Ailenin giderek zayıfladığı hatta aile bozgunu yaşandığı söyleniyor. Evlilik dışı yaşama, evlilik dışı doğum, tek ebeveynli ve çocuksuz aile yaşantısının aile yapısını etkilediğini belirten Doç. Dr. Ergun Yıldırım, anne-babanın otoritesinin gün geçtikçe zayıfladığını açıkladı.
Modernliğin yayılışıyla birlikte gelişen özgürlük, bireyselleşme ve toplumsal ilerleme sonucunda ailenin geleneksel işlevlerini anaokulu, huzurevi, sığınma evi, yetiştirme yurdu gibi yeni kurumlar üstleniyor. Anne-babanın otoritesi zayıflıyor. Bu otorite zorunlu eğitimle önce devlete, medya ile de siyasi isimlere ve film yıldızlarına geçiyor.
Batı ile aynı boyutlarda olmasa da Türkiye’de de "aile bozgunu" trendi yaşanıyor. Evlilik dışı yaşama, evlilik dışı doğumla anne olma oranı artarken tek ebeveynli ve çocuksuz ailelerin görülmesi aileyi bozuyor. "Aile olgusunun yaşadığı bozguna rağmen, ailenin sonunun geldiğini söyleyemeyiz." diyen Doç. Dr. Ergun Yıldırım, bunu ailenin şu özellikleriyle açıklıyor: "Aidiyet, sosyalleşme, dayanışma, meşru karı kocalık, çocuğun doğal aidiyet ortamı.."
25-26 Kasım’da Antalya‘da gerçekleşecek olan, Uluslararası Aile Konferansı’nın, Türkiye katılımcılarından biri olan Doç. Dr. Ergun Yıldırım, "Yeniçağda, Türkiye’de ve Dünyada Aile" başlıklı tebliğini Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) merkez binasında düzenlenen seminerde tartışmaya açtı. Türk toplumunun Batı’yı birebir örnek aldığının altını çizen Yıldırım, bu sebeple Batı ailesinin yaşadığı çözülmelerin ülkemizde görüldüğüne dikkat çekti. Ailenin işlevini üstlenmeye yönelen anaokulu, huzurevi, yetiştirme yurdu gibi kurumların çoğalmasının, bu kurumların ailenin sağladığı "anlamlarla" var olması anlamına gelmediğinin altını çizen Ergun Yıldırım, aile kurumunda anne-babanın otoritesi zayıflarken, gençler arasında madde bağımlılığının, toplumda çocuk istismarının ve yaşlıların istismarlarının ortaya çıktığını söyledi.
Dikkat çekilen bir diğer konu ise ailenin giderek tıplaştırılması. Çocuğun doğumundan bakımına, eğitimine, aile içi ilişkilere, boşanmaya birleşmeye birçok konunun uzmanlara ve doktorların gözetimine bırakıldığının altını çizen Yıldırım, "Uzmanların karar verdikleri ve gözlemledikleri bir aile yapısı ortaya çıkıyor." dedi. Yıldırım, "Çocuk istismarına, gayri meşru ilişkilere rağmen ailenin sonunun geldiğine inanmıyoruz." diye konuştu.
Ailenin fonksiyonu yok oluyor
Cinsel özgürlük, aile planlamaları, çoğalan yetiştirme yurtları, huzurevleri, kadın sığınma evleri gibi yapılar ailenin çoğu fonksiyonlarını yok etmeye doğru bir görüntü çiziyor. Bu kurumların işlevselliği ailenin dönüşümü olarak değerlendiriliyor.
Mahremiyet sınırları değişti
En önemli biçim değişikliği mahremiyet sınırlarının anlamının değişmesi. Sokakta, medyada, okulda bunların değişimi hissediliyor. Aileler hakkında herkes söz sahibi oldu. Belki şiddet azaldı ama aile içi dayanışma, yardımlaşma ve otorite engellendi.
Komşuluk bitti, kafeler revaçta
Kentleşme ile beraber, akrabalık ve komşuluk ilişkilerine göre yapılan caddeler ve mahalle tarzları kayboldu. Kafeler yeni kent ortamında, ailenin sağladığı çeşitli rolleri yerine getirmeye başladı. Ofisler, işyerleri, fabrikalar ve shoplar yeni kentin ilişki kurulan yerleri oldular.