İstanbul Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Mezunu Kerem Şenvardar, İTÜ Teknogirişim Atölyesi’nde, yaptığı AR-GE çalışmaları prostat teşhisinde önemli bir çığır açtı.
EN SIK GÖRÜLEN İKİNCİ KANSER TÜRÜ
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre prostat kanseri, görülme sıklığı açısından 100 binde 19.39 oranıyla akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olarak görülüyor. Prostat kanseri, kanserli hücreler prostat dokularından başka dokulara geçmediği sürece cerrahi müdahale veya radyasyon terapisi yöntemleri ile tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu dile getiren Kerem Şenvardar, bu durumun kendisi erken teşhisi önemli kıldığını söyledi. Hastalıkla ilgili kısa bilgi veren Şenvardar, şunları kaydetti:
“PSA (Prostat Spesifik Antijen) prostatın epitel hücreleri tarafından üretilen ve seminal sıvıda yüksek oranda bulunan protein yapısında bir enzimdir. Normal durumdaki prostattan seruma az miktarda karışmaktadır. Kandaki yükselme, prostat hastalığının göstergesidir. PSA normalde, 4 ng/ml’nin altında olmalıdır. 4 ng/ml altındaki değerler normal olarak kabul edilmektedir. 4-10 ng/ml arasındaki değerler şüpheli sınır değerler olarak kabul edilmektedir. 10 ng/ml üzerinde elde edilen PSA değeri ise yüksek olarak değerlendirilmektedir. “
HASTALAR İÇİN BÜYÜK KOLAYLIK
Teşhisin bu kadar önemli olduğu bir durumda, teşhis amacı ile kandan alınan örnek yapılan teşhis sonucunda yüzde 75’e varan hatalı sonuçlar ortaya çıktığını kaydeden Şenvardar, erken teşhisin artık daha kolay ve hata oranının daha az olduğunu kaydederek şu bilgileri verdi: “PSA’dan farklı, başka bir marker prostat kanseri teşhisini daha hassaslaştırabildiği gibi erken teşhisin de önünü açabilecektir. Bizim teşhis için düşündüğümüz marker PCA3 adlı markerdır. Bu markerın doğruluk oranının sınır değerlerde yüzde 75-80 arasında olması ve idrardan bakılabilmesi, hassasiyeti arttırdığı gibi aynı zamanda hastalar içinde kolaylık sağlamaktadır. “
DÜNYADA SADECE İKİ ÜLKEDE YAPILIYORDU ŞİMDİ TÜRKİYE’DE YAPILACAK
Bu test şu an dünyada iki ülkede yapılmakta ve dünyadaki örnekler bu iki ülkeye gitmektedir, diyen Şenvardar, kendilerinin geliştirdiği proje ile birlikte artık hem yurtdışına bu iş için ülke ekonomisine yük getirmeyeceğini hem de bakılan PCA3 markerının kısa sürede (2–3 gün) bozulduğunu düşünüldüğünde yanlış sonuçlar verilmesinin önüne geçileceğini söyledi.
Şenvardar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “ Bu proje ile üretilmesi planlanan kitin maliyetinin yurtdışındaki emsallerine göre yüzde 50–60 oranında ucuz olması ve test sonucunun alınmasının 5-6 saat arasında gerçekleşmesi mümkün olacaktır. Projemizi Marmara Üniversitesi Eğitim Araştırmalar Hastanesi ile ortak bir şekilde yürütmekteyiz. Örneklerin temini ile birlikte hocalarımız ile belirli periyodlarda görüşmekte ve sonuçları yorumlamaktayız. Projemiz için Sanayi Bakanlığından destek almaktayız. Ayrıca İTÜ Rektörü Prof.Dr. Mehmet Karaca, Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Mehmet Sabri Çelik ve danışman hocalarımız Doç.Dr Mustafa Kumral ve Doç. Dr. Levent Trabzon’a teşekkür ediyoruz. “