Eğitimde doğru metotlar ve öfke kontrolü

Çocuk Eğitimi
Ali Erkan Kavaklı’nın Yeniakit gazetesindeki yazısı… Psikolog Kıvanç Tığlı güzel bir tespitte bulunmuş: “Evde çocuklar suçlu olduklarından değil, anne-baba öfkelendiği için dayak yer...
EMOJİLE

Ali Erkan Kavaklı’nın Yeniakit gazetesindeki yazısı…

Psikolog Kıvanç Tığlı güzel bir tespitte bulunmuş:

“Evde çocuklar suçlu olduklarından değil, anne-baba öfkelendiği için dayak yer.”

Okulda öğrenci kabahat işlediği için değil, öğretmen öfkesine yenildiği için azar işitir, dayak yer.”

Öfke geldiği zaman mantık savuşur. 

Öfke ile kalkan zarar ile oturur.

İnsana verilen en büyük nimet akıl. 

Öfke aklı perdelediği zaman çocuklar azarlanıyor, dayak yiyor ve suçlanıyor.

Öfkeyi eğitim alanından kovmak gerekir.

Öfkelenen kişi, çocukların bulunduğu yeri terk etmelidir.

Eğitimde dayağın, şiddetin, tehdidin ve şantajın yeri yoktur. Beyin ödül sistemi ile çalışır. İnsan öğrendiği zaman beyin dopamin, endorfin, serotonin denilen sıvıları salgılayarak öğrenmeyi ödüllendirir. Öğrenme ve başarı yoksa beyin mutluluk veren bu sıvıları keser. 

Mutluluk verici sıvıların salgılanmaması bir çeşit cezadır. Bu durumda öğrenci mutsuz olur, canı sıkılır. Can sıkıntısını unutmak için başka yollar arar. Sınıf içi yaramazlıklar, arkadaşlarına çatmalar, ders dışı şeylerle ilgilenmeler bu sebepten ortaya çıkar.

Eğitimciler, böyle durumları yaramazlık olarak değerlendirmek yerine, nasıl bir yol takip edersek bu tür davranışları önleriz diye düşünmelidirler. Çocuğun kendini ifade edebileceği, başarabileceği bir alan, bir konu bulmak lazım. 

Öğrencilere okulda başarısızlığı değil, başarmayı öğretmeli.

Başarısızlığı öğrenmek için okula gitmeye, üniversite diplomalı pedagog ve eğitimcilere gerek yok. Okula gitmeden de başarısızlık öğrenilebilir. 

Öğretmenler, çocuklara ne yaparlarsa başarılı olabileceklerini öğretmeli.

Öğrenme duygusu doğaldır. Allah insan beynini öğrenme programlı yaratmış ve okuyup öğrensin diye kitap göndermiş ve oku buyurmuş.

İnsan yaratılıştan meraklıdır, merak ilmin hocasıdır. Çocuk merak duygusu yok edilmediği, tahrik edildiği sürece öğrenir.

Öğrencinin merak, soru sorma, araştırma duyguları harekete geçirilirse motivasyon sağlanmış olur.

Öğrenci öğrendikçe desteklenmeli, takdir edilmeli, ödüllendirilmeli.

Öğrenemediği zaman bunun sebepleri araştırılmalı ve nasıl öğrenebileceği anlatılmalı. 

Değerli eğitimci Fetihtepe Ortaokul Müdürü Yılmaz Aykın Bey okuluna davet etti, veliler ve öğrencilerle sohbet ettik. Konferanstan sonra çay içerken oğlu Bahadır yanımıza geldi. Yılmaz Bey ile sohbete ara verdim. Bahadır’a yöneldim:

-Sınıfında kaç öğrenci var?

-Otuz iki.

-Not itibariyle kaçıncısın?

-Ortalarda.

-Günlük ortalama kaç saat çalışıyorsun?

-Bir veya iki.

-Notların idareye verilmesine üç hafta kaldı. Son yazılılar duruyor, birçok dersten sözlü notu alacaksın. Sınıfta ilk üçe girmek ister misin?

-Elbette isterim.

-Ne yapmalısın?

-Çalışma saatimi artırmalıyım.

-Kaç saat çalışmalısın?

-Dörde çıkarmalıyım.

-Akşam beşten gece 11’e kadar altı saatin var. Bu saatlerin dördünü derslerine ver. Hazirana kadar dişini sık. 

-Akşamı nasıl değerlendiriyorsun?

-Cep telefonu, televizyon, internet.

-Bunları bir ay yok say ve derslere yüklen. Hazirandan sonra tekrar keşfedebilirsin.

-Yapmalıyım.

Yılmaz Bey oğluna döndü. Şefkatli bir ses tonuyla: 

-Sana bir iyilik yapayım. Telefonu bana ver. Haziranda alırsın.

Bahadır…

yazının devamını okumak için…