25 Bin İnternet Kafe İzleniyor

İnternet
Sanal âlemdeki iletişim de dijital kalenin yakın takibinde. TİB’deki internet dairesinin sistemi 25 bin internet kafe ve 8 milyona yakın internet abonesini izleyebilecek teknik donanıma sa...
EMOJİLE

Sanal âlemdeki iletişim de dijital kalenin yakın takibinde. TİB’deki internet dairesinin sistemi 25 bin internet kafe ve 8 milyona yakın internet abonesini izleyebilecek teknik donanıma sahip.

Radikal’den Deniz Zeyrek’in haberine göre, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) sadece telefonları değil internetten iletişimi de izleyebiliyor. Mahkeme kararıyla istenen e-postaların, MSN ve Yahoo Messenger gibi anlık mesaj programlarının kayıtları da telefonlarla aynı yönteme tabi tutuluyor. İstenen adreslerin iletişimi TİB’de kaydediliyor ve ilgili güvenlik kuruluşu kayıtları periyodik olarak alıp deşifre ediyor.

Devletin ‘Dijital Kalesi’ TİB’de sanal âlem üzerindeki ileşitimin denetiminden de sorumlu, geniş bir internet Dairesi var. Bilgisayar Mühendisi Osman Nihat Şen’in başkanlık ettiği ve 20 mühendisin görev yaptığı İnternet Dairesi’nin sorumlu olduğu sistem, 25 bin internet kafe ile 8 milyona yakın internet abonesini barındırıyor. Bu da yaklaşık 30 milyon kişinin bilgisayar karşısına oturduğu, internette sörf yaptığı bir tablo anlamına geliyor.

25 bin internet kafe izleniyor
TİB, savcıların soruşturulmasını istediği internete düşen kayıtları ya da mesajların kaynağını belirliyor. Türkiye’den yüklenmişse, videoyu kimin nereden yüklediğini, bir e-mail’in nereden atıldığını bulmak mümkün. IP’yi yer sağlayıcıdan (internet sitesinden) aldıktan sonra bu IP’yi kimin kullandığı erişim sağlayıcıdan (Telekom, Superonline vs) öğrenilebiliyor.
Savcılıklar soruşturmalarda bu kayıtları tıpkı telefon kayıtları gibi ‘iletişimin tespiti’ kapsamında sorabilir. İnternet kafe IP logu tutuyor, Telekom internet kafelerin logunu tutuyor. Böyle bir durumda Telekom internet kafeye ulaşır, kafe de kişiyi bulur. Çünkü, hem kayıtlarında saklar hem kamera kaydını 7 gün tutmak zorunda.

Dinlenenler
TİB üzerinden denetlenen iletişim türleri şunlar:
* ‘Mobil’ ya da GSM denilen cep telefonları
* Herkesin evde kullandığı karasal hatlı sabit telefonlar
* Hem cep, hem ev telefonlarından atılan kısa mesajlar(SMS)
* İnternetteki elektronik haberleşme araçları (elektronik mail, Messenger)
* Uydu iletişimi

Samast’ın sır ‘chat’i
İnternet kafelerin devletin gözetiminde olduğunu TİB’den öğrenince aklımıza gelen ilk örnek AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti ve Ogün Samast oluyor. Ogün Samat 19 Ocak 2007 günü Dink’i öldürmeden üç saat önce AGOS yakınlarındaki bir internet kafeye giderek burada 2.5 saat chat yapmıştı. İnternet kafenin sahibi aynı zamanda polis olan Cavit Kılıç, Samast’ın MSN’de 5-6 pencere açarak yazıştığını anlatmıştı. Bu yazışmaların kaydı bulunamadı. İnternet kafe sahibi “Bilgisayar kapanınca bütün kayıtlar silinir” diyerek bunu açıklamıştı.

Dünyada istihbarat amaçlı kullanılıyor
Özellikle 11 Eylül 2001’deki terör saldırılarından sonra Avrupa Birliği ve ABD’nin istihbarat yaklaşımı değişti. Bu yüzden adli alanda olmasa da istihbarat alanında iletişimin denetlenmesine dair yasal düzenlemeler yapıldı. İşte birkaçı:
ABD’de yürürlüğe konulan kanun elektronik dinleme yapma yetkisi veriyor. Kayıtlar istihbarat amaçlı kullanılıyor.

Terör davalarında hâkimler uygun görürse, kayıtlardan yararlanılabiliyor.
İngiltere’de 2000 yılında istihbarat amaçlı dinlemeler için iki ayrı kanun yürürlüğe girdi. Yargıçlar, söz konusu kayıtların kritik davaları aydınlatabilecek bölümleri kullanmaya karar verebiliyor.
Avusturya’da Önleme Kolluğu Kanunu yürürlüğe konuldu. İstihbari amaçlı yapılıyor.
Almanlar 26 Haziran 2001 günü yürürlüğe soktukları kanunla Alman anayasasının 10’uncu maddesinde yer alan ‘haberleşme özgürlüğü’nün kısıtlanacağı halleri belirlediler. Terörle mücadele amaçlı istihbarat kapsam içine alındı ama çok sık başvurulan bir yöntem olarak görülmüyor.
Fransa’da mahkemelerin 1991’den beri yürürlükte olan ‘Telekomünikasyon Yolu ile Yapılan Haberleşmenin Mahremiyetine İlişkin Kanunu’nda,” milli güvenliği, Fransa’nın bilimsel ve ekonomik varlığını, terörizmi, örgütlü suçluluğu ve benzeri çabaları ortaya çıkarmak amacı ile telekomünikasyon vasıtası ile yapılan haberleşmeye, ‘istisnai’ olarak müdahale yetkisi var.

Tüm ülkenin dinlenmesi mümkün değil
TİB gezimiz sırasında Türkiye’deki dinlenme korkusunun en uç noktası olan soruyu da TİB Başkanı Fethi Şimşek’e sorduk: “Türkiye’deki bütün telefon görüşmelerini, bu kurumlar istediğinde hazır olsun diye burada kayıt altına mı alıyorsunuz.” Şimşek’in yanıtı netti: “Hayır, hepsini kaydetmiyoruz. Sadece mahkeme kararlarında bilgileri açıkça belirtilen cihazları ve telefon numaralarını kaydediyoruz.”

Bu noktada İdari Daire Başkanı Abdulkadir Mahmutoğlu devreye girdi: “Türkiye’de 2009’da 128 milyar dakika telefon görüşmesi yapılmış. Bu rakam 2010’un sonunda 150 milyar saati bulacak. Bütün bu konuşmaların dinlenebilmesi için MİT, emniyet ve jandarmada sırf dinleme işiyle görevli 1 milyon kişi gerekiyor. İkincisi TİB’in bunları kaydedebileceği hard diskler en az 100 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kaplar.”

Deniz Baykal videosunun kaynağı neden bulunamadı?
İnternette takip gücü yüksek olan TİB, Baykal’ın videosunun kaynağını bilmiyor. TSK’nın mühimmat yüklü kamyonunu ihbar eden de meçhul. Tek gerçek ikisi de ABD kaynaklı.

TİB İnternet Daire Başkanı Osman Nihat Şen , “Yurtiçinde ’içerik çıkarın’ dediğimiz ama çıkarmayan site olmadı. Yurtdışındakiler de yüzde 90 oranında çıkarıyorlar. Mesela Sayın Deniz Baykal’ın olduğu iddia edilen videoyu çıkarttırmak için çok uğraştık, ama sonunda çıkardılar” diyor. “O videonun izini TİB bulamıyor mu” sorusuna da yanıt veren Şen şunları söyledi: Bütün trafiği gözetleseydik her şeyin kaynağını bulurduk. Türkiye’den bütün çıkışı bu yapıyla kurarsak videoyu kimin yüklediğini kimin aldığını bulabiliriz. Ama böyle bir sistemimiz yok.”

‘Yurtdışındaki belirlenemez’
TİB’in savcıların talimatıyla içerik ve yer sağlayıcıdan bilgi isteyebileceğine işaret eden Şen, şöyle devam etti: “Savcılık bizden istemedi, kendisi de istemedi diye biliyorum. Talep edip bulabilir. Yer sağlayıcıdan istenebilir. IP sorulabilir ama sorulamadı. Sayın Baykal’ın görüntüsü konusunda yer sağlayıcıdan trafik alınması konusunda sorun yaşanmış olabilir. Yurtdışından yapılmışsa tespit etmemiz mümkün değil. Türkiye içerisindeki bize kayıtlı 25 bin internet kafeden ya da yasal kayıtlı kullancılardan sonuca gidilebilir.”

Baykal videosunun Türkiye’den nasıl çıktığı bilinmiyor. Ancak ilk yayınlayan sitenin ABD kaynaklı olduğu biliniyor. Türkiye ile ABD’nin bu konularda bir işbirliği anlaşması yok. Türkiye, Siber Hukuk sözleşmesini de imzalamadığı için doğrudan işbirliği yapamıyor. ABD’li yer sağlayıcıdan bu bilginin resmi yollardan alınabilmesi için Adalet Bakanlığı üzerinden talep edilmesi gerekiyor. Savcılıktan ABD’den kaynağın bulunması talebi yok.

TSK’nın mühimmatını taşıyan bir kamyon bir e-mail ile ihbar edilmiş, polis kamyonu durdurup arama yapmıştı. Savcılık Microsof’ta sordu. Microsoft IP adresi verdi. Telekom’a direkt sordular. Telekom ‘Türkiye değil’ yanıtını verdi. Artık bu bilginin, ABD’den istenmesi gerekiyor.

Altı ayda 30 bin karar
Mahkemelerden TİB’e gelen karar sayısı her yıl aritmetik olarak arttı. 2006’da mahkemelerin aldığı telefon dinleme kararı 30 binde kalırken bu rakam 2007’de 39 bine, 2008’de 42 bine ulaştı. 2009’da dinleme kararları sayısında 2008’e göre 5 bin kararlık bir düşüş yaşandı ve rakam 37 bine düştü ama 2010’un ilk yarısında bu rakam yeniden 30 bine çıktı. Savcıların acil durumlarda mahkeme kararını beklemeden istediği dinleme sayısı çok yüksek değil. 39 bin 210 kararın olduğu 2007’de 64, 42 bin 256 kararın olduğu 2008’de 539, 37 bin 708 kararın olduğu 2009’da ise 669 ‘acil’ dinleme başlatıldı. 30 bin 387 mahkeme kararının alındığı 2010’un ilk altı ayında 569 dinleme ya da iletişimin tespiti savcı ya da istihbarat kuruluşunun talebiyle başladı.