Karar zanlılar arasındaki ilişkileri takip edebilmeyi amaçlıyor
Yeni direktiflere göre, servis sağlayıcılar (ISP) tüm haberleşmelerin tarihini, saatini, süresini ve alıcılarını kaydedip bu kayıtları bir yıl saklamakla yükümlü.
Ancak yapılan sesli görüşmelerin ve gönderilen e-postaların içeriği saklanmayacak.
Bu düzenlemeler halihazırda telekom hizmeti sağlayan şirketler için zaten geçerli.
Yeni direktif ise kapsamı internet ortamına genişletiyor.
Bu alandaki girişimler, 2005 yılında Londra’da toplu taşıma sistemini hedef alan saldırılar ardından, cezai soruşturmalara yardımcı olmak üzere gündeme gelmişti.
Yetkililer, saklanan bilgilere mahkemeden alınacak bir emirle erişebilecek.
Şimdi AB hükümetlerinin düzenlemeyi kendi ulusal mevzuatlarında da içselleştirmesi gerekiyor.
İnternet Servis Sağlayıcıları ve bazı telekom şirketleri, düzenlemelere kendilerine getireceği yükü gerekçe göstererek karşı çıkmıştı.
Bazı AB ülkelerinin de plana itirazı vardı. İsveç hükümeri direktifi görmezden gelmeye karar verirken Almanya’da konu mahkemeye taşındı.
Açık Haklar Grubu adlı sivil toplum kuruluşunun başkanı Jim Killock, düzenlemenin vatandaşlar açısından riskler yaratan çılgınca bir direktif olduğunu söyledi.
Killock kararın itirazlara rağmen geçirilmesini ise, konunun ‘polis ve kovuşturma’ değil ticari meseleler kapsamında ele alınmasıyla açıklıyor. Bu da konunun oybirliği değil salt çoğunlukla onaylanmasını mümkün kılıyor.
İngiltere İçişleri Bakanlığı ise verilerin kullanım şekline ilişkin yeterli denetim mekanizmalarının mevcut olduğunu kaydediyor.
İngiltere, servis sağlayıcılara sistemin ek maliyetini de ödeyecek.
İnsan hakları örgütü Liberty’den Isabella Sankey ise kararın yıllardır şirketlerin ‘gönüllü anlaşmalarla’ yürüttüğü uygulamayı resmiyete büründürdüğünü söyledi.
Sankey, "Sorun, bu düzenin sadece polisin değil yüzlerce başka kuruluşun da verilere erişimini sağlamasında yatıyor’ diyor.