Röpörtaj: Arzu Erdoğral
SEKAM’ın Savrulan Dünya’da Aile (Sorunlar, İmkanlar, Çözümler) adı ile düzenleyeceği sempozyum öncesi, SEKAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Burhanettin Can’ı ziyarete gittik. SEKAM olarak öylesine önemli bir çalışma yürütmüşler ki anlattıkları karşısında kimi zaman endişeye kimi zaman da ümide kapıldık. Can’ın üzerinde durduğu konunun tamamının eksiksiz üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bir kez daha anladım ki “Aile kurumunu” ayakta tutmak geleceğimiz açısından çok büyük bir önem taşıyor.
GELİŞMİŞ VE GÜÇLÜ BİR ÜLKE OLMANIN ÖN ŞARTI
İlk olarak SEKAM’ı tanıyalım. Kurulma amacı ve bu amaca yönelik çalışmalarınız nedir?
Sağlam ve Güvenilir Bilgi ve Belge Elde etme İhtiyacı
İnsanoğlunun bilgi bombardımanına tutulduğu günümüzde, güvenilir, anlaşılabilir, erişilebilir, işe yarar ve kaliteli bilgi elde etme ihtiyacı doğmuştur.
Üretimleri ile ülke politikalarına etkide bulunmak, karar vericileri yönlendirmek, onlara tekliflerde bulunmak ve karar alma sürecine katkıda bulunmak tüm araştırma merkezlerinin amacıdır.
Araştırma merkezleri, önemli siyasi konularda erken uyarı sistemi vazifesi de görürler. Alınan siyasi ve idari kararların muhtemel olumsuz sonuçları hakkında hükümeti veya siyasi çevreleri uyarabilirler
Dünya siyasetinde etkili olmak isteyenler düşünce kuruluşlarını da oluşturmaktadırlar. Etkili düşünce merkezlerine sahip olmak aynı zamanda gelişmiş ve güçlü ülke olmak için de bir ön şarttır.
YANLIŞ VE MUTSUZ HAYATI DEĞİŞTİRMEK ELİMİZDE
Araştırma Ve Düşünce Kuruluşlarına Olan İhtiyaç
Bir kültür ve medeniyet hareketi amaç ve hedefleri sadece ifade ederek bir yere varamaz. Bu amaç ve hedeflere nasıl varılacağının hem teorisini hem de pratiğini ortaya koymak zorundadır.
Kültür ve medeniyetimiz insanlığın içinde bulunduğu fıtrat dışı yanlış ve mutsuz hayatı değiştirebilmek için, hazırladığı projelerle bireysel ve toplumsal hayatı şekillendirmesi gerekmektedir.
Hızla gelişen ve değişen dünyada, ana frekansları sabit kalmak şartıyla çağın gereklerini yerine getirerek uygun bir davranış ve yaşam biçimi geliştirmeye, bir zihniyet devrimini gerçekleştirmeye, bir değişim sürecini başlatmaya kendi değerleri istikametinde sosyal, siyasal ve ekonomik düşüncelerini yeniden oluşturmaya ve ona uygun bir yapı oluşturmaya çalışılmalıdır.
Bunu yapabilmek için içinde yaşanılan toplumun ve çevrenin analizi, hakim güçlerin mantığını, kalkış felsefesini, planlarını ve iç çelişkilerini tespit edilmesi gerekmektedir.
Uluslararası sistemin gücünün ve etkisinin görülüp anlaşılması ve karşı tavırların ve etkinlik alanlarının tespit edilmesi gerekmektedir.
AMACIMIZ,TOPLUMSAL BUHRANLARA TEDAVİ ÖNERMEK
İşte SEKAM, dünya güç merkezlerinin küresel çaplı ve bölgemize yönelik politikalarını analiz ederek, dünyadaki ve bölgemizdeki muhtemel gelişmeleri Türkiye’nin jeopolitiğine göre değerlendirerek muhtemel gelişmelere uygun projeler üretir.
SEKAM, toplumsal bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek için ileriye dönük stratejiler planlamak, sağlam temellere ve güçlü ilkelere dayanan projeler üretmek, toplumsal politikalar tayin ederek stratejik yönlendirmeler yapmak, toplumsal ve siyasal iklimi etkileme ve değişime katkıda bulunma, bilgi dağıtımı yapma gibi amaçlarla hareket eder.
Toplumsal buhranlarımızın kökenine inerek bir fotoğraf çekmek, olguyu olduğu gibi resmederek teşhis koymak sonrada tedavi önermek SEKAM’ın temel amaçları arasındadır.
Kültür ve medeniyetimizi tepkisellikten ve antitez olmaktan çıkarıp, kendi tezlerini ve projelerini üreten, insanlığın gündemine kendi tezlerini sokabilen, insanlığı huzura kavuşturacak çözümler sunmak .
Alternatif siyasetler, alternatif organizasyonlar ve ona uygun alternatif davranış sistemleri geliştirmek.
Hükümetlere, özel ve kamu kuruluşlarına, siyasi partilere uygulamalı veya teorik araştırmalar yaparak hem çeşitli alternatif teklifler sunmak, hem de bireysel taleplerini karşılayarak ekonomik gelir elde etmek.
Seçilmiş konularda yüksek kaliteli objektif araştırmalar yaparak, karar ve uygulama mekanizmalarını değerlerimiz istikametinde yönlendirmek.
Genç akademisyenleri yönlendirmek onların araştırmalarına destekçi olmak ve üniversitelerle işbirliği yapmak SEKAM’ın amaçları arasındadır.
Ayrıca insanımızın kalitesini yükseltecek eğitim program ve projeleri geliştirerek ve gerekli bilimsel ve teknik altyapıyı oluşturarak her alanda ihtisas sahibi araştırmacı elemanlar yetiştirmek.
Konusunda uzman, akademisyen ve çalışma gurupları ile projeler üretip uygulamak, raporlar yayınlayarak kamuoyunun doğru bilgilendirerek bilinç ve duyarlılığını artırarak Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasete ilişkin konularda konferanslar, seminerler, panel, sergi, anma günleri, açık oturumlar, fuarlar, yarışmalar, v.b. etkinlikler düzenlemek ve bu tür faaliyetlere katılmak
Ülke ve dünya gündemindeki konuları işleyen ve irdeleyen her türlü basılı yayın ile TV ve radyo programları yapmak.
Yaygın akademik çalışma ve araştırma gurupları oluşturarak dünyanın her tarafında meydana gelen değişimleri kayda geçirmek ve analiz etmek.
Üniversiteler ve araştırma kurumları başta olmak üzere, yurtiçi ve yurtdışından kuruluşlar ile ortak araştırma projeleri geliştirir.
Geleceğin bilim adamlarını ve araştırmacılarını yetiştirmek için doktora ve yüksek lisans öğrencilerine staj programları açmak, doktora ve yüksek lisans eğitimine devam eden öğrencilere burs imkânı sağlar.
Çalışmalarının akademik camiada bilimsel üretim sürecinde kullanılmasını, derslerde okutulması için gayret eder.
SEKAM, dünyadaki ve yurt içindeki gelişmeleri takip ederek geleceğe yönelik öngörülerde bulunmak, karar alıcılara milli menfaatler doğrultusunda gerçekçi, dinamik çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmayı kendine amaç edinmiştir.
Mili ve küresel sorunları kendi tarihi ve kültürel perspektifinden ele alan SEKAM “geleneğin ihyası geleceğin inşası” ilkesi istikametinde, bir yandan içinde yaşanılan toplumun kuvvetler tahlilini yaparak, şer güçlerinin planlarını, zulüm ve haksızlıklarını deşifre ederek yaşadığımız dünyanın ana dinamiklerini anlamaya, diğer yandan toplumumuzun değerlerini ve bu değerler üzerinden sağlıklı bir geleceğin inşasına katkıda bulunmaya çalışan bir kurumdur.
SEKAM bağımsız ve özerk bir kuruluştur. Hükümet, siyasi partiler ve herhangi bir çıkar gurubundan yana olmayacak şekilde hareket eder.
SEKAM faaliyetlerini Türkiye’nin uluslararası ilişkilerine ve güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlere yönelik olarak yürütür.
Bilginin toplum, ülke ve dünya olayları üzerindeki düşündürücü etkisinin önemine inanan SEKAM çalışmalarını “aile”, “kadın”, “gençlik”, “toplum ve siyaset araştırmaları”, “sosyoloji”, “iktisat”, “hukuk”, “tarih”, “demografik yapı”, “teknoloji” ve “dış politika ve uluslararası ilişkiler” gibi konularda sürdürmektedir.
SEKAM’IN araştırma sahası başta Türkiye ve İslam Dünyası olmak üzere bütün dünyadır. Ülke ve dünya meseleleri üzerinde tartışma ortamı oluşturarak fikir alışverişine zemin hazırlar. Toplumsal uzlaşma sağlama ve siyasi kültürün oluşumuna katkıda bulunur. Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde meydana gelen siyasi, sosyo-kültürel ve iktisadi gelişmeleri izler ve değerlendirir.
Tarihi ve konumu ile çok özel bir yere sahip olan Türkiye, kültürleri ve medeniyetleri birbirine bağlayan, bu farklılıkları sentezleyen bir ülke konumundadır. Bütün İslam Dünyasının gözü kulağı Türkiye’dedir. Dünyada böyle bir örneğin ikincisini bulmak zordur.
SEKAM, yaşanan dünyayı, kendi geçmişini ve değerlerini de dikkate alan, bir bilgi geleneği oluşturma ihtiyacının önündeki engelleri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir düşünce üretim merkezidir.
Türkiye sadece kendisi için değil, tüm İslam dünyası için uluslararası ilişkiler ve dış politika ekolleri oluşturacak güce kavuşmalıdır.
Mevcut politikalara meydan okuyan, Müslümanların canını yakan meselelerde düşünce üreten yapılar ancak bu kötü gidişe son verebilirler.
Oyunu kurallarına göre oynamak zorundayız. Her şeyden önce gelişmeleri çok iyi takip etmek, bilgi yığınlarını incelemek ve buralardan en doğru stratejileri çıkarmak zorundayız. Geleceği öngörmemiz ve buna göre tedbirler almamız gerekiyor.
SEKAM, özgür bir tartışma ve çalışma ortamında, mevcut üretilmiş bilgilerin sorgulanması yenilerinin üretilmesi ve bu bilgilerin hayatın daha insani bir şekilde yaşanabilmesi için değerlendirilmesi konusunda çaba harcar. Ayrıca, bu çabaya katkıda bulunmak isteyen, yetenekli, gayretli bilim ve düşünce insanlarına imkânlar sağlar, katkıda bulunur.
Kendi senaryolarımızı yazamadığımız takdirde başkalarının yazdığı senaryolarda bize biçilen rollere mahkum oluruz. Başkalarının yazdığı senaryolar, başkalarının hazırladığı raporlar, başkalarının çizdiği haritaları konuşmak yerine kendi raporlarımızı yazar, kendi haritalarımızı, kendi senaryolarımızı hazırlayabilirsek, bu sefer başkaları bizleri konuşur, gündemi biz oluştururuz.
Eğer çözümlerimiz ile güçlü sunumlar yapabilirsek sözümüz daha çok dinlenir olacak ve tezlerimiz daha çok konuşulacaktır.
Amacımız bir SEKAM ekolü oluşturmaktır. Küresel, bölgesel ve yerel sorunlarda önemli bir referans merkezi haline gelmek, dünyanın gözü kulağı sürekli olarak burada olacak çalışmalar yapmak istiyoruz.
Türkiye için en önemli ihtiyaç nitelikli düşüncenin üretilmesi ve uygulama sahasına sokulmasıdır. Eğer biz çözümlerimiz ile sorunların üzerine gidemez isek, başkaları tüm sorunları ile üzerimize doğru gelecektir.
Amaçları doğrultusunda rapor, dergi, kitap gibi yayınlar hazırlar, internet sitesi kurarak çalışmalarını duyurur.
SEKAM: Bilgi Ve Belge Dokümantasyon Merkezi
Bilgi ve enformasyon toplamaya önem vererek, her türlü data, veri ve ham bilgiyi toplayıp depolamak, veri analizi ve yorumlaması yaparak topluma rafine bilgi sunmak.
Bilgiyi çok iyi işlenmiş, filtre edilmiş ve çiğnenmeye hazır bir şekilde vererek zaman tasarrufu sağlamak. Bu amaçla, yaptığı araştırmaların yanı sıra, aynı zamanda kurduğu “Bilgi ve Belge Dokümantasyon Merkezi” ile de bir “bilgi bankası” görevi yapmaktadır.
TÜRKİYE’DE AİLE, KADIN VE GENÇLİK
SEKAM: Saha Araştırmaları
SEKAM üç saha araştırması planlamıştır:
• Türkiye’de Aile
• Türkiye’de Kadın
• Türkiye’de Gençlik
“Aile” konusunda yaptığı kapsamlı araştırmayı Mayıs 2010 tarihinde yapılan bir sunum toplantısıyla kamuoyunun tartışmasına açmıştır. Yapılan bu çalışmanın toplumsal sonuçlarının değerlendirilmesi ve çözüm noktasında toplumun beklentilerinin tespiti amacıyla Nisan 2011 tarihinde bir sempozyum düzenlemiştir.
“Kadın” konusunda bir saha araştırması çalışmalarına başlamış ve 2011 yılı içinde kamuoyuna sunulması hedeflenmektedir.
SEKAM’IN “Gençlik” konulu saha çalışması da, değer odaklı bir toplumsal yapı oluşturmak hedefi istikametinde başlatılmıştır. 2012 de kamuoyuna sunulması planlanmaktadır.
Her üç araştırma sonuçlarının Türkiye’yi yönetenlerin kararlarını olumlu bir şekilde etkileyeceği umulmaktadır.
EN BÜYÜK ZİHİNSEL KİRLENME ALANI
Aile kurumuna yönelik yaptığınız çalışmalar neticesinde ortaya çıkan tablo ne gibi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor? Türkiye’nin aile fotoğrafına baktığımızda ortaya nasıl bir resim çıkıyor?
SEKAM’ın aile araştırmasına ilişkin elde ettiğimiz sonuçlar yaklaşık 25 bin toplada saklıdır. Bütün bu tablolar ayrıntılı bir şekilde analiz edilebilmiş değildir. Bununla beraber analiz edilmiş kısımdan elde edilen sonuçları şöyle özetleyebiliriz:
Aile yapımız batıdaki aile yapısına nazaran daha sağlam ve daha iyi konumdadır. Ancak Eğilim ailenin çözülmesi istikametindedir. Toplumun %41 ailenin iyiye gitmediğini %27ise iyiye gittiği kanaatindeler. Dolayısıyla toplum ailenin gidişatı ile ilgili olumlu düşünmemektedir.
Toplum açısından ideal çocuk sayısı 2 olarak görülmektedir.(%56’lık bir oranla) Eğer tedbir alınmazsa 2025’ doğru Türkiye Avrupa gibi yaşlanacaktır. Çocuk istememe eğilimi tehlike işareti olarak algılanmalı ülkeyi yönetenler gerekli tedbirleri almalıdırlar.
Aile büyükleri ile birlikte kalma noktasında olumlu bir tablo karşımıza çıkmamaktadır. Aile büyükleri ile toplumun %40,4’u kalmak istememekte, %24,4’u kararsız kalmakta ve %35,2’si istemektedir. Bunun manası bu ülkede Darul acezelerin sayısı gittikçe artacak yaşlılar yalnızlığa terk edilecektir. Bu geniş ailenin çözülme istikametinde seyretmeye başladığı anlamına gelmektedir.
AB’ne girildiği taktirde ailenin olumsuz etkileneceği kanaati baskındır(%16,3 olumlu etkilenir, % 32,4 olumsuz etkilenir, %28,9 etkisi olmaz, % 22,4 kararsız) Dolayısıyla AB konusunda toplumun kafası karışıktır.
Sanal ortamda tanışıp evlenme konusunda toplum ortadan ikiye bölünmüş bir görüntü sergilemektedir.
Evlilik öncesi cinsel beraberlik konusunda (%67,1 ahlaksızlık, %20,8 kararsız %12,1 olabilir/normal) tehlikeli bir anlayış söz konusudur.
Evlilik dışı çocuk edinme konusunda diğer konulara göre daha duyarlı davranmaktadır: ahlaksızlık %75, Kararsız %16,5, Olabilir/ normal %8,6. Bununla birlikte karasızlık oranının bu kadar yüksek olması düşündürücüdür.
En büyük zihinsel kirlenme yada kırılmanın olduğu alan nikahsız yaşama modelinde ortaya çıkmaktadır: Rahatsız olurum %50,2, Rahatsız olmam %10,6 İlgilenmem %31,5, fikrim yok %7,7. Toplumun en duyarsız olduğu alan bu alandır. Nikahsız bir yaşantının gayrı meşru çocuk sayısını artıracağından, aile kurumunu yıkacağından ve kadını bir seks materyalı haline getireceğinden toplum haberdar değildir. Yada toplum hastalığın bu etkileşim alanını görememektedir.
Eşcinsellik konusu araştırmamızda doğrudan ele alınmamıştır. Bu noktada Aile ve sosyal araştırmalar genel müdürlüğünün üniversite öğrencileri arasında yaptığı araştırma var. Bu araştırmaya göre gençlerimizin konuya yaklaşımı ümit verici değildir. Eşcinsellerin evlenmesini onaylayanlar %27,7 onaylamayanlar % 50, fikri olmayanlar %22,3’dur.
Son yıllarda Türkiye’nin en ciddi sorunu, kanayan yarası boşanmadır. Devlet istatistik kurumunun verilerine göre 2009 yılında evlenenlerin sayısı 591 742, boşananların sayısı 114 162’dir. Adeta evlenenlerin beşte biri boşanmaktadır. Boşanmaların %40’i ilk 5 yıl içerisinde gerçekleşmektedir. Bu rakam ürkütücüdür. Boşananların %90’nı kentlerde yaşamaktadırlar.
SEKAM’in araştırmasında boşanma nedenlerini araştırdık. Araştırma sonuçlarına göre sadakatsizlik en büyük boşanma nedenidir. Bununla birlikte bu süreci tetikleyen faktörlerin etkisi birbirine yakın gözükmektedir:
• Eşe sadakat duygusunun zayıflaması/namus anlayışının yıpranması %17,8
• Yeni hayat şartlarının eşler arasında saygı ve sevgiyi azaltması % 16,9
• Kadınların geçmişe oranla daha özgür/ekonomik açıdan daha bağımsız olmaları %14,2
• Ekonomik sıkıntıların artması %14,2
• Aile bağlarının zayıflaması %12,8
• TV ve gazetelerin boşanmayı kışkırtıcı/aileyi yıpratıcı yayınları %12,7
BOŞANMADA ETKİN OLAN SEBEPLER
Bilim adamlarının boşanma sorunun kökenlerine inecek çalışma yapmaları bu verilerin ışığında zorunlu görülmektedir. Boşanmada çok etkin olan tek bir sebep yok. Aksine birçok etken neredeyse eşit olarak süreci etkilemektedir. Yukarıda ki verilere göre aile içi etkenlerle aile dışı etkenlerin etkisinin eşit olduğunu söylemek mümkündür.
Araştırmanın bulgularına göre aile içi iletişimde sorunlar yaşanmaktadır. Bu hem eşler arasında hem de çocuklarla ebeveynler arasında olmak üzere iki eksende gelişmektedir. Eşler sorunlarını eşleri ile olduğu kadar arkadaşları ile paylaşmaktadır. Bu da aile mahremiyetinin ortadan kalkmasına ve dedikoduya sebebiyet vermektedir.
Toplumda ki namus algısı olumlu yönde değişmektedir. Eskiden sadece Kadınla ilişkilendirilen namus kavramı şimdi her iki cinsle ilişkili olarak düşünülmektedir. Kadın ve erkek%79, Sadece erkek %1 Sadece kadın %20. Gene bu konuda ki en ciddi değişiklik namusun sadece bedenle ilişkilendirilmeyip hem fiziksel hem de bedensel olarak algılanmasıdır: Beden ve düşünce %%77,9, sadece beden%12,7, sadece düşünce %9,4
Medya ve internetin aile üzerinde ki etkisi beklenenin üzerindedir. Türkiye’de TV izleme süresi yüksektir: 6 saat ve yukarısı %20,4 , 3-5 saat %9,1, 1-2 saat%14,5. Dolayısıyla TV’larda işlenen konular seyredenlerin zihin ve düşünce dünyasını etkilemektedir.
İNTERNET KULLANIMI OLUMSUZ ETKİLERİ
TV kanallarında ki dizilerin ve programların tahrip edici bulmaktadır. Bu noktada erkekler daha olumsuzdur: Olumsuz etkiliyor erkek %63,5 Kadın %58,7; Olumlu etkiliyor erkek%36,5 Kadın %41,4. Kadınların TV izleme oranının erkeklere nazaran daha yüksek olduğunu göz önüne alırsak bu farklılığın doğal olduğunu görebiliriz.
İnternet kullanımı ise tahminlerin ötesinde olumsuz etki yapmaktadır. Aileyi tahrip edici yukarıda ifade edilen tüm alanlarda en olumsuz olanlar interneti en çok kullananlardır.
• SEKAM’ın en Önemli ve dikkat çekici bulgularından bir tanesi toplum tarafından dinin koruyucu etkisinin olduğuna olan inançtır. Bunu dini nikah ve çocuğun dini bilgi öğrenmesinde ve başarılı evliliğin şartlarında görebilmekteyiz.
• Dini nikahsız evlenmeye toplum karşı çıkmaktadır. Hem resmi hem de dini nikah birlikte diyenlerin oranı %85,1 gibi çok yüksek bir orandır. Dini nikah olmadan olmaz diyenlerin oranı ise %78,5’dır. Toplum dini nikahla birlikte aileye bir kutsallık atfetmektedir. Bu noktada en ilgin ve dikkat çekici bulgu dine inanmıyorum diyenlerin %83,3’nun dini nikah olmadan olmaz demiş olmasıdır.
• Dine inanmayanların %85’i çocuklarının dini bilgi öğrenmesini istemektedir.
• Son iki bulgu; ailelerin çocuklarını korumak için dini bir güvenlik alanı olarak gördükleri anlamına gelmektedir. Ülkeyi Yönetenlerin, Devletin bu bulgudan çıkarması gereken dersler olmalıdır.
• Toplum bir evliliğin başarılı olması için ön gördüğü şartlarda ilginç bir hakikat gizlidir. Bunu aşağıda ki tablodan görmemiz mümkün olmaktadır:
BAŞARILI BİR EVLİLİĞİN GEREKLERİ Sayı (%)
Öğrenim düzeyinde aynılık 604 5,2
İkisi de çalışan 267 2,3
Din birliği 1720 14,8
Karşılıklı saygı 2778 23,9
Anlayış ve hoşgörü 2976 25,6
Millet birliği 291 2,5
Mezhep birliği 523 4,5
Siyasi görüşte uyum 70 0,6
Cinsel uyum 849 7,3
İlgi/uğraş birliği 1081 9,3
Sosyal çevre birliği 128 1,1
Ailelerinin sosyo-ekonomik düzeylerinin aynılığı 302 2,6
Tabloda din birliği 3. Ağırlıklı şart olarak görülmektedir. Asıl önemli olan Hz. Peygamberin evlilikte önemseyip öncelediği denklik şartının neredeyse %100 olarak tabloda ortaya çıkmış olmasıdır:
618. 1762, 1763. (1968) (6605) [3:237, Hadîs No: 3269, 3268] –
" Hz. Muhammed(sav): Kendinize denk olanlarla evlenin, denklerinizin kızını isteyin."Denklerinizle evleniniz ve denkleri denkleriyle evlendiriniz…”
SEKAM araştırmasının bulgularını genel olarak değerlendirdiğimizde aşağıdaki sonuçlarla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz:
1- Genel olarak aile yapımız iyi durumdadır. Eş seçiminde ciddi sorunlar yoktur. Aileler mutludur.
2- Ancak toplumsal değerlerde ki çözülmeye bağlı olarak aile değerlerinde çözülme eğilimi vardır.
3- Toplum duyarsızlaşmaktadır. Bu noktada ki rakamlar konudan konuya değişmekle beraber ürkütücüdür.
4- Eğitim seviyesi arttıkça toplumsal değerlere yabancılaşma artmaktadır.
5- Ekonomik seviye arttıkça toplumsal değerlere yabancılaşma artmaktadır.
6- Kentler toplumsal değerleri yıpratan yerleşim alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu noktada şehirlerin yeniden planlanması gerekmektedir. Akrabalık, Komşuluk, mahallelik ilişkisi kopmaktadır. İnsanlar kendilerini yalnız hissetmektedir. Bu da farklı sosyal ve psikolojik problemlerin doğmasına sebebiyet vermektedir.
7- Kadın ve erkeğin her ikisinin çalışması durumunda evler otelleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Aile içi iletişim zayıflamaktadır.
8- Namus konusunda toplumun bakış açısı adil olacak tarza bir değişim geçirmektedir. Namussuzluğu hem kadına hemde erkeğe atfetmektedir. Namusu hem bedensel hemde zihinsel bir olgu olarak görmektedir.
9- Toplum Dini olumsuzluklara karşı koruyucu bir güvenlik alanı olarak görmektedir.
Ülke değerlerini kendi içinde aramak yerine Batı’ya yönelmenin arkasında yatan nedenin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
DEVLET VE TOPLUM YAPISINDAKİ YOZLAŞMANIN SONUCU
Bu noktada İbni Haldun’un bir tezi vardır: Mağlup toplumlar galip toplumları taklit
ederler; ve bunu da öncelikle şekil alanında gerçekleştirirler. 2. Viyana bozgunu ile başlayan askeri mağlubiyetler zinciri, yönetici ve aydın kadroların bir kesiminde aşağılık kompleksi oluşturarak onları taklit etmeye yöneltmiştir. Devlet ve toplum yapısında başlayan yozlaşmanın ana nedenleri üzerinde durmayıp meseleye yüzeysel yaklaşılmış olması, geri kalmanın ve mağlubiyetlerin faturasının İslam’a, Kültür ve medeniyetimize çıkarılmasına sebebiyet vermiştir.
Osmanlıda başlayan ve Cumhuriyetle zirveye tırmanan bu yaklaşım, İttihatçıların
Cumhuriyet döneminde tam hâkimiyet kurması ile Batı kültür medeniyetini tercih etme istikametinde sonlanmıştır. Bu noktada yapılan en büyük yanlışlık, Bilimsel ve teknolojik gelişmeyi batı kültür ve medeniyeti ile eşdeğer görmedir. Japon, Rus, Çin ve Hind kalkınması bu yaklaşım tarzının yanlış olduğunu ortaya koymuştur. Iran devrimi ile başlayan bilimsel ve teknolojik gelişme meselenin İslam’la ilgili olmadığını göstermiştir.
Kültür ve medeniyet değiştirmenin kara kutusu Lozan anlaşması olup birçok maddesi toplum tarafından bilinmemektedir. Bu noktada ne Genel Kurmay ne de İngiltere arşivlerini açmamaktadır.
AİLE ÜZERİNE ETKİ EDEN EN ÖNEMLİ FAKTÖR
Çalışmalarınızda ortaya çıkan “eşler birbirlerinden memnun olsa da sorun çözmede yeterli iletişim kuramıyor” sorununun üstesinden size göre nasıl gelinebilinir? Bununla bağlantılı olarak TV dizileri ve filmlerin aile kurumunu çok olumsuz etkilediği gerçeği ile karşı karşıyayız? Sizce bunun önüne geçmede en önemli görev kime düşüyor?
Hiçbir olgu içinde bulunulan şartlardan bağımsız olarak düşünülemez. Türkiye’deki aile yapısına belli bir stratejiye bağlı olarak yapılan saldırılar vardır. AB fonlarından bu konuya ayrılmış para vardır. Bir kısım medya kanallarında oynanan diziler, yapılan programlar aile bireyleri üzerinde tahrip edici etkiler yapmaktadır. İnsanları hayal dünyasına çekerek gerçekle ilgili olmayan bir rüya alemine sokarak aile içi ilişkileri bozmakta ve aile bireyleri arasında güvensizlik sokmaktadır. İnternetin kontrol edilememesi ve sınır tanımazlığı gelecekte en büyük tahribatın ana kaynağı olarak karşımıza çıkacaktır.
Aile üzerine etki eden önemli faktörlerden biri de Türkiye’de ki eğitim sistemidir. Eğitim sistemimiz kendi kültür medeniyetimizin değerleri yerine yabancı kültür medeniyetin değerlerini çocuklara enjekte etmektedir. Ailede öğretilen değerlerle Okulda öğretilen değerler çatışmaktadır. Bunun sonucu genç nesil iki farklı değer sisteminin çatışması sonucu sosyal şizofreni diyebileceğimiz bir hastalığa yakalanmaktadır. Bunun için Eğitim sistemi kendi kültür medeniyetimize göre yeniden tanzim edilmelidir.
Mutlu, huzurlu bir aile modeli için insan üzerinde etkili olan bütün kuvvetlerin birbirini olumlu istikamette desteklemesi gerekir. Bu gün Türkiye’de aileyi korumak isteyenlerle yıkmak isteyenlerin mücadelesi yaşanmaktadır.
Bu mücadelede toplumun yer alması ve tahrip edici hareketlere dur demesi gerekmektedir. Toplum kendi geleceğine sahip çıkmalıdır. Aileyi yıkıcı, ahlakı tahrip edici tüm yayınlara karşı Toplum ekonomik boykot ilan etmesi zorunludur. Bu dizi ve programlar arasında reklamı yayınlanan firmaların ürünleri bu boykottan nasibini almalıdır.
RTÜK’ faks ve email gönderilmelidir. Parti gözetilmeden siyasi partiler üzerine bu konuda toplumun baskısı yoğunlaşmalıdır.
AİLE MESELESİNE FARKLI AÇILARDAN BAKIŞ
SEKAM’ın son olarak “Savrulan Dünyada Aile” başlığı ile önemli bir organizasyon düzenleyeceğini biliyoruz. Okuyucularımızı bu organizasyon ile ilgili bilgilendirmenizi rica etsek neler söylersiniz?
SEKAM yönetimi olarak Projelerle ilgili olarak aldığımız bir karar vardır. Her proje 4 aşamalı olarak hayata aktarılacaktır:
1. Aşama: Araştırma sonuçlarının, bulgularının SEKAM ailesi dediğimiz İç kamuoyu (Genişletilmiş İstişare Heyeti) tarafından tartışılması
2. Aşama: Araştırma sonuçlarının, bulgularının dış kamuoyu dediğimiz toplumla paylaşılması, Araştırmaya ilişkin kitapların ilgili kurum ve kuruluşlara, aydınlara, yazarlara ve kanaat önderlerine gönderilmesi, TV kanallarında programlar yapılması.
3. Aşama: Araştırma konusu kapsamında çalışma yapanlar bilim adamı ve aydınların iştirak edeceği bir sempozyum düzenleyerek farklı görüşlerin toplanması
4. Aşama. Araştırma konusu kapsamında meseleyi topluma mal etmek için Anadolu sathında konferans ve paneller düzenlenmesi.
“Savrulan Dünyada Aile” sempozyumu araştırma konusu ile ilgili 3. Aşamadır. Farklı başlık altında 5 oturum ihtiva etmektedir. 1. Oturumda ‘problemler ve tespitler’, 2. Oturumda ‘Dinlerde Aile’, 3. Oturumda ‘Birey ve aile’, 4. Oturumda ‘Ailenin Geleceği’, 5. Oturumda ‘Değerlendirme ve Sonuç Bildirgesi’ ele alınmaktadır. İlk 4 oturumda, her oturumda sahasında uzman 4’er bilim insanı/araştırmacı yer almaktadır.
Aile meselesine farklı açılardan bakabilmek hedeflenmektedir. Aynı zamanda böyle bir sempozyumla konu Türkiye’nin, toplumun, bilim adamlarının, aydınların, siyasetçilerin, düşünürlerin, araştırmacıların, gündemine sokulmaya çalışılmaktadır.
Yararlı sonuçların elde edilebileceğini düşünüyoruz.
Böyle bir imkan ortaya çıkardığınız ve bu konuda hassasiyet gösterdiğiniz için sizlere çok teşekkür ediyorum.
SAVRULAN DÜNYADA AİLE (Sorunlar, İmkanlar,Çözümler)
YER : BERR OTEL
ADRES : Akdeniz Cad. No: 78
Fatih / İstanbul
TARİH : 2-3 Nisan 2011
İRTİBAT TEL : 0212 635 42 52-53
on5yirmi5.com