Evlilikleri en çok ne bitirir?

İliskiler
İlişkide mutluluğu artırmanın yolları nelerdir? Evlilikleri en çok ne bitiriyor? Kurtarmak için ne yapmak gerekiyor? Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur, Haber Türk’ten Ceyda ERENOĞLU’na çeşitli...
EMOJİLE

İlişkide mutluluğu artırmanın yolları nelerdir? Evlilikleri en çok ne bitiriyor? Kurtarmak için ne yapmak gerekiyor? Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur, Haber Türk’ten Ceyda ERENOĞLU’na çeşitli açıklamalar yaptı. İşte ayrıntılar:

Kimse bir ilişkiye, ‘bitsin’ diye başlamıyor ve sonu ‘boşanma’ olsun diye evlenmiyor. Kadınlar gelecekte hiçbir şeyin değişmeyeceğine inandıklarında, erkekler ise yaşamlarını yeterince anlamlı bulmadıklarında gidiyor. Çıkmaza giren ilişkilerin bazen bilinçli dokunuşlarla kurtulabileceği gerçeğinin unutulmaması gerekiyor.

İkili ilişkileri ve evlilikleri sürdürmek kolay olmuyor. Bazen ilişkideki tıkanıklıklar kısırdöngü halini alıyor ve kişiyi “Bu ilişkinin çaresi yok” deme noktasına getiriyor. Kognitif ve Davranış Terapileri Derneği Başkanı, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur, iyi bir ilişki terapistinin bir ilişkinin geleceğine çok olumlu katkıları olabileceğini söylüyor.

MUTLU EVLİLİĞİN SIRRI

Prof. Dr. Sungur’a göre kadınlar eşleriyle olan ilişkilerine ‘Dün kötüydü’ veya ‘Bugün kötü gidiyor’ diye son vermiyor. Onlar yarınlarda da hiçbir şeyin değişmeyeceğine inandıklarında gidiyor. Bu durum, kadınların boşanma kararını gelecekte hiçbir şeyin değişmeyeceğine inandıkları zaman aldıklarını gösteriyor. Sonuç uzun bir düşünme sürecinin sonunda geldiği için, kadınların kararlarından dönme olasılıklarının çok düşük olduğu belirtiliyor. Erkekler ise evliliklerinden genellikle yaşam biçimlerini değiştirmek istediklerinde, yaşamlarını yeterince anlamlı bulmadıklarında ve kendilerini aşırı derecede kontrol ediliyor gibi hissettiklerinde vazgeçiyor. Sonradan gelen statü, para ve şöhret de evliliklerin çabuk tüketilme nedenleri arasında sayılabiliyor. Mutlu çiftler ile mutsuz olanların evlilikleri süresince benzer sorunlarla karşılaştıkları belirtiliyor. Mutlu çiftler sorun çıkınca sorunu karşılarına alırken, mutsuz çiftlerin birbirlerini karşılarına almaları dikkat çekiyor. Prof. Dr. Sungur, “Bunun anlamı mutlu çiftlerin sorun çözme anlamında bir ekip oluşturan bireyler olmaları, mutsuz çiftlerinse sorunu çözme doğrultusunda aynı tarafa geçemeyip sorunun ortaya çıkışıyla ilgili sürekli birbirini suçlayan eşlerden oluşmasıdır” diyor. Sungur, işin sırrının aynı takımda olup sorunları çözülebilir görmek olduğunu söylüyor.

GÜÇLER SAVAŞI OLMASIN

Kadının ekonomik özgürlüğü ve kariyerinden çok, erkeğin onun özgürlük ve kariyer planlamasına verdiği değer önem taşıyor. Birlikte büyümek ve gelişmek isteyen, benzer amaçları olan, bir takımın iki önemli üyesi olabilen ve ilişkilerini ‘güçler savaşı’ gibi görmeyen eşler için; kariyer ve ekonomik bağımsızlığın bir sorun değil, bir katkı olduğu belirtiliyor. Ancak eşlerden biri öteki üzerinde güç ve kontrol sağlamak istiyorsa ve cinsiyetlerin aile içindeki görev ve rol dağılımı konusunda katı beklentileri varsa, bu avantaj bir dezavantaja dönüşebiliyor.

İlişkide mutluluğu artırmanın yolları

* Sorumluluk kavramı önemsenmeli.

* Haklarla sorumluluklar arasında sağlıklı bir denge kurulmalı.

* Sorun çıktığı zaman bunun evliliklerde beklenen bir durum olduğu başından kabul edilmeli.

* Oluşan sorunlardan birbirlerini sorumlu tutup suçlamadan çözüm yolları bulunmalı.

* Birlikte sorun çözmek başarılmalı.

* İyimser bakış açısına sahip olunmalı. İlişkide mutluluğu artırmanın yolları

Kadın ve erkek ne ister?

* Kadın en çok sevildiğini görmek ve duymak, dinlenilmek, anlaşılmak istiyor. Erkeklerse duygularını partnerlerinin beklediği sıklıkta dile getirmekte zorlanıyor. Erkek ya dinlemiyor ya da bir süre dinledikten sonra eşinin neden rahatsız olduğunu saptayıp ‘bay tamirci ’ şapkasını giyerek çözüm öneriyor. Erkek eve geliyor, karısı iş yaşantısıyla ilgili bir konuya ilişkin endişelerini dile getiriyor. Erkek hemen bir çözüm yolu öneriyor. Kadın hayal kırıklığına uğruyor; çünkü ana mesaj duyulmadı. Erkek hayal kırıklığına uğruyor; çünkü harika önerisi ciddiye alınmadı! Yani kadın anlaşılmak ve empati isterken, erkek hızlıca çözüm önerisinde bulunuyor.

* Erkek en çok kendisine ihtiyaç duyulmasını, ailesi için gösterdiği çabaların görülmesini yani takdir edilmeyi istiyor. Bir de fazla sorgulanmamayı… “Erkekler daha çok kendilerine ihtiyaç duyulduğunda harekete geçiyor ” diyen Prof. Dr. Sungur, eşleriyle terapi seanslarına gelmek istemeyen erkekleri ikna edemeyen kadınlara, ikna için mantıklı nedenler sıralamak yerine, “Sorunun çözümünde sana ihtiyacım var” demelerini öneriyor.

Ayrılırken ‘Üzerime düşeni yaptım’ diyebilin

EĞER kişi boşanırken hiç tereddüt yaşamıyor ve “Ben üzerime düşen her şeyi yaptım” diyebiliyorsa, bu, verilen kararın sağlıklı biçimde alınmış olduğunu gösteriyor. İyi bir evlilik terapistinin varlığında bile ilişkinin önü hiçbir biçimde açılmıyorsa şapkaları çıkarıp “Bu evlilik devam etmeli mi?” sorusunu sormak gerekiyor. Bu tür terapi müdahalelerini, sorunlarını kendi bildikleri yollarla çözmeyi başaramayan çiftlerin sorun çözmede yeni stratejiler ya da sorunla en uyumlu şekilde yaşamayı öğrenmeleri olarak algılamalı. Bazen eşler kendi sorunlarına körleşiyor ve sorunları çözmekte hep aynı stratejiyi kullandıkları için bir kısırdöngü içine giriyorlar. Deneyimli bir terapist, ilişkinin önünü kapayan nedenleri saptayıp bunların yerine koyulabilecek yeni ve daha sağlıklı stratejiler geliştirilmesinde yardımcı oluyor. /Haber türk