NarkissOS çok yakışıklı bir avcıdır. Peri kızı Eko ona aşık olur ama aşkına bir türlü karşılık alamaz ve sonunda üzüntüsünden ölür. Olimpos Dağı’ndaki tanrılar da Narkissos’u cezalandırmaya karar verir. Bir gün çok susayan Narkissos nehrin kenarına gelir. Su içmek için eğildiğinde yansımasını görür ve kendine aşık olur. Ne yemek yer ne bir şey içer. Sonunda tıpkı peri kızı gibi günden güne erir ve ölür. Öldükten sonra vücudu nergis çiçeklerine dönüşür.
Yunan mitolojisinde narsisizmin doğuşunu böyle anlatıyor. Ancak "mit" deyip geçmemek gerek çünkü narsisizm bugün dünyayı adeta bir veba gibi sarıyor. Bunu söyleyen ise Asrın Vebası: Narsisizm İlleti kitabının yazarı ve Georgia Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Keith Campbell. Geçen hafta düzenlenen İnsan Kaynakları Zirvesi için İstanbul’a gelen Campbell ile narsisizmi konuştuk.
Facebook’u kullanıyorlar
Dünyada narsisizm konusunda uzman kabul edilen Campbell bireyselleşmenin devamı olarak ortaya çıkan narsisizmin giderek yaygınlaştığı ve topluma zarar verdiğini belirtiyor. Bu nedenle narsisizmi yüzyılın hastalığı, vebası olarak tanımladığını hatırlatan Campbell, özellikle genç nüfusta 11 kişiden birinin narsist olduğunu söylüyor. Peki acaba Narkissos’un narsisizmi ile günümüzdeki arasında bir fark var mı? Campbell en önemli farkın kişinin kendisinden ziyade etrafındakilere zarar vermesi olduğunu anlatıyor: "Eski Yunan’da tanımlanan narsist karaktere baktığınızda kişinin kendisine olan aşkını, sevgisini görürsünüz. Öyle bir sevgidir ki nihayetinde kişiyi yok eder. Bu günümüzde de karşımıza çıkıyor. Ancak narsist kişi şöhreti, şöhretle gelen ünü, ünle gelen materyal şeyleri de seviyor. Bu, kapitalist düzenle birlikte toplumsal yıkıma yol açıyor."
Günümüzde insanlar özellikle sosyal medya sayesinde kolayca ünlü olabiliyor. Campbell bu anlamda sosyal medyanın hem iyi hem kötü yönleri olduğunu söylüyor: " Narsistlerin en çok tercih ettiği araçlardan biri Facebook. Çünkü Facebook aracılığıyla daha fazla reklam yapabiliyorlar. Daha fazla arkadaşları oluyor, çekici fotoğraflarını koyup ilgiyi üzerlerine çekebiliyorlar. Ama bu ‘Sosyal medya kötüdür, taşlayalım’ anlamı da taşımıyor. İyi yönleri de var. Örneğin aile bireylerinin birbirleriyle ilişkilerini güçlendiriyor, organizasyon ve şirketler de profesyonel olarak kullanıyor."
Eşsizsin demek aptalca
Son yıllarda insanlar artık kendilerini çok daha özel görüyor. Bunu biraz da kişisel gelişim uzmanları, eğitim ve kitaplar yapıyor. Campbell’a bir kişiye "Sen özelsin" demenin narsisizmi körükleyip körüklemediğini sorduğumuzda çok şaşırıyor: "Ben bunu sadece bize (Amerikalılara) özgü bir durum sanıyordum. Türkiye’de de mi böyle deniyor?"
Campbell insanların özellikle çocuklarına "Sen özelsin" deme durumunun 1980’den itibaren başladığını belirtiyor: "Nineme gidip ‘Bana böyle bir şey söylediniz mi?’ diye sorsam benimle dalga geçerler. Çünkü birine ‘Sen eşsizsin, biriciksin’ demek aptalca, saçma sapan bir şey! Bir çocuğa üç yaşındayken bunu söyleyip biraz büyüdükten sonra ‘Hayır sen öyle değilsin’ derseniz düzgün bir çocuk yetiştiremezsiniz. Kimse özel değildir ama kişiyi özel yapan özsaygısı, güveni ve toplumla bütünleşebilmesidir. Ayrıca kişiye böyle bir şey söylerseniz önüne çok ciddi bariyerler koyarsınız, toplumla bütünleşmesi zorlaşır. Narsist kişi amaçlarına erişebilmek, kendisini daha özel hissetmek için çevresine zarar verme potansiyeline sahiptir. Özsaygı veya kendine güvende ise kişinin kendini iyi hissetmesi, kendiyle barışık olması var. Yani mutlaka başkalarından daha iyi hissetmesi gibi bir kavram yok. Güven mantıklı bir miktardaysa işe yarayan bir özellik ama biraz fazlaysa narsisizme kaçıyor."
Psikiyatrik açıdan narsist olduğu tespit edilen kişilerin terapiye başvurması gerektiğini anlatan Campbell kişi bunun farkına kendi varmışsa tedavinin kolaylaşacağını hatırlatıyor: "Kişinin sevgi ve şefkat duygularının gelişmesini sağlayan terapilerin yanı sıra sorumluluk bilincini artırmaya yönelik egzersizler de yapılmalı."
Yöneticiniz narsist ise onu eleştirmeyin
KEITH Campbell narsist bir yöneticiyle çalışıyorsanız yaptığınız her işin kaydını tutmanız gerektiği görüşünde: "Böylece herhangi bir suçlamayla karşılaştığınızda kanıtınız olacak. Ayrıca şirket içinden başkalarından destek almaya çalışabilirsiniz. Yöneticinize karşı, özellikle toplum içindeyken çok eleştirel olmamakta fayda var. Çünkü bu yöneticinizi tahrik eder ve devamında kötü sorunlara yol açar."
Peki ya narsist olan ebeveynlerimiz ise ne yapmalıyız? Campbell bunun yaygın olarak karşılaşılan çok zor bir durum olduğunu söylüyor: "Ağırlıklı olarak ebeveynlerden birinin narsist olduğu durumlarla karşılaşıyoruz. Bununla baş edebilmek için çocuğun kendine bir rol model seçip onu takip etmesi gerekir. Ebeveynler aile içinde kendi isteklerini yapan çocuklarını çok sever. ‘Bak çocuğum ne iyi okuyor. Çok akıllı, güzel’ gibi gurur duymayı ve bunu da abartmayı severler. Ancak gün gelir çocuk o işi yapmazsa, beceremezse küser, konuşmazlar. O zaman da çocuk çok zor bir durumda kalır, anne-babasını sevsin mi, sevmesin mi bilemez. Kendi ebeveynleriyle görüşecek başka ebeveynlerden destek alabilir. Narsist ebeveynler çocuğa zarar verir."
Aktüelpsikoloji