Gençler anadilde eğitime karşı değil

Gençlik
Türkiye’de son yıllarda gerçekleştirilen en son ve en kapsamlı gençlik araştırması olan ‘Türkiye Gençlik Raporu: Gençliğin Özellikleri, Sorunları, Kimlikleri ve Beklentileri’ başlıklı çalışmanın sonuç...
EMOJİLE

Türkiye’de son yıllarda gerçekleştirilen en son ve en kapsamlı gençlik araştırması olan ‘Türkiye Gençlik Raporu: Gençliğin Özellikleri, Sorunları, Kimlikleri ve Beklentileri’ başlıklı çalışmanın sonuçları açıklandı. Araştırmada gelenek ve modernlik arasındaki ilişki de incelendi.

Bundan önce gerçekleştirdiği “Aile araştırması” ile büyük yankı uyandıran SEKAM tarafından Türkiye genelinde 81 ilde, 5541 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen bu çalışmada, özellikle gelenek ve modernlik konusunda neler düşündüklerine dair önemli sonuçlara ulaşıldı. Bu bağlamda SEKAM’ın Gençlik Araştırması ile gençlerin kendilerini gelenek-modern ekseninde nasıl ve ne kadar konumlandırdıkları tespit edildi.

Araştırmada konuyla ilgili soruya alınan cevaplara göre gençlerin % 72’si kendisini ne geleneksel ve ne de modern olarak tanımladığı belirlendi. Bu sonuçlara göre gençler, geleneksel kalmayı başaramadıkları gibi modern de olamamış gözüküyor. Bu nedenle de kendilerini biraz modern biraz geleneksel olarak tanımlıyor.

 

SEKAM araştırmacıları bu sonuçları “Gençliğin %72’sinin kendisini, biraz modern biraz geleneksel olarak tanımlamış olması, melez bir durumu temsil etmekte ve gençlerin ne o, ne de bu olamadıkları anlaşılmaktadır. Gençler, inanç ve kabulleriyle, tutum ve tavırlarıyla, eylem ve davranışlarıyla ara bir konumdadırlar. Bunun ise hem bireyin kimlik ve kişiliği açısından ve hem de toplumsal değerler, uyum, denge açısından oldukça önemli bir problemler yumağına işaret ettiği açıktır.” diye değerlendiriyor.

GENÇLER İÇİN EN ÖNEMLİ KİMLİK ‘MÜSLÜMAN’ OLMAK

 

 

 

Gençlere hangi kimliği daha çok önemsedikleri sorulduğunda ise en yüksek oran %39’la Müslüman kimliği oldu. Bunu sırasıyla %19 Türk kimliği ve %12 ile TC vatandaşlığı izledi. Bu durum gençlerin, çözülmekte olduğunu, aidiyet duygusunun zayıfladığını ve gittikçe bireyselleştiğini gösteriyor.  Bu durumun üst kimlikte meydana gelen kırılma ve zayıflamanın alt kimliklerin üste çıkmasına, bunun da, toplumun ayrışmasına neden olacağı belirtiliyor. Bununla birlikte Müslüman kimliğin %39 gibi bir oranla birinci sırada yer almış olması, üst kimliğin Müslümanlık üzerine inşa edilebilme şansının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

 

ANADİLDE EĞİTİME %70’LİK DESTEK 

Farklı kimlikleri benimsemiş gençler arasında, “Herkes kendi anadilinde eğitim alabilmelidir” yargı cümlesini onaylayanların oranının %70’le, %44,1’le Alevi kimlik mensupları hariç, onaylamayanlardan daha fazla olduğu görülüyor. Gençlerin Türkiye’nin kangrenleşmiş bu sorununa, çözüm arayıcı bir yaklaşım sergilemeleri, çok olumlu, ümit verici bir durum olarak kabul ediliyor.

Araştırmada farklı kimlik mensubu gençlerin “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” yargı cümlesini, Kürt kimliğini benimseyenler hariç, %56-%67 düzeyinde onayladığı dikkat çekti. Burada dikkat çekici olan ise Müslüman kimliğini benimsemiş olanları %62 gibi bir oranla bunu kabullenmiş olmaları oldu. Müslüman kimlikle Etnik kimlik özdeşleşmesi Müslüman kimliğinin ana muhtevası ile ters kabul ediliyor. Kürt kimliğini benimsemiş olanlardan, bu yargı cümlesini onaylayanların oranının %36,  onaylamayanların oranının %50 olmuş olması ise düşündürücü ve anlamlı bir sonuç olarak görülüyor. Bu sonuçlara bakıldığında zannedildiği gibi Türk ve Kürt kimlik mensupları arasında çok ciddi ve derin bir husumet mevcut olmadığı ve bu durumun ülkenin geleceği açısından önemli bir bulgu olarak kabul edildiği ifade ediliyor.

KAMUDA BAŞÖRTÜSÜNE KİMLER KARŞI?  

Kamuda çalışanların başörtüsü takmaları konusu da araştırmanın dikkat çekici bulgularından biri oldu. Kamuda çalışanların başörtüsü takmalarına izin verilmesine çoktan aza doğru Komünistler, Ateistler, Kemalistler, Devrimciler, Sosyalistler, Sosyal demokratlar, Laikler, Atatürkçüler, Feministler ve İlericiler kendi aralarında benzeşik bir tutum sergileyerek, karşı çıkıyorlar. Muhafazakârlar, Dindarlar, İslamcılar, Ülkücüler ve Müslümanlar ise kendi aralarında benzeşik bir tutum sergileyerek, kamuda çalışanların başörtüsü takmalarına izin verilmesini, olumlu karşılıyor ve destekliyor.

Kendisini Laik olarak tanımlayanlar ise başörtüsü olgusunu laiklik için ciddi bir tehlike olarak görmüyor. Kemalistler her konuda olduğu gibi bu konuda da Atatürkçülerden daha katı davranıyor.

Bu konuda dikkat çeken önemli bir nokta, Ülkücülerin%16’sinin, Muhafazakârların%12’sinin, Dindarların%13’ünün, İslamcıların%13’ünün ve Müslümanların% 21’inin kamuda çalışanların başörtüsü takmalarına izin verilmesine karşı çıkmaları ve bu konuda Ülkücülerin%14’ünün, Muhafazakârların%12’sinin, Dindarların%14’ünün, İslamcıların%13’nün ve Müslümanların%14’ünün kararsızlık göstermiş olmaları oldu.  Gerekli tedbir alınmadığı takdirde, kararsız olanların gelecekte daha olumsuz olabilecekleri göz önüne alındığında, bu kimlik kesimine mensup olanların yaklaşık % 24-%35 gibi bir bölümü, Başörtüsünün kamuda kullanılmasına karşı çıkması muhtemel olarak görülüyor. Burada da, benimsedikleri kimliklerle kimliğin muhtevası konusunda gençlerin kafasının karışık olduğu olgusu ortaya çıkıyor.

On5yirmi5