Muhalif Dilbilimci Noam Chomsky

Biyografi
7 Aralık 1928’de Philadelphia, Pensilvanya’da doğdu. Rus göçmeni William Chomsky’nin oğludur.N. Chomsky Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde Dilbilim profesörüdür. Kendi ismiy...
EMOJİLE

7 Aralık 1928’de Philadelphia, Pensilvanya’da doğdu. Rus göçmeni William Chomsky’nin oğludur.N. Chomsky Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde Dilbilim profesörüdür. Kendi ismiyle adlandırdığı Chomsky Hiyerarşisi’ni geliştirmiştir. Dilbilimine olan katkısı Davranışçılık Kuramı’nı çürütme yönünde çok etkili olmuştur. Ayrıca Bilişsel Bilim’in popülaritesini artırmıştır. Dilbilimsel çalışmalarının yanı sıra Kuzey Amerika’nın en önemli sol politikacı entelektüellerinden biri sayılır. Vietnam Savaşı’ndan itibaren Amerika’nın dış ve ekonomik politikalarında dünyaca tanınan katı bir eleştirmendir. 1992 yılında gerçekleşen Sanat ve İnsan Hakları Takdirnamesi’nde, 1980 ve 1992 yılları arasında dünyanın en çok alıntı yapılan yaşayan insanı seçilmiştir. Noam Chomsky Anarko- sendikalizme sempati ile bakan özgürlükçü bir sosyalisttir ve Dünya Endüstri İşçileri Vakfının bir üyesidir.

Babası İbranice öğretmeniydi, ve ortaçağ İbranice dil bilgisi üzerine hazırlanan bilimsel bir dergiyi çıkarmaktaydı. İlk eğitimini Philadephia’daki Oak Lane Country Day Okulu’nda ve Central Lisesi’nde aldı. 1940 ile 1945 yılları arasında New York Şehri’nin anarşist-sosyalist Yahudi entelektüel cemaatinin çalışmalarıyla haşır neşir oldu; ve Arap-Yahudi işbirliği için çalışmak üzere İsrail’e göç etmeyi planladı.

Eğitimine dil bilim, matematik ve felsefe çalışacağı Pennslyvania Üniversitesi’nde devam etti. 1945-50 yılları arasında Pensilvanya Üniversitesi öğrencisiydi ve dil bilimi öğrenimine başladı. Bu süre zarfında, Zellig Harris’in "Yapısal Dil Biliminin Yöntemi" adlı kitabının düzeltmeleri üzerine çalıştı, ve Harris’in siyaset üzerine görüşlerine karşı sempati duymaya başladı. Radikal-empirist bir felsefeci olan Nelson Goodman’ın öğrenciliğini de yaptı. 1951 yılında Goodman’ın Genç Araştırmacı Bursu önerisini kabul ederek Harvard Üniversitesi’ne gitti.

1953 yılında, Chomsky Avrupa’ya seyahat etti. Bu gezi sırasında, yapısal dil bilimini şekillendirme girişiminin işe yaramayacağına karar verdi, çünkü dil oldukça soyut doğuştan [edinilen] [İngilizce generative] bir olguydu. Bundan sonraki çalışmalarının bu olgunun modellenmesi ile ilgili olması gerektiğine karar vermişti. 1955 yılında Pensilvanya Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı, ancak bu dereceyi elde etmesini sağlayan araştırmaların çoğunu 1951-55 yılları arasında Harvard Üniversitesi’nde gerçekleştirdi. Doktora derecesini almasından bu yana Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde çalışmaktadır; şu anda Modern Diller ve Dil bilimi bölümündeki Ferrari P. Ward Başkanlığı görevinde bulunmaktadır. Noam, 24 Aralık 1949’da (şu anda Harvard Üniversitesi’nde profesör olan) Carol Schatz ile evlendi. Çiftin iki kız ve bir erkek çocukları vardır.

Noam ününü dil bilimi alanında kazandı. Dil bilimin bazı tarihsel ilkelerini İbranice uzmanı olan babası William’dan edinmiştir. Aslında, Yüksek Lisans derecesi için gerçekleştirdiği ilk araştırmaları konuşulmakta olan modern İbranice hakkındaydı. Pekçok başarısının arasında en ünlü olanı, modern mantığa ve matematiksel temellere olan ilgisinden kaynaklanan üretici dil bilgisi (ing. generative grammar) üzerine olan çalışmalarıdır. Bunun sonucunda, bunu üretici dil bilgisini doğal dillerin tanımlamasına uygulamıştır. Öğrenci olarak, Noam Pennslyvania Üniversitesi Dil bilimi profesörü olan Zellig Harris’den oldukça etkilenmiştir. Zellis’in siyasi görüşlerine olan sempatisi, onu dil bilimi alanında yüksek lisans eğitimi görmeye yönlendirmiştir.

Noam her zaman siyaset ile ilgilenmiştir, ve onu dil bilimi alanına çeken şeyin siyaset olduğu söylenir. Sosyalizm ve anarşizme doğru olan siyasi eğilimi, kendi deyişiyle radikal New York Yahudi cemaat nden kaynaklanmaktadır. 1965’den beri ABD dış politikasının önde gelen eleştirmenlerinden birisi olmuştur. Amerika’nın Vietnam’a karışmasına karşı öne sürülen en önemli argümanlardan kabul edilen Amerikan Gücü ve Yeni Mandarinler makalelerinden oluşan kitabını yayınlamıştır.

Chomsky, akademik alanda saygı görmüş ve pekçok defa onurlandırılmıştır. Londra Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi tarafından Onursal Doktorluk ile ödüllendirilen Chomsky, aynı zamanda dünyanın birçok yerinde konferanslara davet edilmiştir. 1967’de Berkeley’deki California Üniversitesi’nde Beckman Konferansını vermiştir. 1969’da ise Oxford Üniversitesi’nde John Locke Konferansını ve Londra Üniversitesi’nde de Sherman Anma Konferasını vermiştir.

Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD’den Foreign Policy ve İngiltere’den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 1., 2008 yılında 11. sırada yer almıştır.

Yaşamı

Chomsky 7 Aralık 1928’de William Chomsky ve Elsie Simonofsky’nin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. 1945 yılında Pensilvanya Üniversitesi’nde felsefe ve dilbilimi alanında eğitim almaya başlamıştır. Hocaları arasında önde gelen dilbilimciler Zellig S. Haris ve felsefeci Nelson Goodman’dır. Chomsky’nin anarşist çalışmaları 1940’lı yıllardan sonra şekillenmeye başlamıştır. En önemlilerinden birisi İspanya İç Savaşı sırasındaki karşıt anarşist beyanlarıdır.

1950’li yılların başında birkaç yıl Harvard Üniversitesi’nde eğitim almıştır. 1955 yılında ise Pensilvanya Üniversitesi’nde dilbilimi alanında doktora unvanı elde etmiştir. ‘The Logical Structure of Linguistic Theory’ (Dilbilim Teorisinin Mantıksal Yapısı) isimli doktora çalışmasında düşünceleri geliştirmeye yönelik araştırmalar yapmıştır. Bunu 1957 yılında Linguistik alanında en çok tanınan kitabı ‘Syntactic Structures’da (Sentaktik Yapılar) belirtmiştir.

Doktorasından sonra asistan profesörlüğüne atanmıştır. 1961’den sonra Massachusetts Teknoloji Enstitüsü, Dilbilimi ve Felsefe alanında ordinaryüs olmuştur. 1960’dan bu yana dilbilimi alanındaki çalışmaları dünyaca tanınmaktadır. Bununla birlikte bu alanda en önemli kuramcılardan birisi olarak kabul edilmektedir. Noam Chomsky 1949 yılından beri Dilbilimci Carol Chomsky ile evlidir.

Noam Chomsky’nin dil bilimine akademik etkileri

Noam Chomsky doğal dilleri anlamlarına göre kategorize etmiştir. Kategorize etme eylemini, özel dil ifadelerini meta dil yardımı ile adlandırarak yapmıştır. Meta dilden ayrılarak gelişen gramer sınıfları bir hiyerarşide bölümlere ayrılabilir; bu, günümüzde Chomsky Hiyerarşisi olarak adlandırılır. Chomsky’nin bu çalışmaları dilbiliminin temel yapı taşlarını oluşturur. Resmi diller ve Chomsky Hiyerarşisi bilişim evresinde, özellikle karmaşa teorisi ve derleyici yapıların oluşumunda, önemli bir rol oynamıştır. Steven Pinker gibi modern araştırmacılar Chomsky’nin yöntemleri üzerine kendi çalışmalarını yürütmüşlerdir.

Alan Turing’in çalışmalarıyla beraber doğal dillerin matematiksel bir bakış açısıyla ulaşılabilir olduğu yapısal bir alan ve biçimlendirme yöntemi meydana getirilirken makine çevirisi esas itibariyle mümkün kılınmıştır.

Doğal dillerin matematiksel olarak formüllendirilmesi işlemi, Bilgisayar Dilbilimi adı altında oluşan yeni araştırma alanının ortaya çıkmasını sağlayan Chomsky, doğal dillerin matematiksel yollarla tanımlandığı teorileri ile Turing’in üretici dönüşümlü gramer teorisinin eksiksiz oluşunun kanıtlanmasından sonra dilbilimciler tarafından eleştirilere maruz kalmış ve bilişsel olarak benimsenmiştir. Eleştirilere maruz kalan Chomsky, sözde engellerle kendi dilbilgisi özelliklerini sınırlandırmıştır. Bu ve Goverment, Binding ve Minimalist Program gibi sonraki gramer teorileri, gerçi kusursuz olarak formüllendirilmemiştir ve birleşmeye dayalı LFG (Lexical Functional Gramer) ve HPSG (Head-Driven Phrase Structure Gramer) kuramlarının yanında Bilgisayar Dilbilimi için hala ikinci derece rol oynar.

Noam Chomsky 1965 yılından bu yana Amerika’nın dış politikasını ağır bir şekilde eleştiren sol eğilimli muhaliflerin başında gelir. Amerika’nın dış politikası üzerine yaptığı konuşma kayıtları hem kitap hem CD olarak çoğaltılmıştır. Bunlardan birisi ‘Label Alternative Tentacles von Jello Biafra’dır.

Chomsky, Edward S. Herman ile birlikte kitle iletişim araçları vasıtasıyla kapitalist ortamı haberlerle biçimlendirerek, yönetim ve üst tabakanın onları önemsemesinde rol oynayan propaganda modeli üzerine çalışmıştır.

Dilbilimine olan katkıları

Chomsky’nin ilk kitabı ‘Syntactic Structures’, onun doktora çalışması olan ‘Logical Structure of Linguistic Theory’nin kısaltılmış, yeniden düzenlenmiş bir özetidir. Bu kitapta Chomsky dönüşümsel gramer teorisini okuyucusuna takdim etmiştir. Bu teoride anlam ifadelerini (kelime, cümle grubu ve cümlelerin) kullanmıştır ve bu ifadelerin yüzeysel metinlerde kurduğu bağlantının, metinlerde soyutsal anlam derinliği yarattığını belirtmiştir. (Yüzeysel ve anlamsal derinlik yapıları arasındaki açık olarak görünen fark bugün şimdiki benzer teorilerde artık kullanılmamaktadır). Kuralları yapılandırırken, ifadelerin oluşumu ve yorumlanması, deyim yapılarının oluşumunda etki sağlar. Dolayısıyla sonu belli dilbilgisel kurallarla ve sözcüklerle sınırsız sayıda, önceden hiç söylenmemiş cümlecikler oluşturulabilinir. Cümleleri bu şekilde oluşturma yeteneği insanoğlunun doğuştan gelen bir yeteneğidir ve insanoğlunun genetik yapısının belli bir kısmıdır. Bunu da Chomsky ‘Evrensel Gramer’ olarak adlandırmıştır. Bu bizim biyolojik ve bilişsel bir özelliğimizdir ve bu özelliğimizden tam olarak haberdar değilizdir ve çok azımız bu özelliği bilir.

Chomsky’nin teorileri farklı alanlarda köklü bir şekilde kullanılmıştır. Bazı yayınları:

1981 Goverment & Bindung (GB)
1992 Minimalistisches Program (MP)
1994 Bare Phrase Structure (BPS)
2001 Derivation By Phase (DBP)

Chomsky’nin 1990’lı yılların başından bu yana yaptığı güncel teorilerden en fazla kullanılan, talep edilen teori ‘Evrensel Gramer’dir. Dilbilgisel esaslar dillerde belirlenir ve doğuştan gelen bir yetenekle parametreler vasıtasıyla beyinde kategorize edilir. Bu parametrelere bağlı olarak diller dilbilgisel niteliklerini gösterir ki bunlar artık ek olarak öğrenilmez.

Chomsky’nin çocukların dil öğrenimi ile ilgili araştırmaları da vardır. Bir dil öğrenmeye başlayan bir çocuk, öncelikle dilin sözcüksel yapılarını ve morfemlerini edinir.

Chomsky’nin yaklaşımları birden çok gözlemlerle beslenmiştir. Ona hayret verici gelen, çocukların dil öğrenme hızıdır. Devamında, dünyanın her yerinde çocukların benzer bir şekilde dil öğrendiğini fark etmiştir. Buna bağlı olarak da yine dünyanın her yerinde çocukların dil öğrenirken benzer hatalar yaptığını tespit etmiştir.

Chomsky’nin düşünceleri çocuk dilleri üzerine araştırma yapan alanlarda çok büyük bir etkiye sahiptir. Yine bu alanda araştırma yapan bilim adamalarını her ne kadar bazen zıt düşünceler olsa da etkilemiştir.

Üretici gramer

Chomsky’nin genellikle üretici gramer olarak adlandırılan sözdizimi teorisi, özellikle Amerika Birleşik Devletleri dışında yer alan bilim adamları tarafından tartışılmıştır Chomsky’nin sözdizimsel analizleri son derece soyut ifadelerdir. Bu analizler somut dillerdeki dilbilgisel ve dilbilgisel olmayan modellerin sınırlarının özenli bir şekilde incelenmesine dayanır. Bunun gibi dilbilgisel hükümler anadil konuşucusunda bulunur. Dolayısıyla dilbilimciler anadil üzerine yoğunlaşır veya dünyada akıcı bir şekilde hüküm süren İngilizce, Fransızca, Almanca, Hollandaca, İtalyanca, Japonca veya Çince gibi dillere odaklanırlar. Bazen üretici dil analizleri bir dil üzerine uygulandığında ve önceden üzerinde çalışılmamışsa, beklenildiğinin tam tersine başarısızlıkla sonuçlanabilir. Yeni bir dil araştırılırken, Üretici Gramer’in taslağı üzerinde sayısız düzeltmeler yapılabilinir.

Evrensel dile yönelik (bütün dillerde olan ifadeler) talepler zamanla artmaktadır. Örneğin 1990’lı yıllarda Kayne’nin büyün dillerde ortak özne, fiil, nesne düzeninin olması önerisi, 1960’lı yıllarda akla uygun olmayan bir öneriydi. İşlevsel – tipolojik anlayış veya dil tipolojilerine yönelik görüşler, dillerin çeşitliliğine yönelik araştırmaların odak noktası olmuştur.

Chomsky’nin başlangıcını sağladığı bu teori zamanla yeni araştırmalarla genişletilerek bu metodu takip etmek için ana dilde araştırmalar yapılmış ve zamanla kullanılan dillerde imgeler bulunmuştur.

Chomsky Hiyerarşisi

Chomsky her ne kadar insan dillerini anlamada anahtar kişi olarak görünse de, aslında biçimsel diller üzerindeki çalışmalarıyla tanınmıştır. Onun hiyerarşisi, biçimsel dilbilgisinde oluşan ifade güçlüklerini kategorize eder. Her sınıf, biçimsel dillerde söz öbekleriyle başka cümlecikler oluşturabilir.

Chomsky, hiyerarşisinde dilin bazı yönlerinin sınıflandırılması için daha zorlayıcı ve karmaşık dilbilgisi yapılarının olması gerektiğini savunmuştur. Örneğin; düzenli bir dil, İngilizce morfolojisini tanımlayabiliyor iken, İngilizce söz dizimini tanımlamakta yetersiz kalmıştır. Chomsky Hiyerarşisi dil biliminde teorik bilgiler sağlaması yönünden ön plana çıkması ile beraber şekil benzerliği ve dilbilimindeki bu tür konularla ilgili bilgisayar teorilerinde de büyük önem taşır.

Chomsky’nin dil bilimi teorilerine karşı oluşan görüşler

Chomsky dilbilimi alanında görüşleriyle en gözde kuramcı olmasına rağmen, bu alanda yaptığı araştırmalar ve görüşleri ile sürekli eleştiri almıştır. Chomsky’nin görüşlerine alternatif olarak önde gelen dilbilimciler George Lakoff ve Mark Johnson’dur.

Bu iki dilbilimcinin bilişsel dilbilimsel çalışmaları, Chomsky’nin öncülüğünü yaptığı teorilerin ilerlemesinde önemli rol oynamıştır, ancak bazı çizgilerde belirgin bir şekilde Chomsky’nin görüşlerinden uzak kalmıştır. Lakoff ve Johnson özellikle Chomsky’nin teorilerindeki yeni kartezyenci eklemeleri reddetmişlerdir ve teorilerde ne kadar algı sunulmuşsa da Chomsky’nin tarafında bulunmamayı tercih etmişlerdir.

Konnektivistler, psikoloji alanında Chomsky’nin teorilerine karşılık olarak yeni fikir hareketleri başlatmışlardır. Ludwig Wittgenstein, Saul Kripke gibi filozoflar Chomsky’nin hümanist algılara yönelik görüşlerini yalanlamışlar ve bazı kesimleri olumsuz yönde etkilemişlerdir.

Buna benzer olarak filozoflar Chomsky’nin soyut, akılcı görüşlerini görüngüsel, var oluşçu ve yapısal terimlerle kabul etmemişlerdir. Chomsky’e karşı oluşturulan zıt kutupların başında Hubert Dreyfus’dur. Dreyfus yapay zekâ kavramına karşı bitmez tükenmez eleştirileri ile tanınır.

Chomsky’nin psikolojiye katkıları

Chomsky’nin dilbilimsel eserleri 20. yüzyılda psikoloji alanındaki glişmeleri de etkilemiştir. Onun evrensel dilbilgisi teorisi, yaşadığı dönemdeki davranışçı teorilere karşı meydan okuma olarak ve çocukların dili öğrenme evresi, dile karşı olan dil yetisini anlamaya yönelik bir teori olarak kabul edilmiştir.

1959 yılında B.F. Skinner’in kitabı olan Verbal Behaviour’a karşılık bir kitap yazmış ve görüşlerini ortaya koymuştur. Bu kitapta önde gelen davranış bilimcilerden ve dilsel davranışlardan bahsedilmektedir.

Chomsky’nin Skinner’in çalışmalarına yönelik eleştirileri psikolojide bilişsel olarak bir dönüm noktası olmuştur. Kitabı ‘Cartesianische Linguistik’te (Kartezyenci Linguistik) ve sonraki çalışmalarında Chomsky insanların dil yetisini anlamaya ve geliştirmeye yönelik çalışmalar yaptı ve bu çalışmalar psikolojinin diğer alanlarında model olarak kullanılmış, geliştirilmiştir. Günümüzde kullanılan çoğu kavram Chomsky’nin öncülüğü sayesinde elde edilmiştir.

Öncelikle burada üç ayrı çekirdek düşünce vardır:

Birincisinde Chomsky aklın bilişsel olduğunu ileri sürmektedir. Bu demek oluyor ki zihinsel durumlar, örneğin kanı ve şüphe gibi duygular içermektedir. Chomsky’nin görüşünden önce ortaya konulan teorilerde bu tür düşünceler tartışmalarla reddedilmişti. Sebep, etki ve ilişki bağlamında bu tür düşüncelerin boşuna olduğu belirtildi. Örneğin ‘sen bana X isteyip istemediğimi sorarsan, ben sana Y söyleyeceğim’ diyerek bunu somutlaştırmıştır. Burada Chomsky eylemlerin inanç ve bilinçsizlikle yapılmasından çok aklı anlamanın önemine dikkat çekmiştir.

İkincisinde ise Chomsky zamanla gelişen aklın büyük bir kısmının doğuştan gelen bir yetiyle donanımlı olduğunu savunmaktadır. Hiçbir bebek dil bilerek dünyaya gelmemiştir, ancak doğuştan gelen bir dil öğrenme yetisiyle doğar ve zamanla bu yeti birkaç dil öğrenme seviyesine yükselir. Dilbiliminde Chomsky’nin bu tezleri dilbilimsel zekâ olarak da tanımlanır. Psikologlar sonradan bu tezleri dilin farklı alanlarında uygulamaya koymuşlar ve geliştirmişlerdir.

Harvard Üniversitesi’nde psikolog olan Marc Hauser, Chomsky’nin görüşlerini temel alarak insanın dil güdüsüyle beraber benzer olarak ruh güdüsünü de doğuştan kazandığını iddia etmiştir. Yeni doğan birinin aklı bugün tanımlanamaz bir yapraktan başka bir şey değildir.

Chomsky ve onun görüşlerini benimseyen, takip eden bilim adamları uzun bir süre deneye dayalı tezler aracılığıyla ortaya konulan görüşleri reddetmişlerdir.‘Önceden anlam da olmayan şeyin akılda da olmadığını’ ileri süren tezler insanların doğumdan sonra işlenmemiş bir beyne sahip olduklarını ileri sürmektedir.

Son olarak Chomsky birimsellik kavramından aklın bilişsel mimarisi üzerine bazı kesin şemalar geliştirmiştir. Aklın özel yanılgı sistemleri yığıntılarından bir araya geldiğini savunmuştur. Bu tanımla Chomsky beyindeki her bilginin farklı bilişsel işlemlerle geri geldiğini savunan eski görüşlerden farkını ortaya koymuştur.

Chomsky’nin siyasi profili

1960’lı yıllardan itibaren Chomsky dünya politikalarındaki görüşlerini açıkça ifade etmeye ve yazıya dökmeye başladı. 1964 yılında ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nin Vietnam’daki müdahalesine karşı çıkarak politik görüşlerini belirtti. 1969 yılında Vietnam Savaşı’na karşı oluşumların yapılanmasında etkili olan bir yazı dizisi olan derleme şeklindeki kitabı ‘Amerika und die neuen Mandarine’yi (Amerika ve Yeni Mandarin) yayımladı. Bununla beraber Chomsky’nin savaşlara ve Amerika’nın dış politikasına olan karşıt tutumu Küba’da, Haiti’de, Nikaragua’da, Arap – İsrail çatışmalarında ve Körfez ve Kosova Savaşları’nda yapılan kıyımı, insan haksızlığı durumunu gözler önüne serdi. Bu tutum ayrıca küreselleşmeye ve yeni oluşan liberalleşme akımlarına da karşı çıkmıştır.

Chomsky bugün dilbilimindeki yadsınamaz katkılarıyla beraber Amerika’nın dış politikalarında zamanın en önemli muhaliflerinden birisidir ve haksız politik düzenlemelere ve medyanın, yönetimi destekleyen tutumuna her daim karşı çıkmıştır. Chomsky, kendisinin kişisel görevini aydınlanma ve klasik liberalizmden kökenini alan geleneksel anarşist olarak tanımlar. Anarşist sendikalarına ve işçi haklarını önemseyen ‘Dünyanın Endüstri İşçileri’ sendikalarına eğilim göstermiştir ve bu işçi sendikasının bir üyesidir.

Saygın kişilere verdiği ödülleriyle adını duyuran New York Times Book Review’de Chomsky bir kez ‘Günümüzün önemli entelektüeli’ seçildi. Noam Chomsky bununla ilgili bir konuşma yaptı: ‘Alıntı bir yayınevi tarafından yayınlandı, tabiî ki insan çok iyi bir şekilde okumalı’ der ve sözlerine şöyle devam eder: ‘Eğer bu çöküntü durumu olmasaydı, insan Amerika’nın dış politikaları ile ilgili saçmalıklar hakkında nasıl yazabilirdi?’ Bu eklemeleri kimse asla alıntı yapmaz, ama dürüst olmak gerekirse : ‘O olmasaydı inanıyorum ki yanlış bir şeyler yapardım.’

Chomsky politik yazılarından dolayı ‘dünyanın en fazla alıntı yapılan bireyi’ olarak kabul edilmetedir. Ayrıca dünya üzerindeki kutuplaşma ve küreselleşmelere yönelik eleştirileri ile öncü bir düşünür sayılmaktadır.

Diğer eleştirmenler siyah ve beyaz renklerin oluşturduğu ve baskıların olduğu bir dünya resmi çizdiği için Chomsky’i acımasız bir şekilde suçlamışlardır. Onlar Amerika ve İsrail’in haksız yere barışı sağladığını öne sürmüşlerdir. Ancak Chomsky her zaman Amerika ve İsrail’in dünyaya adalet ve barışı tam olarak sağlamadığını savunmuştur.

2001 yılında Chomsky dünyaca bilinen Band Rage Against the Machine ile politika konusunda Meksika’da bir röportaj yaptı. Bu röportajın kayıtları Konzert The Battle of Mexico’da DVD ve VHS formatında yayınlandı.

2008 yılında ise Chomsky seçimlerde yeşillerin başkan adayı Ralph Nader’i destekledi. Ayrıca Barack Obama’yı desteklemeyen kesimlerdeki insanları John McCain’e karşı Barack Obama’ya oy vermeleri için yöneltme çalışmaları yaptı. Tabii ki Chomsky bu davranışları ile anarşist kesimden büyük bir tepki aldı.

Faurisson tartışması

1980’li yılların başında Fransa’da bir tartışma ortamı doğdu. Sebep olarak Chomsky’nin 1978 yılında gerçekleşen Yahudi soykırımı ve Fransız edebiyat profesörü Robert Faurisson’nun konuşma özgürlüğünün savunmasını talep etmesi ile ilgili 1979 sonbaharında Serge Thion’dan gerekçe istemesi görülmektedir. Faurisson 1978 ve 1979 yılında Le Monde’de soykırımda kullanılan gaz ocaklarının varlığını inkâr eden makaleller yayınlamıştı. Sonrasında iftira ve yabancı ırklara duyulan nefrete çağrı niteliğindeki yazılarından dolayı üç aylık bir cezaya çarptırıldı ve 21.000 Frang değerinde para cezasına mahkûm edildi.

Yahudi soyundan gelen Chomsky, soykırım ile ilgili görüşleri Faurisson’un görüşleri ile zıt olmasına ve Faurisson’un Yahudi düşmanı ve Neonazi olduğunu bilmesine rağmen onun, konuşma özgürlüğü için çaba sarf ettiğini biliyordu. Sonradan Chomsky şunu fark etti ki insan özgür demeçler için bazen ‘en çirkin düşünceler’ için çaba sarf edebilir ve bu yüzyıllık eski bir prensiptir. Aşağıda da kitabından bu düşünce ile ilgili küçük bir kesit verilmiştir.

Yıllardır, hatta yüzyıllardır, özellikle de söz konusu olan, korkunç fikirler ise, düşüncenin özgürce ifade hakkının hiç şaşmadan sürekli savunulması bir zorunluluktur; özgür ifade hakkını, bunu hiç aramayanlar adına savunmak oldukça kolaydır”. Chomsky bu cümleleri konuşma özgürlüğü ile ilgili metinlerinde kullanmıştır. Kitabı için önsöz olarak kullanacak herkese serbest kullanım iznini vermiştir. Bu tutumu yeni sansasyonlar yaratmıştır ve Faurisson tarafından kınamalar almıştır. Ayrıca tarihçi Pierre Vidal- Naquet ek olarak Chomsky’i suçlamıştır. Beraberinde Faurisson’u da Chomsky’nin iddialarına saygısız bir şekilde cevap verdiği için suçlamıştır.

Chomsky’nin Almanya’da Kabul Görmesi

Chomsky’nin devletlerarasında olup biten çekişmeler üzerine yazdığı politik yazıları Almanya’da ilk olarak Suhrkamp Yayınları’nda yayınlanmıştır; ancak Chomsky’nin yazıları 1980’li yıllardan itibaren orada bir daha yayınlanmamıştır. Chomsky, 1990’lı yılların sonlarına doğru tekrardan ortaya çıkmak için Almanya’da politika eleştirmeni olarak baskın kültürün ufkundan tamamen ortadan kaybolmuştur. Chomsky, Amerika’da da Avrupa ile kıyaslanabilinir şekilde kabul görmüştür. Küreselleşmeye karşıt hareketleriyle tekrar medyada ilgi çekene ve kitapları bütün Avrupa’da yayımlanana kadar Schwarzer Faden, Dinge Der Zeit gibi bazı küçük sol gazetelerde yazılar yazmıştır.

Chomsky’nin Dilbilimsel Çalışmaları, özellikle Cartesian dilindeki Wilhelm von Humboldt’a Çağrısı, yayımlanmasının hemen ardından felsefi ve tarihi otoritelerden yoğun eleştiri almıştır.

Chomsky, Dilbilimi çalışmaları ve Amerika’nın dış politikaları üzerine sergilediği muhalif görüşlerin yanı sıra Türkiye’de yayınlanan ve toplatılan “Amerikan Müdahaleciliği” isimli kitabından dolayı Türkiye ile yakın temaslarda bulunarak seminerler vermiştir.

vikipedi