Anne-babalar, akrabalar ve hatta öğretmenler farkında olmadan çocuklara yalan söylemeyi öğretiyor.İşte Kids ve gourmet’de yer alan çocuğun yalana alışma süreci ile ilgili yazı:
Çocuğunun büyüdüğünde tutarlı, kendisiyle barışık ve dürüst bir kişilik olmasını istemeyen anne-baba yoktur. Onun, yaşamı boyunca yalandan dolandan uzak durmasını isteyen aileler, çoğu zaman bunun kendi ellerinde olduğunu unutur. Aşırı müdahaleci, kıyaslayan ve cezalandıran yöntemleriyle mükemmel bir kişilik yetiştirmeye çalışırken çocuğunu dürüstlükten uzaklaştırdığını fark edemez. Pedagoglar da insan fıtratında yalana yer olmadığını söyleyerek, bu davranışın çocukluk döneminde öğrenildiğini hatırlatıyor.
Küçükken anne-babasından korktuğu için suçunu saklarken ya da onunla gurur duyulmasını istediği için başarısını abartırken insan ufak tefek yalanlar söyleyebiliyor. Ancak mutluluk, gurur duyma, ilgi görme gibi duyguları sadece bir başarının sonucunda hissedebilen çocuklar zamanla yalan söylemeyi alışkanlık haline getiriyor. Ya da yaptığı bir hata için büyükleriyle yüzleşmekten korkmak kişiyi olduğu gibi görünmekten alıkoyabiliyor. Uzmanlara göre zamanla karakterin bir parçası haline gelen bu haller insanı yaşamı boyunca doğruları söylemekten uzaklaştıran sebeplerden. Yalan söylemenin doğuştan değil sonradan edinilen bir davranış olduğunu söyleyen uzmanlar, çocuğu yalana iten en önemli nedenlerin başında anne-babaların baskıcı tutumlarının geldiğini hatırlatıyor.
7 yaşa kadar hayali yalanları vardır
Uzmanlar okul öncesi dönemde çocuğun gerçekle hayali, düşünce ile rüyayı ya da istekleri birbirine karıştırabileceğinden bu sürecin ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Pedagog Enise Akgül, burada ‘yalan’ tanımlamasından kaçınarak çocuğu yargılamadan gerçekleri ayrımlaştırmasına yardımcı olmayı öneriyor. Çocuğun anlattığı gerçek dışı olayları onu mahcup etmeden müdahale etmek gerekiyor. “Başka örnekler üzerinden çocuğa doğru olan anlatılmalıdır.” diyen Akgül’e göre bu süreçte önemli olan, çocuğu buna yönelten sebebi bulmak.
Takdir etmek için yalana mecbur etmeyin
‘Marifet iltifata tabidir’ sözü bazıları tarafından bencilce bir yaklaşım olarak görülse de insan fıtratında başkalarının takdirini kazanma isteğinin olduğu bir gerçek. Özgüvenin ve karakterin geliştiği çocukluk döneminde takdir görmek çok daha önemli bir hal alıyor. Normal yollarla bu ihtiyacını karşılayamayan çocuk ise bunu başka yollarla telafi etmeyi dener. Örneğin böyle bir şey yaşanmamasına rağmen annesine öğretmenin okulda onu tahtaya kaldırdığını ve sorduğu bütün soruları doğru cevapladığı için arkadaşlarına örnek gösterdiğini anlatır. Ya da öğretmenine akşamları kitap okuyarak geçirdiğini söyler. Çocuk sahip olduğu vasıflarla takdir görmüyorsa ‘kesin övgü görecek’ yalanlar bulup bu duygusal açığı kapatmaya çalışır. Uzmanlara göre anne-baba ve öğretmen gibi çocuğun hayatında birinci derece öneme sahip kişiler, onun güzel hasletlerini öne çıkararak kendisiyle barışık olmasını sağlayabilir.
Başkasıyla kıyaslamayın
Pedagoglar ve çocuk gelişimi uzmanları, kardeşiyle ya da arkadaşıyla kıyaslanan çocukların da yalana daha sık başvurduğunu söylüyor. Sürekli başkasıyla kıyaslanan ve buna içten içe sıkılan çocuk, kendisinin daha iyi olduğunu ifade etme ihtiyacı hisseder. Bu hal ise onu kıyaslandığı konularda yalan söylemeye iter. Aynı durum okulda da geçerlidir. Uzmanlar, özellikle ilköğretim çağında çocukların kıyaslanmaması gerektiği konusunda uyarıyor. Özgüven eksikliğine ve içe kapanmaya neden olan bu durumda çocuk, toplum içinde kendini daha iyi hissetmek için yalan söyler. Her çocuğun kendine özgü yetenekleri olduğunu unutmadan onları motive edecek yaklaşımlarda bulunmak, çocuğun yetişkinlikte de tutarlı ve kendine güvenen bir karakter olması için önemli.
Onurunu korumak ister
Çocukta yalan söyleme ihtiyacının en temel nedenini izzet ve onurunu koruma ihtiyarı açıklayan Pedagog Adem Güneş, “Eğer çocuk üzerinde normalden fazla bir baskı hissediyorsa, bundan kendini korumak için yalana başvuracaktır.” diyor. Yani evladını daha asil bir insan olarak yetiştirmek niyetiyle baskıcı olan ebeveynler, aslında onun yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmesine sebep oluyor. Nitekim yalan konusunda zaafı olan bir yetişkinin psikoloğa başvurduğunda altından çocukluk yıllarında yaşadığı psikolojik baskının çıkması da bu tezi doğruluyor.
Gücünün üzerinde sorumluluk yüklemeyin
Çocuklardan yapamayacakları şeyi beklemek de onları kendi gerçeklerinden uzaklaştırabilir. Aile ve öğretmen gibi sürekli muhatap olduğu kişilerin bazen ‘çıtayı yüksek tutalım’ mantığıyla çocuğun kapasitesinin üzerinde istekleri olur. Beklentiyi karşılayamayınca kendini kötü hisseden çocuk bu halden kurtulmak için yalana başvurur. Yetişkinlikte ise bu durum çocuğu olduğu gibi görünmekten alıkoyar. Kendiyle barışık bir profil çizemeyen bu kişiler, sürekli olduğundan fazlası gibi görünmek ister.
Güven kazanmak için yalana başvurabilir
Pedagoglar, bu durumun en çok ilköğretim çağında görüldüğünü söylüyor. Derslerinde başarılı olamayan çocuk, ailesi tarafından rencide edici bir şekilde azarlanıyorsa zamanla kendini işe yaramaz biri gibi görmeye başlar. Anne-babanın, ‘kafan çalışmıyor, çok tembelsin’ gibi sözlerine karşı ne kadar umarsız görünse de zamanla kendine olan güvenini kaybeder. Bu durum ise onu ufacık bir olayda bile hakaret duyma korkusuyla yalan söylemeye sevk eder.
Şahit olduğu ufak yalanları taklit eder
Bazen bir durumu idare etmek için ufak yalanlara başvurulur. Örneğin davetli olduğunuz bir yere gitmek istemiyorsanız evde misafirinizin olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu sırada yanınızda olan çocuğunuz konuşmayı duymuştur. Ve evde kimsenin olmadığını bilir. İşte bu tür durumlarda çocuğunuz sizi taklit edip kendisi de yapmak istemediği bir şey için kolayca yalana başvurabilir. Sizin zararsız görüp söylediğiniz ufak yalanlara çocuğunuz şahit oldukça, kendisi de bunu bir huy haline getirmekte mahzur görmez. İleride ise istemediği bir şeyle karşılaştığında dürüstçe hayır demek yerine durumu yalanla idare etmeyi seçer. Bazen de çocuğa bir şey yaptırmak istendiğinde, çocuk sakinleştirilmek istendiğinde ya da şaka yapmak niyetiyle çocuklar çokça yalana şahit olur. Tüm bu alanlarda yalanı gören çocuk, onu normalleştirir ve bir süre sonra kendisi kullanmaya başlar.
Çocukken öğrenilen yalan, yetişkinlikte dürüstlükten uzaklaştırır
Psikologlar, yalan söyleme alışkanlığının ya da dürüstlükten uzaklığın çocuklukta izale edilmeyen ufak yalanlardan kaynaklandığına dikkat çekiyor. Yetişkinin vereceği cezaya karşı kendini koruması, sevgi açlığını doyurması gibi sebeplerle yalanın çocuklukta otomatikleştiğini ve reflekse yerleştiğini söyleyen uzmanlar, bunun daha sonra kişiliğin bir parçası olarak kaldığını vurguluyor.
Sevgi ihtiyacı karşılanmayan çocuk, yalana daha çok başvuruyor
Ailesi ve sürekli iletişimde bulunduğu kişilerden yeterince sevgi görmeyen çocuk, bu duygu yoksunluğu ile yalana başvurabilir. Çevresindekiler tarafından algılanma ihtiyacıyla çeşitli yalanlara başvuran çocuk, bunu bilinçli bir şekilde yapmaz. O anki tek kaygısı fark edilmektir. Örneğin bir ortamda kendisi yokmuş gibi davranılan çocuk, durup dururken ağlamaya başlayabilir. Nedeni sorulduğunda ise başım ağrıyor gibi anlık aklına gelen sebepler ileri sürer. Ya da böyle bir şey olmadığı halde anne-babasına abisinin onu dövdüğünü söyleyen çocuğun bu davranışının altında da tatmin edilmeyen sevgi ihtiyacı yatar.
Aşırı ödüllendirme ve cezalandırma, doğrudan uzaklaştırır
Çocuğu yalana iten önemli sebeplerden biri de bir davranışı karşısında aşırı ödüllendirilmek ya da cezalandırılmak. Cezalandırmaktan korkan çocuk, yaptığı bir şeyi yapmamış gibi aktarabilir. Bu durumun önüne geçilmezse yetişkinlikte otorite karşısında zor durumda kalınca doğrudan uzaklaşmasına sebep olur. Çocuğun yaptığı bir hata sonucu doğru söylediğinde kesinlikle cezalandırılmaması gerektiğini söyleyen Mehmet Teber şu örneği veriyor: “Vazoyu kıran çocuğa kim kırdı diye sorduğumuzda ‘ben’ derse cezalandırmamak gerekir. Çünkü olaya kızarken aslında doğru söylemeye de kızılmış olur. Bir sonraki sefere çocuk yalana sevk edilir.” Aynı şekilde aşırı ödüllendirilen çocuk da, bunu sürekli hale getirmek için yalan söyleme tutumu içine girebilir.