Doğum ağrısı konusunu inceleyen bir araştırmada kadınların aslında bu acıyı unutmadığını ortaya koyuyor. Ayrıca İsveç’te 2000 kadın üzerinde yapılan ve ağrıyla ilgili hafızanın zaman içinde değişip değişmediğine bakıldı.
Kadınlardan bu ağrının şiddetini doğumdan iki ay sonra ve 12 ay sonra derecelendirmeleri istendi. Veriler ağrının unutulmadığını gösteriyordu. Kadınların yüzde 60’ı her iki dönemde aynı derecede ağrı bildiriminde bulunmuş, üçte biri daha önce hangi dereceyi bildirdiklerini unutmuş, yüzde 18’i ise 12. ayda daha fazla ağrı çektiklerini ifade etmişti.
Geçmişi yeniden yazmak
Beş yıl sonra araştırmacılar kadınlarla yeni bir değerlendirme yaptı. Bazı kadınların ağrıya dair hafızaları silikleşmiş, yarıya yakını ilk değerlendirmeden daha az acıya işaret etmişti; fakat ilk değerlendirmede en fazla ağrıdan söz edenlerde acıya dair hafıza etkisini yitirmemişti. Ancak bu kötü anlama gelmiyordu. Kadınlar doğum tecrübesini bir başarı olarak görüp, “doğum acısına katlandıysam her şeye katlanabilirim” sonucunu çıkarıyordu.
Acıya dair hafızanın zamanla etkisini yitirmemesi bazıları için şaşırtıcı olabilir. Çünkü hafızayla ilgili psikolojik araştırmalar uzun süre, olayları her hatırlayışımızda hafızamızı biraz farklı bir biçimde yeniden şekillendirdiğimizi gösteriyordu. Yani hafızamız bir DVD gibi her defasında olayları olduğu gibi hatırlamıyordu.
Teorik olarak doğum sancısı sonunda ortaya olumlu bir sonuç çıktığı için ağrıya dair hafızanın zamanla azalması gerekir. Fakat böyle olmuyor. Peki, daha kötü tecrübelerde yaşanan ağrıların şiddeti zamanla unutuluyor mu?
Acıyı hatırlamanın yararı
Kendi güvenliğimiz ve iyiliğimiz açısından bazen acıyı ve o acıya neyin yol açtığını unutmamak önem taşır. Örneğin sıcak bir şeye dokunduğumuzda ya da teneke kutuyu açmaya çalışırken elimizi kestiğimizde hissettiğimiz acıyı akılda tutarak kendimizi benzer kötü tecrübelerden korumuş oluruz.
Fakat bazı acıları unutmak da iyidir. Bazı hastalıklara bağlı kronik ağrılar gibi. Bu tür ağrıları kontrol etme ve azaltma konusunda yeni çalışmalar yapılıyor.
Daha önce parmağınızı sıkıştırdığınız kapının yanından geçerken o acıyı hatırlayınca irkilirsiniz. Buna PKMzeta adı verilen bir molekülün neden olduğu belirtiliyor. Bu molekül, yeni bir şey öğrendiğimizde beyindeki sinir hücreleri arasındaki bağlantıları güçlendiriyor; ayrıca acı bir tecrübenin ardından fiziksel duyarlılık oluşmasına neden oluyor.
Hafızayı engelleyen ilaçlar
Arizona Tıp Fakültesi’nde fareler üzerinde yapılan deneylerde, omurilikte bu moleküller bloke edildiğinde acıya karşı ekstra duyarlılık ortadan kalkıyor. Bu veriler, bu yöntemin gelecekte kronik ağrıların tedavisinde kullanılabileceğini gösteriyor.
Acılı bazı tedavilerde benzer yöntemler kullanılıyor. Örneğin kolonoskopi yapılırken hastaları yatıştırmak için verilen midazolam türü ilaçlar ayrıca geçici olarak yeni hafıza oluşumunu da engelliyor; böylece o işlemin yol açtığı acının daha sonra hatırlanması zorlaşıyor.
BBC Dergi’nin haberine göre Avustralyalı anestezi uzmanı Andrew Davidson, geçen yıl bir tıp dergisine yazdığı makalede, bu tür ilaçların kullanımının etik sorunlar içerdiğini, bu ilaçların bilinçli hafıza oluşumunu zorlaştırmakla birlikte zımni hafızayı olduğu gibi koruduğunu belirtiyor. Yani kolonoskopi olan biri bu işlemi hatırlamasa da örneğin “hortum gördüğünde tuhaf bir rahatsızlık hissedebilir”. Dvidson bu nedenle bu tür ilaçlar verildiğinde etik olarak hastanın bu tür bir etkiye karşı uyarılması gerektiğini söylüyor.