Röportaj: Bilal Can
Mustafa Özçelik son zamanlarda çıkardığı eserlerle isminden sıklıkla bahsedilen hem şair hem yazar hem de eğitimci yanı olan güzide insanlardan biri. Özellikle son zamanlarda Mehmet Akif Ersoy üzerine yaptığı çalışmalarla isminden sıklıkla bahsedilen bir yazar.’’ Mehmet Akif ve İstiklal Marşı, Gençler İçin Mehmet Akif ve Safahat, Mehmet Akif ve Çanakkale, Mehmet Akif Ersoy Kronolojik Hayat Hikâyesi’’ gibi eserlerle Mehmet Akif Ersoy’un bilinmeyen yönlerini, şair ve aksiyon kişiliğini tanıtma hizmetiyle büyük iş başarmış yazarlardandır. Daha önce Yunus Emre üzerine yaptığı çalışmaları ile de Yunus Emre’nin insanlar tarafından daha iyi bilinmesi ve anlaşılması yolunda da eserleri önemlidir.
Son çalışması Beyan Yayınları arasından çıkan Cahit Zarifoğlu’nun Mektupları üzerindeydi. Söyleşimizi yeni çıkan bu kitap üzerine yaptık.
Kitabın hikâyesi nasıl başladı hocam. Nasıl şekillendi. Nasıl sonlandı. Biraz bahseder misiniz?
Biliyorsunuz, Zarifoğlu’nun eserleri Beyan yayınlarından çıkıyor. Geçen yıl son olarak ‘Okuyucularla” kitabı yayımlanmıştı. Bu kitap Zarifoğlu’nun okurlarına yazdığı “açık” mektuplardan oluşuyordu. Şüphesiz ki, bir şairin diğer türlerdeki eserlerinin yanı sıra mektupları da önemlidir. Buradan hareketle onun “özel mektuplar”ının da yayımlanmasının iyi olacağını düşündük. Böylece hem onun mektuplarda dile gelen dünyasını görebilecek hem de sanat-edebiyat konusundaki görüşlerini daha özel planda okuyabilecektik. Zarifoğlu külliyatını yayımlayan Beyan yayınevi de böyle bir arzularının olduğunu belirtince bu konuda daha somut bir adım atmamız gerekti ve varılan mutabakat üzerine çalışma başladı.
Yazılan mektuplar genelde Mavera Dergisi döneminde yazılan mektuplar olarak gözüküyor. Zarifoğlu’nun Mektupları sadece bu kadarla mı sınırlıydı?
Zarifoğluı’nun mektuplarının sayıca çok ama çok fazla olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki ancak bu kadarına ulaşabildik. Zaten bunlardan bir kısmı da önceden bazı dergilerde çıkmıştı. Ama mektup sahiplerinin bir kısmı elerlindeki mektupları paylaşmak istemediler. Bir bölümü, muhafaza edemediklerini söyledi. Bunun geniş hikayesini kitabın önsözünde belirttim. Aslında düşündüğümüz sayıda mektuba ulaşamayınca bu niyetimizden vazgeçmeyi bile düşündük. Fakat, mevcudu bir kitapta toplamazsak bunlar da kaybolup gidebilirdi. Hiç değilse bunları unutulmaktan, kaybolmaktan kurtaralım istedik. Bir beklentimiz de şu: Umulur ki, kimi mektup sahipleri ellerindeki mektupları bundan sonra bize ulaştırırlar. Ayrıca bizim bu konudaki araştırmalarımız da devam edecek. Dolayısıyla yeni baskılarında sayıca daha çok mektubu bir araya getirebilmeyi arzu ediyoruz.
Kitapta size de yazılmış olan toplamda 66 mektup var bazı mektupları orijinal haliyle de eklemişsiniz. Özellikle el yazısıyla yazılan bazı mektupları okumakta güçlük çektik. Siz de bu mektupları toparlarken, okurken ne gibi güçlüklerle karşılaştınız.
Zarifoğlu’nun çevresini tanıyan biri olduğum için bu isimlere ulaşmak zor olmadı aslında..Zorluk, aradan çeyrek asra yakın bir zamanın geçmesiyle ilgiliydi. Bu bakımdan ulaştığımız kişilerin büyük bir kısmından beklediğimiz cevabı alamadık. Mektuplardan el yazısı ile yazılanlarda okunma zorluğu çekilmesi doğal..Ama bu, benim için ciddi bir sorun oluşturmadı. Mektup sahipleriyle de istişare ederek karşılaştığım birkaç zorluğu bu şekilde aşmış olduk.
Kitap ne kadar bir sürede toparlanıp yayınlanma şekline girdi.
Kitaplar için yaklaşık bir yıl süren bir çalışma yapıldı. Bu süreyi daha da uzatabilirdik. Ama artık en azından bu aşamada daha fazla mektuba ulaşma şansımızın olmadığı ortaya çıkmıştı. Daha fazla beklemenin anlamı olmayacaktı. Bu yüzden yayınlama sürecine girilmiş oldu.
Kitabın diğer ulaşılamayan mektuplara da ulaşma gibi bir hedefi var. Şimdiye kadar geri dönüş oldu mu? Yani ben de de Zarifoğlu’nun mektubu var ileriki baskıda bunu da kullanabilirsiniz diyen oldu mu?
Evet, kitabın ulaşılamayan diğer mektuplara da ulaşmak gibi bir niyeti elbette var. Bu konuda herkesten katkı bekliyoruz. Geri dönüşler şimdilik az da olsa olmaya başladı. Burada bence sorun niteliğindeki bir durumu da paylaşmak isterim. Zarifoğlu, çok sevilen bir şair..Bu yüzden kimileri onun etrafında adeta bir “kült” oluşturmak istiyorlar. Bu yüzden de ona ait bir şeyi paylaşmama, bunu kendilerine saklama gibi bir tavrın içinde olabiliyorlar. Kimileri ise bugün adları “büyük” şair-yazara çıktığı için o zamanlar Zarifoğlu’nun kendi ürünleriyle ilgili eleştirilerinin bugün için ortaya çıkmasından rahatsızlık duyuyorlar. Bence bu iki tavra da hak vermek mümkün değil..Zarifoğlu’nun yazdıkları her ne kadar “özel” mektup niteliği taşısa da artık kamuya mal olması gereken şeyler. Tabi ki takdir, yine de mektup sahiplerinindir. Ben bu konuda gerekli gayreti gösterdiğime inanıyorum. En azından bu 66 mektubu bir kitap bütünlüğü içinde hazırlayarak bunları unutulmaktan, kaybolmaktan korumuş oldum.
Teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.
on5yirmi5.com