Mutlu birey, mutlu toplum için ailede güven duygusu

İliskiler
Hatice BİLİCİ Eğitimci-Yazar                                                &nbs...
EMOJİLE

Mutlu

Hatice BİLİCİ

Eğitimci-Yazar                                                                                                              

Aile, kişinin hayata hazırlandığı, toplumda karşılaşabileceği veya yaşayabileceği tüm duygu ve davranışları tecrübe ederek öğrendiği, toplumun inşasında önemli bir temel taşıdır. Aile içi iletişimin sağlıklı olma oranı aile ortamında ki güven duygusunun yoğunluğu, kişinin hayata tutunabilmesini ve ailede kopyaladığı tutum ve iletişim becerilerini kendi yaşamına aktarabilmesini sağlar. Çocukların sağlıklı gelişmeleri için ailede güven ortamı oluşturulabilmesi büyük önem arz etmektedir. Zira ailede kurulan güven ortamı çocukların zekâ, kişilik ve sosyal davranışlarını geliştirmektedir. Aile içerisinde ki anne baba rolü, çocukların sağlıklı gelişimi ve sosyalleşmesine yön vermektedir. Dünyaya gelmeden anne karnında başlayan iletişim, doğum ve emzirme süreçlerinde bebekle anne arasında güvene dayalı bir bağ oluşturmaktadır. Ancak çocukta güven duygusunun oluşmasında, anne kadar babanın gösterdiği ilginin ve kurduğu iletişimin önemi de azımsanmamalıdır.

Aile içinde güven duygusu aile bireylerinin birbirlerine, sözel ve sözel olmayan davranışları ile verdikleri tepki ve mesajlarla oluşur. Etkili bir iletişim, aile üyelerinin karşılıklı olarak birbirlerinin düşüncelerini ve duygularını anlamaya çalışmaları, uyum içinde yaşamaları için önemlidir.

Ailede ki güven ortamının temeli eşler arasındaki iletişimle atılır. Anne baba arasında empati kurarak oluşturulan kaliteli ilişki, bilinçli ve sağlıklı alınan kararlara dayanır. Karşılıklı güvene dayalı bakış açısıyla eşler diğerini değerli görür ve olduğu gibi kabul edip saygı duyarlar. Bu tür ailelerde herkes kendi sınırının farkındadır. Bu sebepten sürekli etkileşim ve diyalog içerisinde olmaktan çekinmezler.  Ailenin sürekliliğini korumak için kendi ihtiyaçları ile ailenin ihtiyaçları arasında dengeyi iyi kurarlar. Uzun süreli birlikte yaşanacak mutlulukları kısa kendi başına yaşayacakları mutluklara tercih ederler.

Eşler anne-baba olmaya karar verdiği zaman, davranışlarıyla olgun insan modelini çocuklarına gösterirken birbirlerine yansıttıkları güven duygusunu çocuklarına da aktarmış olurlar. Güven ortamında büyüyen çocukların hayata dair ihtiyaçları doğal olarak karşılanacaktır. Çocuklar, bu güven ve sevgi ortamı içinde kendi kişilikleri oluşurken denemekten korkmayacaklardır. Cesaretli olacaklar ve aileden tüm lezzetleri almaları nedeniyle başka yerlerde mutluluk aramayacaklardır.

Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimini edindiği yerdir. Yani anne baba rol model olur ve onlar arasındaki iletişim çocukların sosyal kimliğini ortaya çıkarır. Aile içerisinde güven ortamında, sağlıklı bir iletişimle, sevgi ve saygı ortamında büyüyen çocuklar, ilk deneyimlerini bilinç altında canlı tutarak ileriki yaşlarına taşırlar. Sağlıksız bir iletişimin olduğu, çatışmaların yaşandığı, saygının yitirildiği aile ortamlarında güven ortamı da sağlanamaz. Kendini güvende hissetmeyen çocuk sosyalleşmeye başladığında, ailede gördüğü güven eksikliğini kendi ilişkilerine yansıtacaktır. Kendi iç dünyalarında açıklayamadıkları bu güven eksikliği onları çatışmalara sürükleyecek ve yalnızlaşmalarına neden olacaktır.

Peygamber Efendimiz (SAV), Hadis-i Şeriflerinde, Müslüman’ı ve Mümin’i şöyle tarif etmiştir: “Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların güvende olduğu, Mü’min de insanların malları ve canları hususunda kendisine güvendiği kişidir”.  “Mü’min, geçimi güzel olan kişidir. Geçimsiz kişide ise, hayır yoktur”. İslami hassasiyetler ile yaşamlarına yön veren ailelerde bireyler davranışlarıyla ve sözleriyle birbirlerini gücendirmezler, aile içerisinde ki dengeyi sağlayarak güven içerisinde yaşarlar. Manevi bir doyumla, saygı, sevgi ve güven duygusu ile yetişen çocuklar kendi karakterlerinin oluşumunda ve sosyal ilişkilerinin gelişmesinde zorluk yaşamayacaklardır. Doğal bir süreç olarak aile içerisinde ki güven çocuğun hayatına olumlu yansıyacak ve sağlıklı bireyler olarak topluma dahil olacaklardır.

 

KENDİNE GÜVENEN BİREYLER YETİŞTİRMEK İÇİN…

*Aile içindeki etkileşim çocukları ya “değerliyim” ya da “değersizim” duygusuna götürür. Bu gereksinim aile içinde yerine getirilmezse çocuk bu duyguyu dışarıdan elde etmeye çalışır. Aile içerisinde her bireyin çok değerli olduğunu hareket ve söylemlerimizle vurgulamalıyız.

*Karşılaştığı her zorlukta çocuğun sorumluluklarını üstlenen, sorunları onun için çözen ana babaların çocukları sürekli başkalarına muhtaç olurlar. Kendi potansiyellerinin farkına varabilmeleri için ailede güven duygusunun oluşturulması gerekmektedir.

*Aile içinde temel güven ve dayanışma varsa, aile dışında bireyin karşılaştığı olumsuz olaylar yıkım yerine onun güçlenmesini sağlayacaktır. Güven duygusunun baskın olduğu aile dış dünyaya karşı sağlam bir kalkan oluşturmuştur Böylece hem kendine güvenen hem de çevresine güven duyan çocuklar yetişir.

*Sağlıklı bir manevi hayat, ailede güven duygusu ile doğrudan alakalıdır. Sağlıklı bir manevi hayatı olan aile bireyleri kendilerine ve çevrelerine güven duyar, saygılı ve duyarlı bireyler olurlar.

*Mükemmeliyetçi aile tutumuyla yetişen çocuklar kendilerini değersiz, yetersiz hissederler. Bu ortamda yetişen çocuğun temel duygusu umutsuzluk olur. Mükemmelin ardına düşmek yerine çocuklarımızın kendi bakış açılarını oluşturarak mutlu bir yaşam sürmelerine yardımcı olmalıyız.