Her gün biraz daha zeki olmak için ne yapabilirim? Siz de kendinize bunu sık sık soruyorsanız, bu yazıyı okumanızda yarar var. Çünkü zekâ, bir çalışma süreci. Çok basit alışkanlıklarla kapasitenizi arttırabilirsiniz. İşte Time dergisinden size bazı öneriler…Hürriyet’ten Önder Öndeş’in haberi…
Çevrimiçi vaktini daha zekice kullan
İnternette tek yaptığın sosyal medya hesabını kontrol etmek ya da şirin hayvan fotoğraflarına bakmak olmasın. Bisiklet süren köpek seni güldürebilir. Köpeğin kendini geliştirdiğini görmek iyi ancak zekânı beslemeye hiçbir faydası yok. Oysa web dünyası en büyük bilgi kaynağı. İnternette zihin açacak siteleri, örneğin ilginç TED konuşmalarını, bilim sitelerini ziyaret et.
Ne öğrendiğini yaz
Yazar değilsin, çok iyi ya da uzun olması gerekmiyor. Fakat günde 20 dakika ne öğrendiğini, yaşadığını kâğıda dökmen beyin gücünü arttıracak. Günde sadece 400 kelimeyi bile kaleme alman hafızana ve zekâna kuvvet verecek.
Bir ‘yapılmışlar’ listesi oluştur
Zekânın en büyük parçaları güven ve mutluluk. Bu yüzden ne yaptığını görmek ve ne yapmadığını da anlamak için bir liste yap. Bu sayede özgüven ve mutluluğun tavan yapabilir. Bu, eksiklerini görerek o alanları doldurmak için de arzu uyandırır.
Puzzle yap, zekâ oyunları oyna
Video oyunları bilgisayarda beklerken bu öneriye kulak vermek kolay değil. Ama puzzle sadece eğlenceli değil, beyin için vücut çalışmak gibi. Satranç, scrabble, go gibi oyunlara göz at.
Zeki arkadaşlar edin
Belki egonun hoşuna gitmeyecek ama senden daha zekilerle takılman, öğrenmenin en hızlı yollarından biri. Çevrende senden zeki birileri olsun, birlikte vakit geçir, tartışmalara gir. Mütevazı ve öğrenmeye istekli ol.
Çok oku, her şeyi oku
Tamam, bu başlık ‘şok’ etkisi yaratmamış olabilir. Hepimiz “Okumak kesinlikle geliştirici bir aktivite” lafını sık duyarız ama bir daha hatırlatmakta yarar var. Günlük gazeteler, romanlar, araştırmalar, her şeyi oku.
Anladıklarını anlat
“Eğer kolayca açıklayamıyorsan, sen de yeterince iyi anlamamışsın demektir.” Bu girişe güzel bir alıntıyla başlamak iyi olacaktı. Neyse ki Albert Einstein yine imdada yetişti. Hakkı da var. Anlatması ciltlerce tutabilecek kütle-enerji eşitliğini sadece E=mc2 formülüyle özetlemiş birinden bahsediyoruz. Okuduktan sonra ne anladığını, konunun özünü başkalarına anlat. Bu sayede hem ‘gerçekten’ ne öğrendiğini göreceksin hem de bilgilerin kalıcı hale gelecek. Kısa ve öz ol.
Yeni bir dil öğren
Çok kısa sürede akıcı bir seviyeye gelmek zorunda değilsin. Seyahat et, Busuu gibi dil öğrenme sitelerine göz at. Hayatına ‘yeni’ kelimeler eklemek yeni kavramların kapısını açar. Ana dilinde karşılığı olmayan bir kelime, zihninde bir kavram boşluğunu dolduracak ve bu sayede beynin, gücünün daha iyi farkına varacak, yeni anlamların önüne serildiğini göreceksin.
İzin ver, zihnin de dinlensin
Beynin ne öğrendiğini tam olarak algılaması, zaman meselesi. Zihninin dinlenmek istemesi doğal. Ona izin ver. Yukarıdakileri belli periyodlarla mental olarak sürdürülebilir kılmakiçin yağmurlu, sessiz bir bahar gününde yürüyüş yapabilir ya da pencereden dışarıyı izleyebilirsin.