Soru size çok saçma geliyor değil mi?
Televizyon dizilerinin, dünyanın en kutsal varlıklarına çocuklarını unutturması mümkün mü?
Sabah Gazetesi’nin Yakından Kumanda köşesinde televizyon eleştirmenliği yapan Yüksel Aytuğ da şaşkın. "Yıllardır televizyonla ilgili pek çok şikayeti dinlemiş biri olarak böylesini duymamıştım" diyor yazar ve adını sakladığı kendisine gelen ilginç okur mektubunu paylaşıyor okurlarıyla:
İşte yazarı şaşırtan, okuyanı sarsan, bir evladın, annesini kendisinden soğutmakla suçladığı televizyon dizilerini şikayet eden mektubu:
"Merhaba Yüksel Bey, ben televizyon dizilerinin hayatımızdaki rolü hakkında birkaç şey söylemek için yazıyorum.
Annem dizilerin yakın takipçilerinden.
Öyle ki; Öyle Bir Geçer Zaman ki’deki Osman’ın hangi sınıfa gittiğini ya da kaç yaşında olduğunu, Hayat Devam Ediyor’un en ince ayrıntılarını, bitmiş olsa da Yaprak Dökümü’ndeki Necla ve Leyla arasındaki kinin nedenini biliyor.
Annemin bilmediği şey, benim ne olmak istediğim, bir sevgilimin olup olmadığı, bugün ne yapıp ne yapmadığım… Bunları sormamasının nedeni bu diziler.
Bana ilgi göstermemesini ben buna bağlıyorum.
Artık televizyon dizileri o kadar hayatımıza girdi ki sanki annem için bir oyuncuymuşum gibi geliyor bana. Abartmıyorum, aynen böyle, inanın. Böyle anneler var. Ama yanlış anlaşılmasın, annem harika bir annedir. Fakat biraz ilgisiz. Nedenini de yukarıda belirttiğim gibi dizilere bağlıyorum.
Bunu anneme söyledim, fakat olmuyor. Sanki diziler onun vazgeçilmezi…"
Yazar Yüksel Aytuğ, "Vallahi bu mesele benim boyumu aşar. Konuyu sosyolog ve psikologlara havale etmekten başka çarem yok…" demekte buluyor çareyi…
Haber 7