Astronotların aylar ve hatta yıllar boyunca uzay araçlarında kalabilmeleri için yiyecek ve içeceklerini uzayda temin edebilmeleri gerekiyor. Çünkü belirli aralıklarla yiyecek, içecek ve oksijen için dünyaya geri dönmek zahmetli olduğu kadar masraflı da… Bu kapsamda Uluslararası Uzay İstasyonu uzayda su kazanımını mümkün kılacak bir proje oluşturmuş bile. Alman Hava ve Uzay Yolculukları Merkezi’nden biyolog Gerhild Bornemann sistemi şu şekilde açıklıyor: “İdrardaki su ayrıştırılarak az miktarda bir kalıntı elde ediliyor. Bu kalıntı daha sonra tedarik uçuşuyla dünyaya gönderiliyor. Kimyasal maddelerle temizlenen su akabinde su döngüsüne geri dönüyor.”
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda oksijen kazanmak da mümkün. Elektroliz yöntemiyle su molekülü, oksijen ve hidrojen elementlerine ayrıştırılıyor. Hidrojen uzay boşluğuna bırakılırken, oksijen kabin içerisinde kullanılabiliyor.
Yosunun herşeyinden yararlanılacak
Uluslararası Uzay İstasyonu genellikle dünyaya yakın yerlerde konuşlandırılıyor. Merkeze yılda birkaç kez dünyadan yiyecek ve içecek ikmalinde bulunuluyor. Fakat araştırmaların uzayın keşfedilmemiş derinliklerine yönelmesi halinde, astronotların Dünya’dan destek almadan hayatını idame ettirmesi gerekecek. Stuttgart kentinde bulunan Uzay Sistemleri Enstitüsü çalışanlarından Jens Bretschneider’in yeni bir fikri var. Kesinlikle biyolojik sistemler kurulması gerektiğini belirten Bretschneider ‘Örneğin mikro yosunlar kullanabiliriz. Yosunlar salınan karbondioksiti alarak oksijen veriyor ve biyokütle oluşturuyor” şeklinde konuşuyor.
Bretschneider içinde yeşil bir su bulunan saydam bir depoyu işaret ederek “Bu dünyada da içerisinde verimli bir biçimde yosun yetiştirilebilen panel şeklinde bir reaktör. Buradaki avantaj gazın sürekli yosunlara karışabiliyor olması. Temas sağlanabilen alan daha geniş. Bu sayede yosunların ışığa doğru teşvik edilip ya da ışıktan uzaklaşarak daha hızlı gelişmelerini sağlanıyor” diyor.
Uzay mühendisi Jens Breitschneider yosunların besin değerinin de yüksek olduğunu belirterek ekliyor ve ‘Yosunlar bir macun haline getirilerek mikrodalga ya da taş değirmen yardımıyla yiyeceklere karıştırılabilir. Bu sayede astronotların günlük gıda ihtiyacının yüzde 20’si mikro yosunlarla karşılanabilir’ şeklinde konuşuyor.
Cam tüplerde yetiştirilebilecek
Astronotların sürekli yosun değil arada sırada lezzetli bir şeyler yemek isteyebileceği de düşünülmüş. Biyolog Gerhild Bornemann’ın bu konuda da bir çözümü var. Buna göre cam tüpler içinde sebze yetiştirmek mümkün. Tüpler aynı seralar gibi suyla besleniyor. Cam tüplerin içindeyse lav bulunuyor. Bitkiler köklerini bu lavların içine salabiliyor. Bu sayede lavlar hem toprak görevi görüyor hem de atıkların gübre halinde getirilmesini sağlıyor. Yani bir yandan organik atıkların değerlendiriliyor diğer yandan da doğrudan gıda maddesi üretimi ile ilişkilendiriliyor.
Deutsche Welle Türkçe