Sevgiye rağmen yürümeyen bir ilişki nasıl düzelir. Sevgiyi büyütmek, biraz da anlayış. Kimseyi değiştirmeye çalışmadan, uyumlu olmayı denemek…
Mutlu bir evliliğin sırrı sorun yaşayan ya da mutluluğunu korumak isteyen herkes kadar psikologların da merak ettiği bir konu. Bazı çiftler hiç anlaşamazken bazıları hem mutlu hem de uzun soluklu ilişkiler yaşayabiliyorlar.
Evliliklerin sorunlu hale gelmesi bir yana, tanışma aşamasında dahi ciddi sorunlar yaşayan çiftlerin karşısında, senelerce beraberliklerini sürdüren çiftler de var.
Konuyla ilgili yapılan çalışmalar, sadece çok seviyor olmanın iyi bir ilişki için yeterli olmadığını göstermekte. “Çok seviyorum ama yürümüyor”, “Çok seviyorum ama anlaşamıyoruz” gibi cümleleri kurmak aslında o kadar da şaşırtıcı değilmiş anlaşılan. Peki ne yapmak gerekiyor? Araştırmalara göre, mutlu çiftlerin sırlarından biri, hafızaları.
Mutlu anlarını unutmayan, onları saklayan; yani hafızalarında güncel olarak yer veren çiftlerin ilişkileri daha başarılı. Çünkü bir sorun çıktığında hemen geriye bakıyorlar. Yaşadıkları olumlu her şeyi hatırlıyorlar ve ilişkilerinin aslında mutlu olduğu sonucuna varıyorlar; çünkü ilişkinin temelleri mutluluk ile şekilleniyor bu şekilde.
Sorunların üstüne çok gitmemek gerektiğinin bilincinde olmak da güzel bir ilişkinin anahtarlarından biri. Bir tartışmanın sonunda küs olarak uyumak dünyanın sonu değil. Hatta ayrı bile uyuyabilirsiniz. Önemli olan bunun bir anlaşmazlık olduğunu, sadece belli bir konuda uzlaşının sağlanamadığının farkında olmaktır.
Her zaman sorun yaşıyoruz. Tek bir tartışma, aradaki sevgiyi, bağı bitirmez. Bitirmesine de izin vermemek gerekir. Sakinleştikten sonra yeniden konuşulabilir. Özür dilemek zorunda da değilsiniz. Siz böyle düşünürsünüz o da öyle düşünür. Bazen bu kadar basit. Her konuda hemfikir olmama hakkını birbirinize tanımalısınız. Birbirinize kendinize ait alan hakkını tanımalısınız.
Çiftlerin en büyük sorunlarından biri birbirlerini değiştirmeye çalışmak. Oysa ki bu hiçbir zaman çözüm üretmiyor. Aslında bunun böyle olduğunu kabul edip, buna rağmen anlaşıyor olmayı denemek çok önemli ve kesinlikle yapıcı.
Siz berabersiniz ve birbirinizi değiştirmek zorunda değilsiniz. Zaten birini değiştirip kendinize benzetecekseniz, kendinizle kalmanız daha mantıklı olurdu; bu da mümkün olmadığına göre, herkes birbirini olduğu gibi kabul etmeli ve öyle sevmeli. Zaten sevgi, biraz da “-e rağmen” sevmektir.
Her zaman doğruları söylemek zorunda değilsiniz. Özellikle de çatışma anlarında ya da küsmüşken. Yaralayıcı olmamak, biraz nezaketli olmak her zaman, her türlü ilişkide yardımcı oluyor. İntikam alır gibi, tam da gerginliğin ortasında ne kadar gerçek olursa olsun, ne kadar doğru olursa olsun karşı tarafı incitecek bir şeyi söylemek ilişkiyi de, sevdiğinizi de, sizi de yaralar.
Beraber olmak demek iki kişinin mülkiyetini teslim etmez; her türlü hakkı tanımaz. Sevgi iyileştirir; yaralamaz. Eğer seviyorsanız, rencide etmeyeceksiniz. Aynı yolda yürüdüğünüz, belki de “eşim” dediğiniz kişiyi incitmek, sizi de incitir. Özen gösteren çiftlerden olun ve mutlu kalın.
Psikoloji.com