İyi evliliklerle kötü evlilikleri birbirinden ayıran temel özelliklerden birisi kavga edebilmektir. Evlilik aslında ilk gerçek sosyalleşme deneyiminizdir.
Mahalledeki, okuldaki, işteki sosyalleşme adımlarınız evlilikteki gibi değildir. Çünkü evlilikten önce sizi mutsuz eden ve çatışma yaşadığınız kişileri hayatınızda ya uzağa koyuyordunuz ya da çatışma yaşamadığınız konuların üzerinde nefes alarak ilişkinizi sürdürmeye çalışıyordunuz. Ancak hayatınız evlilik şeridine girince bu çok bildiğiniz ilişki kurma yöntemi "hata" vermeye başladı.
Çatışma yaşadığınızda eşinizi aynı ev içinde hayatınızdan uzağa fırlatmanız pek çare olmaz. Bu şekilde evliliğinizle aranıza mesafe koymak, evli kimliğiyle bekâr yaşamak gibi ucube bir ruh halini size dayatır. Veya sadece çatışma çıkarmayacak konuların suni güvenlikli çatısında nefes almaya çalışırsınız ki bu evliliğinizi daha da çok kanatır. Adeta bir uçurumun kenarında yürür gibi her an yine o "açmaz" konulardan birinin uçurumuna düşmekten öyle korkar hale gelirsiniz ki; bu korku evliliğinizi sürekli gergin bir adrenalin bağımlısı haline getirir. O zaman acilen bir yetenek kazanmanız gerekir: Kavga etmek! Mutsuz evliliklerde sıfır kavga ve paralelinde içe çekilerek, kendi dünyasında kaybolma ya da her seferinde ruhsal hasar şiddeti biraz daha artan yaralayıcı kavgalar yaşanır. Mutlu evliliklerde ise "iyi kavga"lar vardır.
İyi kavganın alfabesi!
1. Zamanını iyi ayarlayın! Eşinizle çatışma yaşadığınız konuyu çatışma anında konuşmayın. Bırakın kanınız biraz soğusun. Kalp vuruş ritmi erkeklerde dakikada 72, kadınlarda 82’dir. Ancak bu oranlara güvenmeyin, kalp 1 saniyede 30 vuruş hız artırabiliyor. 100’den sonra ise adrenalin patlar, kaslar gerilir, nefes almak bile zorlaşır. İstediğiniz kadar, bir daha anlatayım bu sefer olacak deyin, yalancı çıkacaksınız. Oysa iyi kavgada tansiyon tartışma boyunca ibrede 100’ü hiç görmez.
2. Mekânını iyi ayarlayın! Eşiniz bir şey yapıyorken, izliyorken, bulaşık yıkıyorken ya da ortamda başka birileri de varken konuşmayın. Unutmayın, Galile’yi bile dünyanın yuvarlak olduğunu kimse hazır değilken söylemesi yakmıştır. Başkalarının yanında eşinizi eleştirmeyin. Eşinizin bırakın sizin ne demek istediğinizi anlamasını, iki cepheden saldırı geliyormuşçasına sadece savunma hattını güçlendirecektir.
3. Ritminizi iyi ayarlayın! Tenis maçı yapmıyorsunuz. Biriniz biraz sertleştiğinde gelen topa biraz daha şiddet ekleyip geri göndermek zorunda değilsiniz. Gelen topları yumuşatmaya, konuşma ritminizi termostatlı bir şekilde yürütmeye, sözlerinizin dozunu iyi ayarlamaya dikkat edin. Evliliklerde çoğunlukla sorunu çözmek için yapılan kavga içinde kullanılan sözcükler tek başına yeni bir sorun haline gelir.
4. Dinlemeye hazır olun! Konuşmaktan çok dinlemek derdiniz olsun. Unutmayın, cümlelerinizin tamamlanması hiç de önemli değil. Eşiniz konuşmaya başladığında söylemek istediğinizi unutun ve sadece dinleyin. Kelimelerinin tonundaki duygunun sesini duyabilmeniz için mutlak sessizliğe ve sadece duyduklarınıza odaklanmaya ihtiyacınız var.
5. Dallanıp budaklanmayın! Her seferinde sadece bir konu konuşun. Sakın nişanlıyken de yaptıklarını, tatildeyken yaşadıklarınızı saldırınızı güçlendirmesi için masaya getirmeyin. Bu, iyi kavgayı kullanarak bir tek konuyu çözülebilecekken, haklı çıkma tutkusunun esareti altında 1000 konuyla ötenazi yapmak demektir. Her konu için ayrı bir zaman dilimi belirleyin.
6. Kısa konuşun! Konuşmanızı çok uzatmayın, o sırada çözülmesini mutlaka beklemeyin. Eğer konuşmaya başlamadan öncekine göre eşinizi daha iyi anlıyorsanız iyi bir kavga etmişsiniz demektir. Çözümü bazen zamana bırakmak en iyisi olur. Sevgi gösterisi içeren bir bitiriş yapın ve günlük hayat içinde tekrar konu üzerine "ince gönderme"ler yapmayın.