Müslüman alim ve hükümdar Uluğ Bey kimdir? Uluğ Bey biyografi… Uluğ Bey kimdir kısaca… Uluğ Bey kısaca hayatı ve çalışmaları…
Uluğ Bey, on beşinci yüzyılda yetişmiş Müslüman astronomi alimi ve Semerkant Sultanıdır. 1393 yılında Sultaniye’de doğmuştur. Dönemin en büyük alimlerinden bir tanesidir. Matematik ve astronomi alanlarıyla ilgilenmiştir. Asıl adı Mehmet’tir ama onu herkes Uluğ Bey olarak tanımıştır. Timur’un öldüğü sıralarda Uluğ Bey Semerkant’ta bulunuyordu.
Semerkant ve Maveraünnehir’e Mirza Halil Sultan’ın saldırısı üzerine babasının yanına gitmek zorunda kaldı. Babası bu bölgeleri yeniden ele geçirerek oğlu Uluğ Bey’e yönetimi bırakmıştır daha sonra Uluğ Bey hem ülkeyi idare etmiş hem de öğrenimi sürdürmüştür. Uluğ Bey hem çok iyi bir ilim adamı hem de çok iyi bir hükümdardı.
Uluğ Bey aynı zamanda çok zeki ve hafızası çok güçlü bir bilim adamıdır. Bir kitabı çok dikkatli okuduğunda o kitabı ezberleyebiliyordu. Daha çok matematik ve astronomi bölümleriyle ilgilenirdi. Bu bölümler hakkında birçok bilgiye sahiptir.
Fen bilimleri ve astronomiye olan merakı, kendisini dünya tarihinin en büyük astronomlarından biri haline getirdi. İlim adamlığı yanında devlet adamlığı vasfı da vardı. Semerkant’ta 38 yıl hükümdarlık yaptı. Bir akademi haline getirdiği sarayı, devrin meşhur alimlerinin toplanıp tartıştığı bir mekan oldu. İktidar döneminde, başta Semerkant ve Buhara olmak üzere tüm ülke, İslam mimarisinin seçkin eserleriyle donatıldı. Oğlu Abdüllatif tarafından tahttan indirildi. 25 Ekim 1449’da, Abbas adlı bir düşmanı tarafından öldürüldü ve dedesi Timur’un yanına defnedildi.
Uluğ Bey’in Semerkant’ta kurduğu rasathanedeki astronomi çalışmaları, astronomi biliminin bugünkü seviyeye gelmesinde büyük pay sahibidir. Uluğ Bey, astronomi çalışmalarının temelini teşkil eden trigonometri ilmi üzerinde geniş çalışmalar yaptı. Kendisinden önceki Doğu-Batı dünyasının tahmini ve yaklaşık bilgilerini bırakıp bilimsel esasları tespit ederek, trigonometride yeni bir araştırma yolu açtı. Dünya onu astronomi alanındaki eserleriyle tanıdı. Semerkant’taki rasathanesinde yapılan çalışmalar, bugünkü astronomiye hala ışık tutmaktadır.
İlhanlılar zamanında yapılan rasatları tekrar gözden geçiren ve 12 yıl boyunca rasat yapan Uluğ Bey, 1437’de, büyük eseri Uluğ Bey Zici’ni (Astronomi cetvelleri yıldızların yerini ve büyüklüğünü göstermek üzere astronomların hazırladıkları cetveller) yazdı. Bu eser, daha önce yazılan ‘zic’lerin yanlışlarını düzeltiyor ve yıldızların hareketlerini daha mükemmel gösteriyordu.
Uluğ Bey’in bu eseri 1665’te Oxford’da İngilizce ve 1853’te de Fransızca basıldı. Batı bilim dünyası, Uluğ Bey’e 15. Asır Astronomu unvanını layık görürken, Milletlerarası Astronomi Derneği de Ay yüzeyindeki bir kratere onun adını verdi.
Uluğ Bey, Semerkant’ta bir medrese ve bir de rasathane yaptırmıştır. Kadızade bu medreseye başkanlık yapmıştır. Bu gözlemevinde yapılan gözlemler, ancak on iki yılda bitirilebilmiştir. Gözlemevinin yönetimini Bursalı Kadızade Rumi ile Cemşid’e vermiştir. Ceemşid, gözlemlere başlandığı sırada ve Kadızade de gözlemler bitmeden ölmüştür. Gözlemevinin tüm işleri o zaman genç olan Ali Kuşçu’ya kalmıştır.Bu gözlem üzerine Uluğ Bey, ünlü Zeycini düzenlemiş ve bitirmiştir.
Zeyç Kürkani veya Zeyç Cedit Sultani adı verilen bu eser, birkaç yüzyıl doğuda ve batıda faydalanılacak bir eser olmuştur. Zeyç Kürkani, bazı kimseler tarafından açıklanmış ve Zeyç’in iki makalesi 1650 yılında Londra’da basılmıştır.
Avrupa dillerinin birçoğuna, çevrilmiştir. 1839 yılında cetvelleri Fransızca tercümeleriyle birlikte, asıl eser de 1846 yılında aynen basılmıştır. Zeyç Kürkani’nin asıl kopyalarından biri Irak ve İran savaşlarından sonra Türkiye’ye getirimiş ve halen Ayasofya kütüphanesindedir.