Ünlü Osmanlı alimlerinden Katip Çelebi kimdir? Katip Çelebi kimdir kısaca… Katip Çelebi biyografi… Katip Çelebi kısaca hayatı… Katip Çelebi’nin eserleri…
Katip Çelebi’nin asıl adı Mustafa bin Abdullah’tır. 1609 yılında İstanbul’da doğmuştur. Hayatına ait bilgiler bizzat kaleme aldığı otobiyografilerine ve yeri geldikçe öteki eserlerine serpiştirdiği kısa notlara dayanmaktadır. Ordu katipliğinde bulunduğu için ulema ve halk arasında Katip Çelebi diye tanınmıştır. Enderun mektebinde yetişmiş bir asker olan babası onu altı yaşında iken ilme teşvik etmiştir.
İlk eğitiminden sonra Divan-ı Hümayun’daki görevi vesilesiyle bürokrat sınıfına girmiştir. Gençlik yıllarını Osmanlı İmparatorluğu’nun doğusundaki savaşlara katılarak sürdürmüş olan Katip Çelebi on dört yaşında Anadolu Muhasebesi kalemine katip olmuştur. 1624 yılında Abaza Paşa isyanını bastırmak için Erzurum’a giden orduyla birlikte babasının yanında Tercan, 1626 yılında ise Bağdat seferine katılmıştır. Her iki seferde savaşın bütün safhalarına ve sıkıntılarına şahit olmuştur. 1627-1628’de Erzurum kuşatmasına katıldıktan sonra İstanbul’a gelmiş ve yaklaşık iki yıl Kadızade’nin derslerine devam etmiştir.
1635’te Sultan Dördüncü Murad ile Revan Seferine katılan Katip Çelebi on yıl kadar çeşitli savaşlarda bulunduktan sonra İstanbul’a dönmüş ve kendisini tamamen ilme vermiştir. Düzenli bir medrese eğitimi görmemesine rağmen, dönemin önemli hocalarından özel olarak ders almış ve kendini yetiştirmiştir. Katip Çelebi, henüz kırk sekiz yaşındayken, 1657 yılında vefat etmiştir. Eserlerinin değeri ve önemi dolayısıyla gerek Osmanlı İmparatorluğu’nda gerekse Batıda büyük ilgi uyandırmıştır. 17. yüzyıl Osmanlı ilim ve kültür hayatına adeta damgasını vuran Katip Çelebi, Türkiye’de olduğu kadar Batı dünyasında da büyük takdir ve şöhret kazanmış, eserlerinden hayranlık derecesine varan ifadelerle bahsedilmiştir.
Katip Çelebi’nin çeşitli eserleri ve özellikle Keşfü’z-zunun anil-esami ve’l-fünun Batıda İslam araştırmaları yapan hemen herkesin müracaat ettiği temel başvuru eseri olduğu gibi Bibliothéque Orientale üzerinden genel olarak bir ansiklopedi, özel olarak da bir İslam ansiklopedisi düşüncesinin doğmasında önemli etkide bulunmuştur. Onun eserlerinin bir kısmının çeşitli Batı dillerine tercümesi bunun sonuçlarından biridir.
Katip Çelebi’nin yaşadığı dönemdeki düşünürlerden ayıran diğer önemli bir özelliği de ilmin toplumsal hayatın devamı açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamasıdır. Gerçeği arayıp bulma endişesi, fikirlerini savunmadaki cesareti, taassubun bütün şiddetiyle ayakta olduğu bir devirde, ihtilaf ve tartışma konularını tarafsız bir hakim gibi ele alışıyla devrinin diğer alimlerinden ayrılır.
Katip Çelebi kırk sekiz yıl süren ömrüne, Türkçe ve Arapça olmak üzere 23 eser sığdırmış ancak bu eserlerden ikisi kaybolmuştur.
Katip Çelebi’nin Eserleri:
- Fezleketi Akvâlü’l-Ahyar fi İlmi’t-Tarih ve’l-Ahbar
- Tuhfet-ül Kibar fi Esfar-il Bihar
- Düsturü’l-Amel li-Islahi’l-Halel
- Takvim-üt-Tevarih
- Fezleket-üt-Tevarih
- Keşfü’z-zunun
- Kanunname
- Tütün Risalesi