Retweet’in hikayesi: “Adem-i Retweetçilik”

İnternet
Birçoğumuz için Twitter ve Facebook gibi sosyal medya araçları artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Son yıllarda dünya tarihini derinden etkileyen sosyal olaylardaki rolü ile önemi daha da artan bu...
EMOJİLE

Birçoğumuz için Twitter ve Facebook gibi sosyal medya araçları artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Son yıllarda dünya tarihini derinden etkileyen sosyal olaylardaki rolü ile önemi daha da artan bu araçların tarihleri ve evrimleri konusunda ise bilgilerimiz oldukça sınırlı. Bahçeşehir Üniversitesi’nden Emrah Aydınonat‘ın,  ”retweet”in tarihini anlattığı yazısı bu eksikliği gidermeye çalışan yazılardan. İşte WSJ’de yayınlanan Emrah Aydınonat’ın o yazısı…

Sosyal bilimciler ve tabii ki iktisatçılar, toplumsal kuralların, normların ve konvansiyonların nasıl ortaya çıktığıyla yakından ilgilenirler. Online sosyal ağlar, bu konunun incelenmesi için yeni olanaklar sunuyor. Bu yazıda Twitter uygulamalarından biri olan “retweet”in nasıl ortaya çıktığını ele alacağım. Hem belki, “retweet”’in hikâyesinde her şeyi merkezden yönetmek ve kontrol etmek isteyen liderler için de bazı dersler vardır.  Kim bilir!

Mart ayında Twitter’ın “retweet” işlevini yeniden adlandırıp “share” (paylaş) olarak değiştireceğine dair haberler çıktı. Bu haberler üzerine bazı kullanıcılar Twitter’da “Twitter’la işim bitmiştir, daha da gelmem!” benzeri mesajlar yayınladılar.* Belki de bu sebeple, Twitter değişikliği yapmaktan vazgeçti veya erteledi. Peki, Twitter’ın böyle bir değişiklik yapmayı düşünmesinin nedeni neydi? Madem kaldıracaktı neden “retweet” diye bir düğme icat etmişti?

Önce ilk soruyu cevaplayalım. Twitter’ın böyle bir değişiklik yapmayı düşünmesinin nedeni, Twitter CEO’su Costolo ‘nun, “retweet” gibi Twitter jargonunu oluşturan ifadelerin, Twitter’ın kullanıcı sayısını arttırmasını zorlaştırdığını düşünmesiydi.*  Şimdi ikinci soruya gelelim. Madem öyle, Twitter neden böyle bir jargon uydurmuştu? El cevap: Uydurmamıştı, “retweet”i bulan Twitter değil, Twitter kullanıcılarıydı!

Twitter açıldığında “retweet” diye bir şey yoktu. Twitter, resmi “retweet” düğmesini Kasım 2009’da kullanıma soktu. İlk “twit”in 21 Mart 2006’da atıldığı* düşünülürse, “retweet” işlevinin ortaya çıkmasının bayağı bir zaman aldığı görülebilir. Peki, Mart 2006’dan Kasım 2009’a kadar geçen zamanda ne oldu da Twitter yönetimi bugün kaldırmayı düşündüğü “retweet” düğmesini tasarladı?

Retweet’in hikayesi, “Online Sosyal Ağlarda Konvansiyonların Ortaya Çıkışı” başlıklı bir çalışmada ele alınıyor.* Çalışmaya göre, Twitter kullanıcıları “Retweet”’ten önce başkalarının paylaştığı bilgiyi yeniden paylaşmak için çeşitli yöntemler denemişler. Bugün de kullanılan “via”, “RT”, “HT” gibi ifadeler Twitter resmi retweet düğmesinden çok önce kullanılmaya başlamış.

Mesela araştırmacılar, “via” ifadesinin ilk olarak Mart 2007’de kullanıldığını söylüyorlar.*   Daha çok blogcular arasında kullanılan “HT” ifadesi, başka bir twite atıf yapmak için Ekim 2007’de kullanılıyor. @Rocketboom adlı kullanıcı Haziran 2007’de “retweet” ifadesini kullanıyor.*  Daha sonra kullanıcılar, RT ve “R/T” gibi ifadeler kullanmaya başlıyorlar. RT ifadesini ilk kullanan kişinin twiti tam 140 karakter.*  Bu örnekten yola çıkarak, RT, R/T gibi kullanımların Twitter’ın karakter sınırı nedeniyle, “retweet”, “retweeting” gibi ifadelerin yerini almış olabileceğini söylemek mümkün.  RT ifadesi Ocak 2008’de kullanıma giriyor ve hala Twitter yönetimi resmi bir retweet düğmesi “icat etmiş” değil!

Yukarıdaki grafik, resmi “retweet” düğmesinden önce Twitter kullanıcılarının, “retweet” işini yapmak için kullandıkları ifadelerin popülerliğini gösteriyor. “RT” ifadesi nispeten geç ortaya çıkmış olsa da bir yıl içinde diğer tüm ifadelerden daha popüler hale gelmiş ve “via” ile birlikte en çok kullanılan “retweet” versiyonu olmuş.

Hikayenin özeti şu: Twitter’ın aklında “retweet” diye bir şey yokken, kullanıcılar başkalarının twitlerini paylaşabilmek için yollar icat etmişler. Önce “retweet” ve “retweeting” derken sonra 140 karakter sınırı nedeniyle RT ifadesini sık sık kullanır olmuşlar. Twitter da duruma ayak uydurmuş ve bir “retweet” düğmesiyle durumu resmileştirmiş.

Online sosyal ağlar da gündelik hayattaki sosyal ağlar gibi işliyor. İnsanlar karşılaştıkları sorunları çözmek için yollar arıyorlar, çözüm üretiyorlar. Bu çözümlerden bazıları yaygınlaşıyor ve konvansiyon haline geliyor. Bu konvansiyonların çoğu merkezi yönetimlerin müdahalesi olmadan, onlardan bağımsız bir şekilde gelişiyor. Resmi olmayan toplumsal kurum ve kuralların pek çoğu bu şekilde ortaya çıkıyor. “Retweet”’in hikâyesi, merkezi yönetimlerin her şeyi kontrol edemeyeceklerini, her ihtiyacı önceden akıl edemeyeceklerini gayet güzel gösteriyor. Tabii bu, bazen iyi, bazen de kötü sonuçlar ortaya çıkarabilir.  Bunu başka bir yazıda ele alırım. Şimdilik tek bir ders çıkaralım. Toplumların merkezi yönetimlerin akıl edemediği pek çok faydalı şey ortaya çıkarma potansiyeli var. Aşırı merkeziyetçilik, bunu köstekleyen, insanların ihtiyaçları ve çevreleri ile ilgili bilgilerini kullanarak çözüm üretmesini zorlaştıran bir anlayış. Şirketini ve ülkesini merkezden yönetmeye çalışıp, yerele veya çalışanlarına rol vermeyen yöneticilere duyurulur.

Lütfen RT.

-Emrah Aydınonat, Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim görevlisidir. TEPAV’da yazıları yayınlanmaktadır. En son “İktisat Nedir?” kitabını kaleme alan Aydınonat’ın ekonomi düşünce tarihi alanında  ”The Invisible Hand in Economics”  isminde yayınlanmış bir kitabı daha bulunmaktadır.