İyi bir dinleyici olmayı öğrenmek önemli bir beceri olduğunu belirten Çocuk Gelişim Uzmanı Ayşenur Bekaroğlu Yenişafak’ın haberine göre “Dinleme becerisini çocuklar kadar, ebeveynlerin de öğrenmesi önemlidir. Çocuğunuz ile konuşurken çocuğunuzun sizi dinleme becerisini arttırabileceğiniz gibi azaltıyor da olabilirsiniz. Kriz anlarını yönetmek kişiliğe ve hayata yön veren kilit dönemeçlerdendir. İstemsiz olarak çocuğunuza sizi dinlememesini söylediğiniz 5 durum ve bu durumları düzeltmeniz için altın önerilerim var” dedi.
Çocuklara verilebilecek bir yönergenin bir seçim gibi sunulabileceğini ifade eden Bekaroğlu, “Örneğin, ‘akşam yemeğini yiyecek misin?’, ‘ayakkabılarını topla olur mu?’. Yetişkinler olarak bu cümlelerin pek de bir seçim ifade etmediğini fark edebiliyoruz. Fakat çocuklar bu soruları gerçekten bir seçim olarak görebiliyor. Yapılmasını istediğiniz şeyleri direk söylemeye çalışın. Bu ona bağırın veya nazik olmayın anlamına gelmiyor. Hatta yapılan araştırmalar çocukların yumuşak bir ses tonu ve pozitif ifadeler içeren yönergelere daha iyi uyum sağladıklarını belirlemiştir. Az önce verdiğim örnekler üzerinden gidersek çocuğunuza ‘yemeğe bekliyoruz seni, hadi gel’, ‘Lütfen ayakkabılarını kaldır’ diyebilirsiniz”. Çocuğunuza söylediğiniz şey zihinde söylediğinizin tersi halinde canlanıyor ise istediğinizi netçe ifade etmemiş olursunuz. Çocuklar bu tür durumlarda sözlerinizi farklı yorumlayabilir. Örneğin, ‘sandalyede sallanma’ dediğinizde çocuğunuzun zihninde sandalyede sallanma resmi canlanacaktır. Bunun yerine ‘sandalyeye otur, ayakların yere bassın, popon sandalye de kalsın ve gözlerinle de konuşan kişiye bak lütfen. Böylece onu dinlediğini anlayacaktır’ diyebilirsiniz. Bu şekilde kendinizi ifade ettiğinizde zihinsel resim tamamen farklı olacaktır. Ne görmek veya duymak istemediğinizi değil, ne yapmasını istediğimizi söyleyerek yaklaşmak iki taraf için daha net bir yaklaşım olacaktır. Yapmasını istemediğimizi belirtmek isterken tamamen yapmasına yönlendirerek kafa karışıklığına neden olabilirsiniz” diye konuştu.
ÇOCUĞUNUZUN SEVİYESİNE İNİN
Göz kontağı iletişimin, değer vermenin ve etkili dinlemenin en önemli parçası olduğuna vurgu yapan Bekaroğlu “Yetişkinler günlük hayatlarında bir hayli meşgul olabiliyor. Ancak çocuğunuz ile konuşurken onun seviyesine inmediğinizde söylediklerinizi anlama olasılığı daha düşük olacaktır. Bu nedenle çocuğunuzla iletişim kurarken onun seviyesine inin, gözlerinin içine bakın, fiziksel temasta bulunun. Mümkünse bulunmadığı ortamda önce yanınıza çağırıp sonra isteğinizi veya paylaşmak istediklerinizi ifade edin.
Göz kontağı iletişimin, değer vermenin ve etkili dinleme/anlamanın en önemli parçasıdır. Çocuklarınızın sizi dinlemesini istiyor iseniz önce onları önemsediğinizi hissettirmeniz gerekiyor.
Çocuğunuzun duygularını fark edin ve onlara değer verin ve espri hikayeleştirme gibi farklı araçlar kullanın. Örneğin, 3 kardeşten, büyük olanı tahta bloklar ile bir şey inşa ediyor ve diğer 2 kardeşi oyununu bozuyor. İlk tepkiniz kardeşlerini de oyuna dahil et demek olabilir. Bu noktada çocuğunuz bu durumda kendini hatalı gördüğünüzü hissedecektir. Çocuğunuza kardeşlerinin oyununa müdahale etmemesine yardımcı olacak çözümler üzerine düşünmesine teşvik edebilirsiniz.
Mümkün olduğunca çözümü siz değil çocuk üretsin. ‘kardeşlerinin oyununu bozmamak için ne yapabilirsin? Peki sen kardeşinin senin oyununu bozmaması için ne yapabilirsin?’ gibi hem düşünmeye yönlendirici hem de ortamı sakinleştirici müdahalelerde bulunabilirsiniz. Düşünen, hatalarını gören, hatalarından ders çıkaran ve çözüm arayan bireyler yetiştirmek için bu kıymetli anları etkili kullanmak çok yerinde bir yaklaşım olacaktır” şeklinde konuştu.
SÜREKLİLİĞİ SAĞLAMADA GÜÇLÜK YAŞAMAK
Çocuklara sınır koymanın sert ve cezalandırıcı olmak anlamına gelmediğini belirten Bekaroğlu, şöyle konuştu: “Davranışlarımız eksik olduğunda sözcüklerinde anlamları eksilir. Çocuğunuza bir sınır koyarsınız yani ev içinde topla oynamak yok gibi, fakat daha sonra bu oyunu görmezden geldiğinizde ebeveyn olarak çocuğunuz sizi yok saymaya başlayabilir. İleri de koyduğunuz her sınır zorlanabilir.
En baştan bir kural belirlediğinizde uyguladığınıza emin olun. Çocuğunuza ‘masaya çıkmak yok’ dediğinizde mutlaka her masaya çıktığında onu aşağı indirin. Evetlerinizi ve hayırlarınızı netleştirin ve koruyun. Saygılı, nazik bir şekilde de sınırlarınızı koruyabilirsiniz. Kişinin disiplinli olması, kendisini ve hareketlerini disiplin etmesi çok kıymetlidir.
Disiplin kazanılan bir beceridir. Sınırları bilmek önemlidir. Sorumluluklarını bilen, nerede durması nerede durmaması gerektiğini ayarlayabilen, özdenetimi kuvvetli bireyler için disiplin kazanımı önemlidir. Çocuğun davranışlarını sınırsızlaştırmak değil, duygularını özgürce yaşamasına izin verin, davranışlarında disiplini ihmal etmeyin. Bilgi paylaştıkça çoğalır, anlamlanır. Nasıl davranacağınızı bilemediğiniz durumlarda uzman desteği alınız. Ebeveyn olmak öğrenilen bir beceridir.”