlarıdır.

Bu nedenle oyunu çocukların öğrenmesinde çocuk dostu bir yöntem olarak kullanmak doğru olacaktır. Çünkü oyunun doğası gereği, çocukları içine dahil eder, yani çocuklar oyun oynama sürecinde fiziksel, zihinsel ve hatta sosyal olarak aktif haldedirler. Çocuk deneyerek, araştırarak, üzerinde düşünüp tekrarlar yaparak çok daha kolay öğrenir.

Ayrıca somut olarak yaşantılara ya da bizzat nesnelerle temas kurarak yani duyularını kullanarak öğrenme fırsatı buldukları için tecrübelerden öğrenme hem kalıcı hem de keyifli bir öğrenme olur. Çocuğun öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmesi de önemlidir bu anlamda çocukların oyun aracılığıyla öğrenmekten zevk alan “yaşam boyu öğrenme “ motivasyonu yüksek bireyler haline gelmesi mümkündür.

 Oyuna duyulan ilgi ve gereksinim tüm yaşam boyu devam eder, bu gün birçok yetişkin çok önemli iş toplantılarında kişisel gelişim süreçlerinde oyunu bir araç olarak keyifle kullanmaktadırlar. Bu nedenle oyunun formu ve içeriği değişse de yaşamımızı  oyun tadında yaşama fırsatını kaçırmamak gerekir.

Özetle, birçok yetişkin için belki oyun sadece çocukların boş zamanlarını hoş bir şekilde geçirecekleri bir uğraş gibi düşünülebilir ancak yukarıda  belirtildiği üzere oyun çocuk  sağlıklı büyüme ve gelişmesinin garantisi olduğu unutulmamalıdır. Tabi ki oyunun eğlendirici, keyif verici özelliği çekiciliğini arttırmaktadır.

Ancak oyunun eğitsel ve gelişimsel değerini göz ardı etmek çocuk haklarını ihlal etmek anlamına gelir. Çünkü çocuklar için oyun oynama bir gereksinim olduğu kadar bir haktır da.  Bu nedenle çocukların doğdukları andan itibaren yaşlarıyla uygun seviyede oyun olanaklarından yararlanmasını sağlamak yetişkinlerin önemli ve öncelikli sorumluluğu olmalıdır.”