Prof. Dr. Nevzat Çiçek, Milat gazetesinde yayınlanan bugünkü yazısında çocuk eğitimini ele alıyor.
Çocuğun her ihtiyacını karşılayan, bir dediğini iki etmeyen ebeveynler, aslında çocuklarına kötülük yapıyor. Her ihtiyacı karşılanan çocuk bir süre sonra benmerkezci oluyor ve evin küçük hükümdarı haline geliyor.
Bazen anne-babaların ‘Ben yapamadım, çocuğum yapsın’ anlayışıyla çocuklarına sınır koymadıklarına şahit oluyoruz. Ebeveyn, çocukluk yaralarını onarmak için kendi çocuklarını kullanıyor. Ebeveynlerin çocuklarını iyi yetiştirmek için değil de daha çok kendilerini tatmin etmek için bu şekilde davrandıklarını gözlemliyoruz.
Ebeveynler, aklın gereğinden ziyade duyguların gereğini yapıyorlar. Hal böyle olunca çocukların zamanla evin küçük hükümdarları haline geliyor ve çocuk zamanla her şeyi yönetmeye başlıyor.
Her şeye evet demeyin
Her ihtiyacı karşılanan çocuk, bir süre sonra benmerkezci olabilir. Hep almak isterler, vermeyi öğrenemezler. Biraz daha büyüdüklerinde istekleri de büyür, zevk eşikleri giderek yükselir. Artık sıradan şeylerden zevk alamaz olur ve sıra dışı şeylere yönelmeye başlarlar. Zevk tuzağına kapılabilirler, iş uyuşturucu madde kullanımına kadar varabilir. Anne-babalar da ‘Biz ondan hiçbir şeyi esirgemedik, ona iki kişilik sevgi verdik. Neden böyle oldu?’ diye sormaya başlarlar. Bu tehlikeden uzak durmak için çocuklara arzularını durdurmayı, kontrol etmeyi, ‘dur-düşün-yap’ mantığını öğretmek gerekir. Çocuğun ihtiyacı olmayan şeyi istediğinde çocuğa hayatta her arzulananın karşılanmasının mümkün olmadığını uygun bir dille anlatabilmesi gerek. Çocuk ihtiyacı olmayan bir şey almak istediğinde ona sevgiyle yaklaşıp ‘İhtiyaçlarını gidermeyi biz de çok isteriz. Senin mutluluğun bizim mutluluğumuzdur. Ama insanın hayatta tüm arzularının karşılanması mümkün değil. Sadece senin ihtiyaçların yok; kardeşinin de, evin de ihtiyaçları var’ şeklinde bir açıklama yapılmalı ve çocuğun arzularını kontrol etmeyi öğrenmesi sağlanmalıdır.