Herhalde hayatı boyunca baş ağrısı çekmeyen kimse yoktur. Çeşitli nedenlerden dolayı görülen bu rahatsızlık tüm dünyada en sık rastlanan şikayetlerden biri… Özellikle stresten kaynaklanan bu tip baş ağrıları genellikle yetişkinlerde görülüyor ve kadınların yüzde beşi erkeklerin ise yüzde 2.8’i her yıl 180 günden fazla zamanı baş ağrılarıyla geçiriyor. Sizce bu baş ağrılarını sadece yetişkinler mi çekiyor? İlkokul çağındaki çocukların yüzde 50’si, ortaokul ve lise çağındaki çocukların ise yüzde 75’inin baş ağrısı çektiğini biliyor muydunuz? Peki ya dünyada ilk kez Çocuk ve Ergen Baş Ağrısı Derneği’nin İstanbul’da kurulduğundan haberiniz var mı? Star gazetesinden Hale Ceylan Barlas, dernek üyelerinden Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Semih Ayta ile yaklaşık iki ay önce kurulan derneği, çocuklardaki baş ağrısını ve nedenlerini konuştu.
Çocuk baş ağrısının sıklığının giderek arttığını vurgulayan Ayta, çocuklardaki baş ağrısını tanımak ve yönlendirmek, konunun hassasiyetini artırmak ve hekimlerin daha duyarlı olmalarını sağlamak amacıyla derneği kurduklarını anlatıyor. Ayta, Yakın bir gelecekte Ergen Baş Ağrısı Derneği kurmayı düşündüklerini de anlatıyor.
Çocuk ve Ergen Baş Ağrısı Derneği’nin ikinci başkanı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Özgen’in araştırmalarına göre ilkokul çocuklarında yüzde 50, ortaokul ve lise çocuklarında ise yüzde 75 baş ağrısı görülüyor.
AİLELER AĞRIDAN HABERSİZ
Ailelerin yüzde 35’i çocuklarındaki baş ağrısından habersiz olduğunu da belirten Ayta ailelere çocuklarındaki baş ağrısını anlayabilmeleri için ipuçları da veriyor: “Çocuklarda okul ya da sınav stresinden, çok fazla televizyon veya bilgisayar karşısında vakit geçirmekten, kötü pozisyonda oturmaktan, depresyon, dengesiz beslenme, genetik ve çevre faktörlerinden dolayı baş ağrısı görülebilir. Ağrı çeken bir çocuk ses ve ışıktan rahatsız olur. Ayrıca çocukta araba tutması ve kusma da görülür. Çocuğunuzu alışveriş merkezlerinde ya da yoğun ses ve görüntü bombardımanının olduğu yerlere götürmek yerine doğal ortamlarda vakit geçirmesini sağlayın.”
HAREKETLERİNİ İZLEYİN
Üç yaşındaki bir çocuğun bile baş ağrısı çekebileceğinin de altını çizen Ayta şöyle devam ediyor: “Burada ailelere ve hekimlere çok iş düşüyor. Çocuk kendini ifade edemeyeceği gibi hareketlerine bakarak migren alt tipi baş ağrısı teşhisi konulabilir. Örneğin tekrarlayan kusmalar varsa, en sevdiği oyunu ya da programı bırakıp kenara çekiliyorsa, bir etkinlikten çıkıp huysuzlaşıyorsa, ses ya da ışık rahatsız oluyorsa, baş dönmesi varsa bunlar migrenin belirtileridir. Ayrıca diyelim ki çocuk üç yaşında ve kreşe verildi. O çocukta hem anneden ayrılmanın, hem başka bir ortama girmenin, ilk başlarda yemek düzeninin oturmamasının sonucunda da psikolojik olarak baş ağrısı görülebilir.”
Hemen ilaç vermeyin
Çocukların ilkokuldan beri bir yarışa sokulduğunu bu tutumun da çok yanlış olduğunu belirten Semih Ayta şöyle devam ediyor: “Okulda sıkı bir eğitim sürecinde çocuklar hobilerine ve okul dışı etkinliklerinden uzak kalıyorlar. Aileler tarafından da çok sıkıştırılıyor. Bu da çocukta gerginlikle birlikte baş ağrısına yol açıyor. Halbuki aileler çocuklarını bu stresten uzak tutmalı. Örneğin çocuklarına ‘Sınavı kazanamazsa dünyanın sonunun gelmeyeceğini, ilkinde olmazsa ikincisinde başarılı olabileceğini’ söylemeliler. Genelde çocukların başı ağrıdığında hemen ilaç veriliyor. Bu yanlış bir yol. Bunun yerine çocuk düzenli beslenip uykusunu iyi alırsa, televizyon ya da bilgisayar karşısında az vakit harcarsa, yaşam stili değişirse yani daha sakin, sıkıştırılmadan zorlanmadan gününü geçirirse, hobilerine vakit ayırırsa baş ağrılarının sıklığı ortadan kalkar.”