Girişimci İş Adamları Vakfı (GİV) tarafından bu sene 7. düzenlenen “GİV Girişimcilik Ödülleri” yarışmasının ödül töreni, T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bayraktar, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) Başkanı Cevahir Uzkurt, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’daki Bahariye Mevlevihanesi’nde gerçekleştirildi.
Bayraktar, etkinlik kapsamında düzenlenen iftar yemeğinin ardından yaptığı konuşmada, 500-600 sene önceye bakıldığında temel bilimler tarihinde Müslüman alimlerin büyük etkisinin olduğunu belirterek, robotik alanın da kurucusunun Türkiye topraklarında yaşamış Müslüman bir alim olan El Cezeri olduğunu söyledi.
Savunma sanayisinde teknolojik dönüşümler yaşandığına işaret eden Selçuk Bayraktar, “Havacılıkta önce başladık sonra ipin ucunu kaçırdık. Sonra hep geri mi kalacağız? Hayır. Teknolojide paradigma dönüşümü dediğimiz noktalar var. Mesela Türkiye’nin de tedarik etmeye çalıştığı F-35 artık dünyada üretilecek en son insanlı savaş uçağı. Bir anlamda eski yatırımlar bu paradigma dönüşümünde atıl hale geliyor ve yeni teknolojiye girerken daha iyi bir şeye geçiyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
“Savunma sanayisinde muhakkak bu teknolojilere sahip olmalıyız”
Bayraktar, şöyle devam etti:
“Peki neden milli olması gerekiyor? Özellikle savunma sanayisi özelinde bu daha da bir anlam kazanıyor. Mesela bugün en gelişmiş silahlardan birine sahip olabilirsiniz ama artık eskisi gibi değil. Eskiden piyade tüfeğinde tetiği çekiyordunuz mekanizma ateşliyordu, merminin çekirdeğine iğne çarpıyordu ve mermi hedefe gidiyordu. Artık böyle değil arada yazılım var ve o yazılımı kim yazıyorsa ikinci bir karar verici var. Yani F-16’nın kokpitinde pilot oturuyor, tetiğe bastığında o bombanın düşüp düşmeyeceğini bilmiyor. Nereye düşeceğini de bilmiyor. Kim biliyor? O uçağın içindeki yazılımı yazanlar biliyor. Demekki bağımsız olabilmek için bu devirde savunma sanayisinde muhakkak bu teknolojilere ki artık hepsinin içerisinde yazılım ve elektronik var, sahip olmanız gerekiyor.”
Selçuk Bayraktar, geçmişte insansız hava araçlarının İsrail’den alındığını fakat Türkiye’nin bugün bu alanda en gelişmiş teknolojiye sahip dünyanın sayılı ülkesi haline geldiğini dile getirdi.
2000’li yılların Türkiye’nin savunma sanayi ihtiyaçlarının yüzde 85’inin dışarıdan tedarik edildiği bir dönem olduğunu aktaran Bayraktar, “Tam da o dönemde savunma sanayisinde bağımsız olabilmek için bir millileşme vizyonu ile hem hükümet hem siyasi hem de askeri kanatta ciddi bir irade olduğunu görüyoruz. Bizim çalışmalarımızın da denk geldiği dönem bu dönem.” dedi.
“Ne yaparsak yapalım muhakkak milli olacak dedik”
T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, savunma sanayisinde yerlilik oranının yüzde 15’lerden yüzde 65’lere geldiğini dile getirerek, Türkiye’nin bu alanda iyi bir konuma ulaştığını kaydetti.
Akıncı İnsansız Hava Aracı’nı (İHA) dünyada sadece 3 ülkenin yapabildiğini ve bunun 5,5 tonluk bir uçak olduğunu aktaran Bayraktar, “Bu noktaya kadar gelebildik. Bütün bunlar neyin sonucunda oluyor? Daha önceden 2008’ler 2009’larda tümüyle dışarıdan aldığımız insansız hava aracının ismi ‘Heron’du. İsmi Heron’du, kimse İHA demiyordu. Heron İsrail’in insansız hava aracının ismi. Allaha şükür bugün bu değişti. Peki biz nasıl yola çıktık? (Ne yaparsak yapalım muhakkak milli olacak) dedik. Çünkü milli olmazsa bağımsız olmanız mümkün değil. Bunun yanına bir şey daha koyduk, özgün olsun dedik.” şeklinde konuştu.
“Akıncı İHA gün sayıyor”
Bayraktar, Türkiye’nin artık İHA ihracatında önemli bir konuma geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğünün envanterinde Bayraktar TB2’lerden 80 adet var ve şu anda da 12 adet yurt dışında görev yapıyor. Türkiye sadece kendinden geri ülkelere değil, bu alanda artık kendinden çok daha gelişmiş ülkelere İHA ihracatı yapar hale geldi. Bu tekstil ürünü veya tarım ürünü değil, Türkiye’nin yaptığı yüksek teknolojili bir iş. Kendi askerinin kullandığı, kendi mühendisinin geliştirdiği ve kendi markası olan bir iş. Diğer taraftan Akıncı gün sayıyor. Biz yaklaşık 2-2,5 senedir buna çalışıyoruz. Bu, dünyada sadece 3 ülkenin yapabildiği, 5,5 tonluk ve çok da stratejik görevler yapabilen bir uçak. Türkiye artık bu akıllı mühimmatları da tümüyle yapar hale geldi. Akıncı da bir kaç aya ilk uçuşunu gerçekleştirecek.”
“Türkiye son 15 yılda çok ciddi mesafe aldı”
GİV Başkanı Mehmet Koç ise girişimcilik ödüllerinin topluma ve gençlere ilham kaynağı olduğunu söyledi.
Türkiye’nin etki alanı, tarihi, nüfusu, coğrafi yapısı ve ekonomisiyle çok büyük bir ülke olduğunu vurgulayan Koç, şunları söyledi:
“Türkiye özellikle son 15 yılda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde çok ciddi bir mesafe aldı. Allah’ın izniyle bu mesafeyi de almaya devam edecek. Biz çalışmaya ve üretmeye devam ettiğimiz sürece Türkiye’ye kim hangi tuzağı kurarsa kursun Allah’ın izniyle başarılı olamayacağını düşünüyoruz. Büyük bir potansiyelimiz var ülke olarak, büyük bir nüfusumuz var. Bu nüfusu en çok ateşleyecek, harekete geçirecek, bu nüfusu dünyada bir rekabet unsuru olarak değerlendirecek olanlar da girişimcilerimiz ve girişimci adaylarımızdır.”
Toplam 100 bin lira ödül verildi
Öte yandan, GİV tarafından Türkiye’de başarılı girişimleri ödüllendirmek ve fikirlerini girişime dönüştürmek isteyengirişimcilere destek ve cesaret vermek amacıyla organize edilen “Girişimcilik Ödülleri” sahiplerini buldu.
10 Mart–20 Nisan tarihlerinde proje ve fikir başvurularının alındığı 7. GİV Girişimcilik Ödüllerinde; “Proje/Fikir Ödülü”, “Kurumsal Girişimcilik Ödülü”, “Yeni Girişimcilik Ödülü”, “Üniversite Girişimcilik Kulüp Ödülü”, “Akademisyen Ödülü”,“Kamu Yöneticisi Ödülü”, “Basın/Yayın Ödülü”, “E-Ticaret Girişimi Ödülü” ve “GİV Özel Ödülü” olmak üzere 9 ayrı dalda toplam 11 ödül verildi. Bu yıl ödül programında verilecek toplam ödül miktarı 100 bin lira olarak belirlendi. Program hatıra fotoğrafları çekimiyle sona erdi.
YeniŞafak