Teknolojinin hayatımızı tamamen kontrol altına almasına izin verdik. Bunu yaparken pek çokalışkanlığımızdan da vazgeçtik. Vazgeçmek bir tarafa aslında çevrimiçi hayat ve teknoloji kendi kurallarını o kadar yumuşak bir şekilde yaşantımıza empoze etti ki, artık bazı eski alışkanlıklarımızı hatırlayamıyoruz neredeyse.
Çevrimiçi olmanın bir yaşam standardı haline gelmesiyle eski değerler ve kavramlar önemini yitiriyor. Bunları listelemek gerekirse bir çırpıda yaklaşık 10-15 kalem başlık atmak gerekiyor. İşte çevrimiçi olunca neleri hayatımızdan çıkardığımıza, unuttuğumuza dair kısa bir liste.
Dakiklik
Mobil telefonlardan önce insanlar birbirlerini arayarak toplantıları ileri bir tarihe ya da iptal etme şansına sahip değillerdi. Herkes her toplantıya tam vaktinde giderdi. Geç kalmak ayıptı. Şimdi işler değişti. Toplantıları bir telefonla ileri alabiliyor ya da iptal edebiliyoruz. Ayıp olan şey ise bir mobil cihanız varsa bunu yapmıyor olmak.
Teletext
Duyanınız göreninizi var mı? O kadar eskide kaldı ki bir anda ismini söylemekte bile zorlanıyoruz. Daha çok sporseverlerin kullandığı bu altyapı bir zamanların en popüler haber kaynaklarından biriydi. Uzaktan kumandalarla kontrol edilirdi. Ne günlerdi.
Cinsel içerikli dergiler
Eskiden cinsel içerikli dergiler bayilerde satılır, poşetlere sokulur raf altlarında dururlardı. İnternetle beraber bir nesil bayilere gidip yüzlerini kızartmaktan, eğilip bükülmekten, dergiyi saklamaya çalışmaktan kurtuldu. Basın yayın endüstrisi de olduğu gibi çevrimiçi tabanlı oldu. Hem de en hızlı şekilde.
Kedilerin zekası
Mitolojik hikayelere konu olmuş, binlerce yılı kutsal kabul edilmiş kediler, internet çıkınca tüm karizmalarını çizdirdiler. Bir anda milyonlarca insan, türlü sakarlıklar yapan bu antik çağların kutsal hayvanlarının hiç de kitaplardaki kadar ulvi olmadığının farkına vardı.
Kol saatleri
Mobil telefonlarımızla yer değiştiren bir başka alışkanlığımız da saatlerimiz. Hatta yatak odalarımızda başucu komodinlerimizin üzerinde duran çalar saatlerimiz de raflara, çekmecelere mahkum oldular.
Müzik marketler
Eskiden plak vardı, kaset vardı, CD vardı. Koleksiyonlar yapardık kız arkadaşlarımıza hava atardık. Şimdi her şey çevrimiçi oldu. Koleksiyon hobimizi de müzik heyecanımızla beraber müzik marketlerini de tarihin tozlu sayfalarına gömdük.
El yazısı mektuplar
Bırakın el yazısı mektupları, el yazısını bile görmek neredeyse mümkün değil. İnternet sayesinde klavyemizin başından seçtiğimiz her hangi bir fontla aşk mektubu yazmamız mümkün.
Hafıza
Bunu hep söylüyorum, hafızamız teknolojiye yenik düşüyor diye. Artık hiçbir şey ezberimizde durmuyor. İnternetin bilgi bombardımanı altında dimağımız bilgi depolamamaya, lazım olduğunda yüzünü internete çevirmeye alışmış durumda. Hafıza nedir? Git Google’dan bak dostum. Bu arada ben kendi telefonunu bilmeyen insanlarla karşılaşıyorum.
Boş zaman
Boş zamanın anlamı artık Facebook’a girmek, Twit atmak anlamına geliyor. Bu mecralarda geçirdiğimiz zamanı boş zannediyoruz. Kendimize zaman ayıramadığımızın farkında bile değiliz.
Haritalar ve pusula
Bir haritayı elinize alıp, nerede olduğunuzu, nereye gitmek istediğinizi parmağınızla o kuşe kağıdın üzerinde takip etmeyeli ne kadar oldu? Ya haritanın üzerine pusulayı koyarak yönünüzü saptamayalı? Artık GPS uydu haritalarımız, akıllı telefon pusulalarımız var. Bilemiyorum ki, keşfetmenin heyecanını biraz internete mi devrettik ne oldu, öyle mi oldu ne?
Mahremiyet ya da kişisel gizliliğimiz
Pardon, o resimleri siz paylaşıyorsunuz ne gizliliği, ne mahremiyeti. Bile bile lades denen bir durum elbet. Sosyal ağlarda, telefonlarımızda ve bilgisayarlarımızda tonlarca mesaj, mekan, fotoğraf paylaşılmayı beklerken mahremiyet diye hayıflanmanın alemi yok. Öldü o, internet sağolsun.
Solitaire
Eskiden iskambil kartlarımızı alır masanın başında heyecanla oynardık, adına da fal bakmak derdik. İnternet bunu da aldı bizden. Daha doğrusu Windows aldı demek daha doğru olabilir.
Konsantrasyon
Yaptığımız bir işe odaklanmamız artık eskisinden çok daha zor. Çünkü e-posta bakmak, sosyal medya hesaplarına takılı kalmak, bir hızlı mesaja cevap vermek gibi ekstra işlerle de uğraşmak zorunda kalabiliyoruz. İşte bunlar hep internet.
Kişisel yaratıcılık
Artık bir şeyler yaratmaktan da vazgeçmiş vaziyetteyiz. İnternetten araştırarak “ilham alma” seçeneğimiz var. Yani her hangi basit bir proje için bile kafamızı çok yormuyor, “bir yerlerde yapılmışı vardır nasılsa” güdüsüyle iş yapıyoruz.
Öğle yemeği
Normal öğünlerimizden en çok etkilen öğünün öğlen yemeği olduğu saptanmış. Koşa koşa sosyal medyamıza bakmaktan yemeğimizi yiyemiyoruz. Hızlıca atıştırıp cep telefonlarımıza gömülüyoruz. Sağlıksız besleniyoruz. Çoğu zaman iş yerlerinde insanlar klavye başından kalkmadan bu öğünü geçiştirebiliyorlar. -Kenan Ezgimen’in tamindir.com’daki yazısı