Ercan, konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede şu anda bilgi işlemde kullanılan ve bilgisayarlar ile telefonların içerisindeki çiplerin yapıtaşı olan silisyum (silikon) teknolojisinin geliştirilebilirlik limitinin önümüzdeki on yıl içerisinde sona ermesi beklendiğini belirterek, “Şu anda kullandığımız bilgisayar teknolojilerinin sonuna geleceğiz. Artık daha küçük ve daha hızlı çalışan çipler oluşturamıyor olacağız. Bu noktada ben de geliştirdiğimiz teorik yöntem ile farklı devre önerilerinin hangisinin uzun vadede daha yüksel performans ile çalışacağı ve daha uzun ömürlü olabileceği, hangisine yatırım yapmanın daha akılcı olabileceği konusunda çalışıyorum” dedi.
Ercan şöyle devam etti: “Şu anda nano teknolojinin gelişmesiyle beraber, bu zamana kadar bilgi işlem teknolojilerinde görmeye alışık olmadığımız birtakım fenomenler görüyoruz. Bunlar kuantum etkilerden kaynaklanıyor. Yaptığım şey, nano seviyede görülen kuantum etkileri de hesaba katarak, alternatif bilgi-işlem teknoloji önerilerinin arasında hangilerinin daha iyi performans sağlayacağını araştırmak. Bir başka deyişle, önümüzdeki çağın bilgi-işlem teknolojilerinin temel limitlerinin teorik olarak hesabını yapıyorum.”
Massachusetts Institute of Technology ile Boğaziçi Üniversitesi’nin kurduğu Çekirdek Fon’dan kabul aldı
Boğaziçi Üniversitesi ve Massachusetts Institute of Technology (MIT) arasında bulunan Seed Fund’a başvurusunun kabul edilmesi ile çalışmalarını daha da geniş bir platformda sürdüreceğini belirten Ercan, “Bundan sonraki süreçte, bu zamana kadar elektronik teknolojilerin temel limit üzerine yaptığımız hesaplamaları artık düşük enerji ile çalışan ve mikro-halka rezonatörleri kullanılarak yapılan fotonik bilgi-işlem devrelerine de uygulayacağız. Bu zamana kadar üzerinde çalıştığımız sistemlerde farklı olacağı için bu proje araştırmalarımda yeni bir dönem başlatacak. Ayrıca yaptığımız teorik hesaplamaları MIT’deki laboratuvarlarda test edebilecek olmak da bir o kadar heyecan verici” diye konuştu.