Kimi insanlar yaşar ve ölür; kimileri yaşar, yaşatır ve yaşamaya devam ederler. Cemil Meriç yaşamaya devam edenlerden… belki de hala onun düşlediği yüzyıl gelmedi. Diğer büyük hakikat arayışçıları gibi o da başka bir dünyanın çocuğu. Cemil Meriç yaşarken anlaşılamadı ve vefatından sonra da kişilerin kendilerini ifade ettiği bir referans olma özelliğinden öteye geçemedi.
Günahları ve sevaplarıyla Cemil Meriç elinde feneri hakikat arayışına çıkmış kişilere yol göstermeye devam ediyor. Bu Ülke, Mağaradakiler, Umrandan Uygarlığa, Işık Doğudan Gelir, Kültürden İrfana… tüm kitapları bir kilometre taşı. Eğer uzun bir yürüyüşe çıkmaya talipsek heybemize bu kitapları mutlaka almalıyız.
Bugün, Türk eğitim ve düşünce dünyasının önemli isimlerinden Cemil Meriç’in ölüm yıldönümü. Ölümünün 22. yılında Cemil Meriç’i rahmetle anıyoruz…
ASLİ GÖREVİ ‘DÜŞÜNMEK’ OLAN ADAM
Kendisine mesleği sorulduğunda “Yazar ve hocayım. Başlıca işim düşünmek ve düşündüklerimi cemiyete sunmaktır” diyen büyük düşünür, 12 Aralık 1916’da Hatay Reyhanlı’da doğdu. Ailesi Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’dan göçmüştü. Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi’nde okudu. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme kaleminde reis muavinliği yaptı.
1940’ta İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayin Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı. 1942 ve 45 yılları arasında Elazığ lisesinde, 1952 ve 54 yılları arasında ise İstanbul`da Fransızca öğretmeni olarak çalıştı. Daha sonra İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesinde yabancı diller okutmanlığı görevinde bulundu, Sosyoloji bölümünde dersler verdi. Mükemmel düzeyde Fransızca okuyup yazan Meriç, İngilizceyi anlıyor, Arapçayı, kendi ifadesiyle, “söküyor”du.
1955’te gözlerindeki miyobunun artması sonucu görmez oldu, ama olağan üstü çalışma ve üretme temposu düşmedi. Talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 yılında İstanbul Üniversitesinden emekli oldu ve yıllarının birikimini ardarda kitaplaştırmaya girişti. 1984’te, önce beyin kanaması, ardından felç geçirdi, 13 Haziran 1987’de vefat etti.
ESERLERİ
İNCELEME
Hind Edebiyatı (1964),
Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist (1967),
Bu Ülke (1974)
Umrândan Uygarlığa (1974),
Bir Dünyanın Eşiğinde (1976),
Işık Doğudan Gelir (1984),
Kültürden İrfana (1985)