Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Dilek Eroğlu Uzun, konuşmanın kekemelik tedavisinde en etkili tedavi aracı olduğunu belirterek, ”Çocuklarımızla kekemelik üzerine konuşmak, onların kendi dünyalarında yarattıkları korkuları yenmelerine yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı.
Uzun, yaptığı yazılı açıklamada, kekemelik yaşanmaya başlandığında paniğe kapılınmaması gerektiğini ve çözümün sakin olmaktan geçtiğini belirtti.
Çocukluk sürecinde meydana gelen ”akıcı olmayan konuşma” durumuyla, kekemeliğin karıştırılmamasının önemine işaret eden Uzun, kekemeliğin bazen yeni bir kardeşin doğması, yeni bir eve taşınma gibi normal stres durumlarından sonra aniden oluşabildiğini ifade etti.
Uzun, bu gibi durumlarda yapılacakların önemli olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
”Böyle durumlarda öncelikle sakin olmak ve ardından uzman bir konuşma terapistiyle iletişime geçmek gerekiyor. Çocuğun durumuna ve genetik faktörlere bakıldıktan sonra tedavinin zamanlamasına karar verilmeli. Kekelediğini fark eden çocuklar bu duruma karşı tepki göstermeye de başlıyorlar. Örneğin, göz kırpma, vücudu öne atma, ayağını yere vurma gibi davranışlar da kekemeliğin akabinde görülebiliyor. Kekemeliğin herhangi bir ilacı veya ameliyatı yok. Kekemeliği olan bireylere dil ve konuşma terapistleri tarafından kekemelik terapisi uygulanıyor. Kekemelik terapisine genellikle kekemelik ortaya çıktıktan 3-6 ay sonra başlanıyor. Bazı durumlarda, özellikle ailede kekemelik geçmişi varsa ve çocuğun kekemeliği şiddetliyse terapilere hemen başlanması gerekebiliyor. Her bireyin düzelme oranı farklılık gösterse de bütün çocuklar ve yetişkinler terapiden fayda görüyor. Terapi sonrasında bazı çocuklarda kekemelik tamamen ortadan kalkarken, bazıları daha az kekelemelerine yardımcı olacak stratejileri öğreniyorlar. En önemlisi ise kekeleyen bireyler konuşma becerilerinde daha rahat olmaya başlıyorlar.”
Uzun, tedavide başarılı olmanın sistematik bir başarıdan geçtiğini, terapi sürecinin de kişinin yaşına ve kekemelik şiddetine bağlı olarak değiştiğini belirterek, ”Küçük çocuklar kekemeliğin henüz başında olmaları nedeniyle avantajlıyken yetişkin bireyler de terapi tekniklerini uygulamada daha bilinçli davranabildikleri için avantajlı konuma gelebiliyorlar” ifadelerini kullandı.
Ailenin tedavi sürecinde önemli rol üstlendiğini aktaran Uzun, ailenin, çocuğun endişesini artıracak hareketlerden kaçınması gerektiğini belirtti.
Kekeme çocukların çevresinin de tedavi sürecinde çok önemli bir faktör olduğunun altını çizen Uzun, şu ifadeleri kullandı:
”Çocuğun çevresindeki herkesin davranışlarını düzenlemek mümkün olmayabiliyor. Özellikle okul ortamındaki çocuklardan, acımasız eleştiriler duyulabiliyor. Bu nedenle çocuğu kekemelik konusunda bilinçlendirmek çok önemli. Toplumda kekemelik rahatlıkla fark edilen ama üzerine kesinlikle konuşulmayan bir tabu. Çocuklarımızla kekemelik üzerine konuşmak onların kendi dünyalarında yarattıkları korkuları yenmelerine yardımcı oluyor.”/AA