DOSYA: Cern’in İç Yüzü!

Araştırma
Haber: Tuba Olğaç En Başta Alalım… Cern, dünyadaki en büyük parçacık fiziği laboratuarı… Gündeme Big-Bang deneyi ile geldi. 1950’li yıllardan beri fizik ile ilgili çalışmalar yapıyor...
EMOJİLE

Haber: Tuba Olğaç

En Başta Alalım…

Cern, dünyadaki en büyük parçacık fiziği laboratuarı… Gündeme Big-Bang deneyi ile geldi.
1950’li yıllardan beri fizik ile ilgili çalışmalar yapıyor. Ancak “Cern” adının hafızalara kazınması son yapılan deney ile gerçekleşti.

Cern’de çalışan fizikçiler, son deneyleri sayesinde yeni buluşlar yapabileceklerini belirtiyorlar. Bunun ne gibi bir buluş olduğunuysa anlayamıyoruz. Zira anlamadığımız jargonlarda, farklı kelimelerle konuşarak bir tür enformasyon kargaşası yaratıyorlar. En sık yinelenen sözlerden biri; “Bu enerji seviyesi yeni fizik buluşlarının önünü açan kapı olacaktır”…

Cern fizikçileri ile Cern’e gönül ve para vermiş kitleye göre büyük hadron çarpıştırıcısının ardından Dünyadaki en muazzam enerji elde edildi.

Son deneyde 2000 ton ağırlığındaki devasa mıknatıs, Fransa-İsviçre sınırının 100 metre altından geçen 27 kilometre uzunluğundaki tünele yerleştirildi. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı isimli parçacık hızlandırıcısında, atom çekirdeğindeki protonlar çok yüksek enerjiyle kafa kafaya çarpıştırıldı. Bu şimdiye dek inşa edilen en büyük ve en yüksek enerjili parçacık hızlandırıcısı…

Deney hala sürüyor ve protonlar kafa kafaya çarpıştırılıyor. Bir fizikçi bu çarpışmaların en az 20 yıl süreceğini söylüyor. Deneyin ise Big Bang ile kıyaslanamayacağını zira bu deneydeki enerji yoğunluğunun bir sineğin kanat çırpması kadar olduğunu belirtiyor(!)

Gerçek Sebep Ne?

“Şüphesiz Allah, gökleri zeval bulur diye sürekli (her an kudreti altında) tutuyor” (Fatır, 41)

Peki deneyin yapılmasının tek sebebi bu mu? Onlarca ülke trilyonlarca para döktü, 18 milyar dolar sırf bu deney için harcandı. Binlerce fizikçi 14 yıl boyunca sadece bu deney için çalıştı.  

Birçok bilim insanı, gazeteci ve deprem uzmanı ağız birliği etmişçesine, Cern deneyi ile ilgili tek kelime olumsuz cümle sarf etmiyor, gündeme farklı olasılıkları taşıyan kişileri de spekülatör ilan ediyor.

Tanrının Zerreleri : Higgs Bozonu

Edinburgh Üniversitesi’nde görevli Peter Higgs’in 1960’lı yıllarda ortaya attığı Higgs Boson (Tanrı’nın zerrecikleri) büyük patlamanın ardından ortaya çıkacağı varsayılan parçacıkların ismi. Peter Higgs ’e göre kainat, Higgs Alanı ismini verdiği bir enerji tarafından yaratıldı. Bu enerji, büyük patlamanın ardından ortaya çıkan parçacıklarla etkileşime girdi ve “Higgs Boson” ismi verilen zerreciklerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Bu zerrecikler maddeye kütle kazandırdı. Fakat Higgs’in bu teorisi kimi saygın fizik dergileri tarafından kabul görmemişti. Maddeye kütle özelliği veren parçacığın adı olan higgs parçacağı, bu parçacıklar hakkında çok bilgi olmamasından ötürü Tanrı’nın zerreleri olarak da anılıyor. Sadece özel şartlarda protonların yüksek bir enerjide birbirlerine çarpıştırılıp gözetlenebilen ya da tespit edilebilen bu parçacıklar, 2007 yılında yapılan büyük deney ile daha çok tartışılmaya başlandı.

Cern’e üye olan ülkeler

 Aşağıdaki ülkeler resmi olarak Cern’e üyedir…

Cern’de Bir Kabalacı!

Cern deneyi bir çok ilginç ayrıntıyı da beraberinde getirdi. İyibilgi.com sitesinde yer alan bir haberde, dünyanın önde gelen kabalistlerinden Dr. Rav Michael Laitman’ın Cern ile olan ilişkisi ifşa edildi.

Laitman, kendini kabala ve simyaya adamış bir felsefeci. Cern’de çalışan fizikçilerden bazıları da Laitman’ın öğrencisi… Kabala gösterildiğinin aksine kara büyü, simya ve metafizik güçlerle ilgili gizli bir ilim. Ancak Cern’deki fizikçiler anlaşılan Kabalaya da merak sarmış durumda…

Laitman, Türkiye’de yaptığı bir açıklamada islamiyet dahil, tüm semavi dinlerin kökeninin
kabala olduğunu söylemişti. Laitman’ın Cern deneyi ile ilgili de ilginç düşünceleri var.

“İnsan kısıtlı algılara sahiptir. Oysa gerçekte bu sadece yukarıdan, Yaratıcı (Ohr Makif) yoluyla gerçekleşebilir. O yüzden sakin olmanızı tavsiye ederim, keza bilim insanları kukla
gibidir, bütün hareketleri Yaratıcı tarafından yönlendirilir.”

Laitman’ın bilim insanlarını bir kuklaya benzetmesi oldukça ilginç! Çünkü kendisi de o kukla dediği bilim insanlarından bazılarına Kabala dersleri veriyor. Açıkça görmek istemesek bile deneydeki kişilerin ilginç bağlantıları bizi oldukça düşündürüyor. Bir fizikçi neden kara büyü öğrenir, 5. boyuta geçişi kolaylaşsın diye mi?

Cinler Alemine Geçiş

Birçok gazeteciye göre Cern deneyinin asıl sebebi, kabalistlerin de inandığı gibi cinler
alemine erişmek. Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül’de CERN ile ilgili bir yazısında bu
olasılığı dile getirmişti.

“Ne yapıyorlar? Evrenin oluşum anı olduğu iddia edilen Büyük Patlama’yı (Bing Bang) laboratuar ortamında gerçekleştiriyorlar. Maddi verilerle yaklaşık 14 milyar yıl önce gerçekleştiği varsayılan bir olayı bugüne çağırıyor. Neyi arıyorlar? “Higgs bozonu”nu.. Yani varlığın temeli kabul edilen ilahi parçacığı! Yani evrenin yaratılış anına tanıklık etmek istiyorlar. Adeta kıyamet şartlarını oluşturuyor. Big Bang teorisine göre varlığın başladığı nokta burası. O parçacık da adeta bir tanrı. Bir yaratıcı… Bugün bildiğimiz ve bilemediğimiz her şeyin başlangıç noktası… Daha net ifadeyle; maddenin gen haritasını çıkarmaya çalışıyorlar. Bunu ancak, bugün bildiğimiz her şeye kütle kazandıran sihirli şeyi görerek yapabileceklerini biliyorlar. Deney sonucu bu parçacık bulunamazsa bütün teorinin, fizik kurallarının altüst olması da söz konusu. Higgs bozonu parçacığı teorik olarak biliniyor. Ama insanoğlu onu görme şansını şu ana kadar bulamadı. Kütlesi olmayan şeylerin neden kütlesi olmadığı da böyle bu parçacığın sırrı çözülerek anlaşılacak… Bugün, evrenin sürekli olarak genişlemekte olduğunun ispatlanması Büyük Patlama’nın en büyük delili olarak kabul ediliyor. Evren genişlediğine gore, genişlemenin başladığı bir an olması gerekiyor. Genişlemeyi tersine doğru düşünürsek, o zaman her şey başladığı noktaya, tek bir noktaya dönecektir.

Şu an CERN’de yapılan da bunun deneyi işte. Bazıları Allah’ın evreni Big-Bang ile yarattığına ve serbest bıraktığına inanır. Onlarna gore Allah ilk hareketi yaratmıştır. Ancak hiç bir kuralı olmayan bir patlama sonucu dağılan parçacıkların, galaksileri bu şekilde denge üzerine oluşturması elbette düşünülemez. Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın önce “gökleri” yarattığını, daha sonra yeryüzünü düzenlediği, onda dağları varettiği ardından atmosferi düzenlediği, en sonra da canlıları var ettiği bildirilmektedir Aynı şekilde, Kuran ayetleri Allah’ın evrendeki tüm varlıkları sürekli yönettiğini bildirmektedir… İnsanoğlu’nun cinlerin ve başka varlıkların hızına erişebileceğini öngörebiliyor…”

Cern’de çalışan Türk fizikçi Bilge Demirköz bir açıklamasında bu iddiayı güçlendirecek şeyler söylüyor;

“Fizik kanunlarını anlamak istiyoruz. Mesela biz şu anda üç boyutta yaşıyoruz. Artı bir boyut olarak zamanı koyduğumuzda 4 boyuta çıkabilir. Ama daha yüksek boyutlarda yaşıyor olabiliriz. Fakat farkında olmayabiliriz. Görmediğimiz boyutlar olabilir. Bu da evrenin sırrı
olabilir.”

Demirköz’ün bilmediğimiz boyutlar dediği şey sakın görünmeyen varlıklar olmasın!

CERN’e Karşı Çıkanlar

Bu deneye şiddetle çıkan bilim insanları da var. Walter Wagner ve Luis Sancho isimli iki bilim adamı bu makinenin beklenenden büyük bir kara delik yaratarak dünyayı içine alacağını, ya da dünyada büyük felaketler getireceğini söyleyerek deneye karşı çıktılar ve Cern aleyhine dava açtılar.

Almanya’daki Eberhard Karls Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Otto Rössler
öncülüğündeki bir grup bilim insanı da, “deney sırasında açığa çıkacak muazzam enerjinin dünyayı
yutabilecek kara deliklerin açılmasına yol açabileceğini söyleyerek, CERN deneyinin engellenmesi
gerektiğini söylediler. Bunun için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdular, ancak başvuru
reddedildi.

Dünyanın dört bir yanından bilim adamları, Mini kara deliklerin, bilinen en tehlikeli nesneler
olabileceğini” söyleyerek, deneye katılan 26 fizikçinin “ateşle oynadığını” söylüyordu.
……………..

İlginç Motifler

İddialara göre bu resim CERN’in kampüsünde çekildi. Şiva isimli bir hindu tanrısı, bir çemberin içinde “yokoluş” isimli dansını yapıyor.

Cern, bu heykelin bir fizikçi tarafından hediye edildiğini söylemişti. Ancak bir laboratuarda böyle bir heykelin bulunması, -hediye bile olsa- oldukça ilginç…Neden “bilimsel bir deney”, bu kadar çok dini motifi içersinde barındırır? Tüm dünyayı ilgilendiren bu kadar büyük bir deneyin yapıldığı yere, kim neden bu tür sembolleri yerleştiriyor?

Bu da LHC olarak bilinen Büyük Hadron Çarpıştırıcısının parçası. Bir de böyle bakmayı deneyin…
Ortada bir delil yok, ama benzerlik ürkütücü…

Depremleri Tetikledi Mi?

Ve elbetteki depremler… 10 Eylül’de CERN’de büyük patlama deneyinin başlatılmasının ardından
Endonezya, Japonya, Fransız Guanası’nda ve İran’da meydana gelen depremler, deneyle bu doğa
olayların arasında bir ilişkisi var mıydı?

Rusya’dan Sorca Faal Ajansı’nın gündeme taşıdığı bilgilere göre evet vardı. Şili’nin Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Ulusal Komisyonunun hazırladığı raporlarda deneyler ve patlamalar arasındaki ilişki şöyle anlatılıyordu;

“Bu raporlar Kamchatka’s Karymsky yanardağının ve İtalya’nın Etna yanardağının son günlerdeki patlamalarının, bu CERN deneyleri ile bağlantılı olduğunu ve CERN deneylerinin trajik olarak yanlış gittiğini bildiriyor… Bu özellikle endişe verici, Nevada’daki 51. Bölge isimli yüksek gizlilikteki üslerinde, CERN’in kuark temelli iletişim sistemine Kuzey Amerika ‘çapası’ nedeniyle son haftalarda o bölgede 5,000 den fazla deprem oldu…”

Bu saptamaya Rus bilim insanları da katılıyor. Bu hatanın, önce Şili’de muazzam bir volkanik patlamayı ateşlediğini ve Çin’de 7.8 büyüklüğünde bir deprem olmasına neden olduğunu belgelediler.

Tarih : 10 eylül 2008

Büyük hadron çarpıştırıcısı devreye girdi. Hemen ertesi gün, dünya sallanmaya başladı.
Japonya, iran, endonezya ard arda depremlere tanık oldu. Haiti de meydana gelen depremin hemen
ardından Şili’de 8.8 büyüklüğünde başka bir deprem daha meydana geldi.

Şili depreminin sıcaklığı geçmeden bir deprem haberi de Elazığ’dan geldi. Dünya günlerce Haiti, Şili ve Elazığ arasındaki bağlantıyı kurmaya çalıştı, farklı levhalarda, farklı deprem kuşaklarında bulunuyorlardı, bu yüzden depremlerin birbirini tetiklemediğini söylediler. Oysa büyük bir ayrıntı unutuldu. Hadron çarpıştırıcısı o tarihte giderek hızlanıyordu… İrlanda’da meydana gelen son volkan patlaması bu raporları ve bilim adamlarının kuşkularını yeniden gündeme getirdi. 9 Şiddetindeki son ve en büyük Japonya depreminin ardından bir şeylerin depremleri tetiklediği konuşuluyor. Deneyin akıbetinin ne olacağıysa şimdilik bilinmiyor. Belki bir kara delik, belki antimadde…

Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking, deneyde kozmolojinin “kutsal kasesi” olan bu parçacığın tespit edilemeyeceğini iddia ediyor ve ekliyor;

 “Bence daha ilginç olacak şey Higgs’i bulamamamız olacaktır. Bu bir şeylerin yanlış olduğunu gösterecek ve yeniden düşünmek zorunda kalacağız” diyor… Hawking, geçmişteki bazı açıklamalarında fiziğin her şeyi çözemeyeceğini, zira bir yaratıcının asıl kudreti elinde bulundurduğunu söylemişti.

Bir başka bilimadamı ise yazdığı bir makalede, Japonya’daki son büyük depremin her hangi tektonik bir tetikleyicisi olmadığını, depremi anlamakta zorlandığını ifade etmiş ve eklemişti “Bu makine hepimizin sonu olabilir”…

on5yirmi5.com