Evlilikleri kurtaran terapi

İliskiler
Yaşar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (YÜSEM) bünyesinde Psikoloji Bölümü ve Hiebert Enstitüsü işbirliği ile gerçekleşen “Evlilik ve Aile Terapisi Eğitimi Sertifika Programı”na katılan uzmanlar, s...
EMOJİLE

Yaşar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (YÜSEM) bünyesinde Psikoloji Bölümü ve Hiebert Enstitüsü işbirliği ile gerçekleşen “Evlilik ve Aile Terapisi Eğitimi Sertifika Programı”na katılan uzmanlar, son bir yılda 74 çifte ve aileye, gönüllü olarak 408 seans ücretsiz aile terapisi uyguladı. Çiftlerin ve ailelerin büyük bir kısmı, terapiler sayesinde, yeniden mutluluklarına kavuştu. Yaşar Üniversitesi’nin aile terapisine katılarak 30 yıllık evliliklerini kurtaran bir çift, “Dışarıdan bakan objektif bir göze ihtiyacımız varmış. Burada doğru bir tercih yaptığımızı hem gördük, hem yaşadık. Neleri hatalı ya da doğru yaptığımızı görme fırsatı bulduk. İlk seanstan itibaren konuşan ve paylaşan, en önemlisi de doğru iletişim kurabilen bir çift haline gelmeye başladık” dedi.

İLK EVLİLİK VE AİLE TERAPİSİ PROGRAMI

İzmir’de psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü mezunları ile psikiyatri uzmanlarının katıldığı “Evlilik ve Aile Terapisi” programında toplam 710 saat eğitim alan katılımcılar, kurs sonunda gönüllü olarak aile terapisi vermeye başladı. İlk olarak 2012 yılında hayata geçirilen ve Uluslararası Aile Terapisi Birliği’nin (IFTA) Türkiye’de tanıdığı, ilk evlilik ve aile terapisi eğitimi olma özelliği taşıyan programın, ailelere ücretsiz olarak sağladığı gönüllü terapileri sayesinde, onlarca çift ve aile mutluluklarına yeniden kavuştu.

BOŞANMAKTAN VAZGEÇTİLER

İsimlerini açıklamak istemeyen ikisi de emekli yönetici olan Ç. çifti, Yaşar Üniversitesi’nin aile terapisine katılarak hayatlarının nasıl değiştiğini anlattı. Aile ve Evlilik Terapisti Psikolog Ceren Yağcıköseoğlu’yla 5 hafta terapiye katılan çift, 30 yılı aşkın zamandır süren evliliklerini bitirmenin eşiğinden döndüklerini belirtti. G.Ç, “Sorunlar yaşıyorduk. Tekrar barışma ya da oturup konuşma süreleri uzamaya başladı. En son iki ay, aynı evin içinde hiç konuşmadık. İyi hissetmedim kendimi ve bir psikiyatristle görüştüm. Aile terapisti önerdi ve ‘Karımın haberi yoktu, beraberce terapiye gidiyoruz, dedim ve o da ikna oldu. İki ay önce de terapiye gelmeye başladık. Sorunlarımızı anlattık, dinlediler. Ona da gereksinimiz varmış, beraberken bir üçüncü insana anlatmak iyi geldi. Dışarıdan bakan objektif bir göze ihtiyacımız varmış. Burada doğru bir tercih yaptığımızı hem gördük, hem yaşadık. Neleri hatalı ya da doğru yaptığımızı görme fırsatı bulduk. İlk seanstan itibaren konuşan ve paylaşan, en önemlisi de doğru iletişim kurabilen bir çift haline gelmeye başladık” diye konuştu.

KESTİRİP ATMADAN, YARDIM ALMAYI DÜŞÜNÜN

30 yılı aşkın bir beraberlikleri olduğunu ve 5 seans sonunda sorunları yenebilmelerinin altında geçmişteki iyi paylaşımlarını hatırlamak olduğunu ifade eden G.Ç, “Neden? sorusunu sorabilmek önemli, kestirip atmak, yardım almamak gibi bir problemimiz vardı. Çözülebilecek problemler, bambaşka bir noktaya geliyordu. Dışarıdan müdahale olmaması da önemli. Bu aileleriniz olabilir, arkadaşlarınız olabilir, bu nedenle çiftlerin kendi kararlarını kendileri verip destek almaları gerekiyor. Neyi yanlış yapıyoruz demeleri lazım. Anlatmanın rahatlığı da çok önemli, tanıyan birileri olması bunu da zorlaştırıyor. Bu nedenle karşındaki kişinin bir uzman olması çok önemli” dedi.

DAHA HUZURLUYUZ

İlk geldikleri gün birbirlerini dinlerken bile çok zorlandıklarını anlatan G.Ç, “Sivri köşelerimiz vardı, ama zamanla bunları törpülemeyi öğrendik. Böylece daha rahat dinlemeyi ve karşınızdakini anlamayı da öğreniyorsunuz. Sürekli evde kendi kendine kavga eden bir insandım. İş yaparken bile kocamla kendi kendime kavga ediyordum. Ama artık böyle bir şey yok, terapilerden sonra şimdi daha huzurluyum. Seanstan sonra konuşmuyoruz, uyguluyoruz. İstemek çok önemli, ama buraya kolay gelinmiyor, çok ciddi bir noktaydı” dedi.

ÇOK  SEVDİĞİM BİR İNSANI KAYBEDEBİLİRDİM

“İyi ki karar vermişiz” diyebildiklerini anlatan GÇ, “Eşimi çok seviyorum. O durumu devam ettirseydik, yardım almasaydık çok sevdiğim bir insanı kaybedebilirdim. Hoş değil, güzel değil, sağlıklı hiç değil. Konuşacaklarımızı yalnız konuşsaydık, farklı algılanırdı ve farklı sonuçlanırdı, ama burada konuşunca her şey farklı oldu. Yeri geldi terapistimiz Ceren hanım yokmuş gibi, birlikteyken konuşamayacağımız şekilde konuştuk. Evde kavgaya dönebilirdi belki ama burada karşılıklı konuşmayı öğrendik. Çok da iyi oldu. Bundan sonrası için deniz kenarına yerleşip uzun yıllar daha da mutlu bir şekilde evliliğimizi sürdürmeyi istiyoruz” diye konuştu.

 ÖNEMLİ OLAN İSTEMEK

Eğitimajansı.com’un haberine göre,Psikolog Ceren Yağcıköseoğlu ise “Çiftin getirdiği problem ne? Öncelikli olan bu. Gerçekten değişmesini istiyorlar mı? ‘Benim istediğim olsun, diğer taraf da buna uysun’ mantığıyla gelen çiftler de oluyor. Yol alabiliyoruz belki ama istediğimiz sonuca ulaşmak zor olabiliyor. Önemli olan, gelen çiftlerin değişime açık olması. Çünkü zaten buraya geliyorlarsa, doğru olmayan, yanlış giden bir şeyler var, demektir. Onların doğru olduğunu düşündükleri ama yanlış olan ne? Öncelikle onu bulmayı hedefliyoruz. İletişimde bir kopukluk varsa ve yanlış giden bir şeyler olduğunu düşünüyorlarsa, doğru iletişim kurmayı öğrenmek adına buraya gelmeyi düşünmeliler.  5 seansta doğru iletişimin nasıl olması gerektiğini öncelikle kurmaya çalışıyoruz. Ardından empati kurma, karşındaki kişinin anlattıklarını, söylemek istediklerini anlamaya ve hissetmeye yönelik çabalar geliyor. Bunlar oturduktan sonra, arkası da geliyor kendiliğinden. İlişkideki doğru ve yanlışlar bulununca, sorunlar otomatikman çözülüyor. Ama önemli olan istemek” şeklinde konuştu.